Af, Arınma, Mağfiret ve Kurtuluş Vesilesi: Berat Kandili
Yaşar Değirmenci
Üç ayların ilki olan Receb-i Şerif ayına girerken Peygamberimizin şu duasıyla üç aylarımızı karşılamıştık; “Allah’ım! Recep ve Şaban ayını bize bereketli kıl ve bizi ramazan ayına kavuştur.” Üç aylar, bizi hem ruhen hem bedenen Ramazan’a hazırlamaktadır. Bu ayların başı olan Recep ayı, Regâib ve Miraç geceleriyle bereketlenir. Ortası olan Şâban ayı ise Berât gecesiyle af ve mağfirete açılır. Allah Resûlü; Berât gecesinde yapılacak ibadetin, dua ve niyazın affedilmemize vesile olacağını bizlere şöyle müjdelemiştir: “Şâban ayının on beşinci gününü oruçlu geçirin. Gecesinde ise ibadete kalkın. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teala en yakın semaya tecelli ederek fecir doğuncaya kadar: “Bağışlanma dileyen yok mu, onu bağışlayayım! Rızık isteyen yok mu, ona rızık vereyim! Musibete uğrayan yok mu, ona afiyet vereyim...” buyurur. Yılın hangi ayı, hangi günü ve hangi saati olursa olsun kulluk bilinciyle geçirilen her ânımız değerlidir. Fakat bazı vakitler vardır ki ilâhi lütuf zamanları olarak bahşedilmiş, duaların kabulüne ve günahların affına vesile kılınmıştır. Bu zaman dilimleri Allah’ın insanlara olan sonsuz rahmetinin bir eseridir. İşte böylesine kıymetli zamanlardan biri de bu akşam idrak edeceğimiz Berât gecesidir.
Günah, borç ve cezadan kurtulmak gibi anlamlara gelen berat, günahlardan arınmayı ve Yüce Allah’ın rahmet ve mağfiretine ulaşmayı ifade etmektedir. Allah’ın affının ve bağışlamasının çok olacağı müjdelendiğinden, bu geceye ”Berat Gecesi” denmiştir.
Ömür, bizim en kıymetli sermayemizdir. Her saatimiz hazine, her dakikamız servet değerindedir. Berat gecesi de hayat yolculuğumuzun en bereketli duraklarından biridir. Berat bizlere varlığımızı yeniden gözden geçirme, muhasebe ve tefekkür imkânı kazandıran bir fırsat gecesidir. Berat, mağfirettir. İlahî rahmetin tecelli ettiği gündür. Berat, nedamet ve umut zamanıdır. Berat gecesi ellerin duaya, gönüllerin semaya açıldığı gecedir. Rabbimize yönelip mağfiret iklimine girmenin adıdır Berat. Kırılan kalpleri onarma, dargınlık duvarlarını yıkma, kin, nefret ve intikam duygularını aşma günüdür. Berat, arzularımızın, hevâ ve heveslerimizin, bencilliklerimizin etkisinden, nefsimizin esaretinden kurtulma gecesidir. Nefis ve şeytanın hile ve tuzaklarına karşı teyakkuzda olma bilincini diri tutma vaktidir. Her yıl gelen Berat gecesi, bizlere, her türlü kötülük, zulüm, haksızlık ve adaletsizlikten uzak kalmayı öğretir. Bize sadece Allah’ın affına mazhar olmayı değil, affedici olmayı da hatırlatır. Zira Allah’tan af bekleyen affedici olur. Kendisine, ailesine, din kardeşlerine, çevresine ve bütün kâinata karşı affedici ve hoşgörülü olur. Allah’ın hoşnutluğunu isteyen, hiç kimseyi hor ve hakir görmez. Allah’ın sevgisine ulaşmak isteyen, daima yüreğinde sevgi ve merhamet taşır.
Kandil geceleri; huzuru arayan bir yürek için bir imdat çağrısı, bir kurtuluş olup, hayatımıza bembeyaz bir sayfa açmaktadır. Dolayısıyla bu geceleri bir fırsat bilerek değerlendirmeye ve istifade etmeye çalışmalıyız. Zira kandiller, insanın adeta yeniden Rabbine döndüğü; insanı gerçek huzura, mutluluğa götüren eşsiz günlerdir. Bütün bu güzellikler kandil gecelerinde yakılan bir tövbe kıvılcımıyla kendini göstermektedir. Çünkü tövbe günahlardan bir arınmadır. Bu arınma da belli gün ve gecelere tahsis edilemez. Her günümüzü kandil günleri gibi değerlendirelim. Aramızdaki sevgi bağlarını, dayanışma ruhunu güçlendirelim. Kırgınları barıştıralım. Elimizi ve gönlümüzü herkese açalım. Cemaatle namaz kılarak cemaat olmanın ve ana-baba çocuklar ile birlikte saf tutarak aile olmanın bilincine vararak yüreklerimizi Rabbimizle buluşturmanın huzurunu yaşayalım. Kulluğumuzu sorgulamaktır. Rabbimize itaatkâr bir kul ve iyi bir insan olmaya söz vermektir. Nefsimizin esaretinden kurtulmak, hata ve günahlarımızdan pişmanlık duymaktır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Cenâb-ı Hakk, Peygamberimize hitaben şöyle buyurmaktadır: “…Gerçek şu ki, sizden kim bilmeyerek bir kötülük yapar da ardından tövbe edip kendisini düzeltirse, bilsin ki Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” (6; 54) “De ki: ‘Ey kendi aleyhlerine günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah dilerse bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (39; 53) Ömrümüzü Kur’an ve sünnet ölçüsüne göre şekillendirelim. “İnsanlık için gönderilmiş hayırlı bir ümmet” ayetini unutmayalım. Unuttuğumuz ve terk ettiğimiz sorumlulukları yeniden hatırlayalım. Dünyayı ahirete tercih eder hale gelmişsek, bundan kurtulalım. Yetimleri, öksüzleri, mazlumları sahiplenelim. Gönül dünyamızı dua, ibadet ve tefekkürle düzeltelim. Günaha ve kötülüğe giden yollara set çekelim. İyiliğin hâkim olduğu bir dünya için çaba gösterelim. Bu gece coşku içinde camilerimize belki koşamayacağız. Camilerimizde hep birlikte namaza duramayacağız. Ancak her birimiz ailelerimizle birlikte evlerimizi mescide çevirme imkânına sahibiz. Berat Gecesini fırsat bilerek kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla tek yürek olup Rabbimize yönelelim. İhmal ettiğimiz sorumlulukları, bilerek veya bilmeyerek yaptığımız hataları, üzerimizdeki kul ve kamu haklarını yeniden gözden geçirelim. Kendimiz, ailemiz, bütün Müslümanlar için Allah’a dua edelim. Aziz milletimize, İslam âlemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesine birlik ve beraberliğimize, insanlık için barış, huzur ve saadete, bütün müminlerin de affına vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz edelim.