Anadolu geçilmez!
Şevki Yılmaz
Anadolu geçilmez!
ŞEVKİ YILMAZ
Bismillahirrahmanirrahıım
Bizleri; yeryüzünün en üstün ve en şerefli varlığı insan olarak yaratan, akıl nimetiyle donatan, sayısız nimetlerinin en üstünü Müslümanlardan kılan ve kurduğu Dünya ve diğer Âlem sofrasında sayısız nimetleriyle yaşatan ve tüm nimetlerinin hesabını hepimize bir nefes yakın olan ölümümüzle başlayan Kabir Hayatımızdan itibaren Ahiret ’in büyük buluşma ve duruşma gününde soracak olan Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd ve Eşsiz Önderimiz, Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Resul Efendilerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Hocalarımıza Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mümin kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salat ve selam olsun!
Allah’ımızın tüm kullarına sunduğu sayısız nimetlerinin, hediye ve ikramının en başında; İman, Din, Devlet, Akıl nimetlerine sahip olmamız ve İnsan olarak yaratılmamız gelir.
Ana Hayat ve Anayasamız Kur’an-ı Kerim’in Rahman Suresinde Allah’ımız, sayısız nimetlerini özetler ve 33 ayette; “Öyleyse, ey insanlar ve cinler, söyleyin; Rabb’inizin bunca nîmetlerinden hangi birini yalan sayıp inkâr edebilirsiniz?” (Ey gafil insanlar, Allah’ın lütfettiği hangi nimet ve fazileti, kendi gayret ve marifetinizle kazandığınızı sanırsınız? Akıl nimetini mi? Nefes alma nimetini mi? Konuşma nimetini mi? İşitme nimetini mi? Görme nimetini mi? Yürüme nimetini mi? Yeme içme nimeti mi? Düşünme nimetini mi?) diye biz kullarına sorar ve bizden sadece O’na Kulluk, O’na secde, 0’na Hamd ve şükrederek fiili cevabını ister!
Allah’ımız bu Sure-i Celile’de sayısız nimetlerin başına Dinîmizin ana kaynağı ve temeli olan Kur’an-ı Kerim nimetini ve ikinci sıraya da insan olarak yaratılmamız ve vs. nimetlerini koymuştur!
İnsanı, hayvanlardan ve diğer canlılardan ayıran akıl’dan da önce İman ve Din nimetidir!
Zira birazdan isimlerini okuyacağınız şahıslar akıl nimetine sahip olsalar da İman ve İslam nimetinden mahrum oldukları için dünyamızı yaşanmaz hale getirmediler mi? Dün; Moğol Hanı Hülagü, Mao, Lenin, Hitler, Mussolini, Churchill, Tito vb, bugün ise Katil Apo, Siyonist Netanyahu, Haydut Biden, Trump, Rus Putin, Tilki İngiliz Kral Charles, Doğu Türkistan katili Çinli Şi Cinping, gasıb Hind’li Narendra Modi, yezidi Nusayri Esad gibi zalimler ve insanlık tarihinin sayfalarına kan, vahşet ve katliamlarla adlarını geçiren niceleri gibi taraftarlarıyla beraber Canavarlaştılar ve Hayvandan daha aşağı saldırgan ve vahşi birer mahlûk olmadılar mı?
İnsanca, özgürce, hür olarak yaşamanın olmazsa olmaz şartı ve sahipsizlikten Dünya’yı kana boğan bu beşli çete ve işbirlikçilerinin zulümlerinden kurtulmanın tek yolu İttifak, İstikrar ve İstiklal nimetleridir!
Bu nimetler de ancak Din ve güçlü bir Devlet nimetiyle sağlanarak korunur!
Devlet; Akıl, Can, Namus, Nesil, Mal ve İnanç nimetlerini koruyan Ceseddir!
Din ise; Devlet Cesedine hayat veren bir Ruhtur!
Ruhsuz Cesed, Cesedsiz Ruh yok olmaya mahkûm olduğu gibi; Dinsiz Devlet de, Devletsiz Din de yok olmaya mahkûmdur!
Din ve Devletsiz asla yaşayamayız!
İşte Din ve Devlet nimetinden mahrum kalan Doğu Türkistan, Arakan, Ukrayna, Kırım ve mazlum halkları!
İşte devlet nimetinden mahrum olan başta Filistin, Suriye, Irak, Mısır, Libya,Keşmir, Ahıska, Çeçenya, Somali ve diğer Afrika’nın müstemleke koloni Ülkeleri ve mazlum köle halkları!
Tüm İnsan Hak ve Hürriyetlerini gaspeden bu zalim ve hain mahlûk Siyon-Haç ‘’süper güçlere’’ karşı mazlumların ümidi olan Ülkemizi ve Devletimizi her sahada maddi ve manevi güçlendirmek zerre imanı ve zerre vicdanı olan her vatandaşımızın asli görevidir!
İsmini Sevgili, Eşsiz Önderimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimizden alan Kahraman Mehmetçiğimiz ve diğer Güvenlik Güçlerimiz; “Din-ü Devlet ve Mülkü Millet Muhafazası” için Dinimizi, Canlarımızı, Namuslarımızı ve Vatanımızı koruma adına savaş yaparken, Filistinli ve Suriyeli kardeşlerimiz Vatanlarını ve Canlarını yerli gasıb ve hainlerin işgalinden kurtarmak için savaşırken tarafsız kalmak ve hatta karşı düşmanları savunmak tam bir cehalet, tam bir gaflet ve tam bir ihanettir!
Irkçılıkla, Mezhepçilikle, Meşrepçilikle ve Particilikle hepimizi birbirine düşürerek teker teker yutmaya çalışan işgalci canavarlara karşı “Çanakkale Geçilmez!” gibi Türküyle, Kürdüyle ve Arabıyla, Sünni’si ve Alevisiyle yek vucud olursak bu beşli çetenin ve işbirlikçilerin akıbeti de “Anadolu Geçilmez!” olacaktır İnşallah!
Bunun da yollarından biri tefrikaya düşmeden, birlik ve beraberlik ruhunu diri tutarak İstiklal Şairimizin de dediği gibi; ‘’Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez’’ şuurunda birleşmektir.
“Ey Rabbimiz Allah! (Cihad’dan kaçmamak, ordudan ve itaatten ayrılmamak için) üzerimize sabır ve metanet yağdır; ayaklarımızı (hizmet ve istikamet üzerinde sabit ve) sağlam tut Ordumuzun özgüvenini, cesaretini artır. Savaş meydanında bize metanet ihsan eyle. Zorluklar karşısında bize sabırla dayanma gücü bahşet; dizimize derman, yüreğimize cesaret vererek adımlarımızı sağlam kıl! Ve Zaferle Şerefimizi ve itibarımızı yücelt. (Senin Hakk Dinini ve adalet düzenini) inkâr eden bu (işgalci, saldırgan, azgın ve zalim) kâfir topluluklara karşı bize yardım eyle...” Amin... (Bakara Suresi 250. Ayet-i Kerime)
Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız mübarek olsun! Amiin.
Selam, sevgi ve duayla.