.....Kurban olunmadan!!!
Şevki Yılmaz
“Ey Muhammed! Onlara, yani kibir ve azgınlıkları yüzünden Allah’ın Elçisini öldürmek için fırsat kollayan Yahudilere ve masum bir cana kıymayı göze alan bütün zalimlere, Âdem’in iki oğlu arasında geçen şu ibret verici öyküyü hak ile yani hak ve hakikati ortaya koymak üzere anlat: Hani onlar (Habil ile Kabil Kardeşler) , Allah’a birer kurban sunmuşlardı. Fakat birinin kurbanı kabul edilmiş, diğerininki ise geri çevrilmişti. Zira Hâbil en değerli hayvanlarından birini kurban olarak sunarken, kardeşi Kâbil, çürük ve döküntü ürünleri vermeye kalkmıştı.
Bunun üzerine Kâbil, kıskançlık ve öfkeye kapılarak kardeşine, “Seni mutlaka öldüreceğim!” dedi. Hâbil şöyle cevap verdi: “Senin kurbanının kabul edilmeme sebebi ben değilim ki beni suçluyorsun. Asıl suçu kendinde aramalısın. Çünkü Allah, kalbi kötülükle dolu olduğu hâlde, gösteriş amacıyla İbadet edenlerin değil, ancak dürüst ve erdemlice bir hayat sürerek, her türlü haram ve çirkin davranışlardan uzak durmaya çalışan o takva sahiplerinin sunduğu kurbanı kabul eder.”
“(Hâbil kardeşi Kâbil’e:) “Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile), ben asla öldürmek kastıyla sana el uzatacak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkan birisiyim.”“Ve (bu uyarılarıma rağmen, yine de Hakka ve hayra yönelmezsen, o takdirde) ben dileyip isterim ki, sen hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip (cehennem) ateşine atılanlardan olasın; zalimlerin gerçek cezası işte budur” (demişti).
“Ama bütün bu uyarılara rağmen, Kâbil’in gözünü kör eden kıskançlık, ihtiras ve bencillik duyguları, onu tahrik ederek kardeşini öldürmeye sevk etti ve sonunda onu öldürdü. Böylece, dünya ve ahirette en büyük zarar ve hüsrana uğrayanlardan oldu!”( Ana Hayat Yasamız Kur’an-ı Kerim, Maide Suresi 27-30. Ayeti Kerimeleri Meali ve Tefsiri) İlahi mesajlarında Allah’ımız İmkânı olan her erkek ve kadın müslümana vacib olan kurbanlarımızın ve tüm ibadetlerimizin kabulünün şartlarını belirtmektedir!
İlk İnsan ve İlk Resul Hz. Âdem (a.s) Efendimizle başlayıp Kıyamete kadar devam edecek Kurban İbadeti Allah’ımıza yakın (mukarreb) kul olmanın yoludur! Ama kurban sadece bir kurbanlık hayvanı Allah için kesmek ve fakirlere, gariplere ve mazlumlara dağıtmak değildir!
Beş Vakit Namazımız da, Zekâtımız da, Orucumuz da, Haccımız da, Hayrımız da ve her türlü iyiliğimiz ve İnfakımız da, Sıla-i Rahim (Merhametlilerin buluşması) olan ana baba ve diğer akraba ziyaretlerimiz de bizi Allah’ımıza yaklaştıran Şeytan ve yandaşlarından uzaklaştıran birer kurbandır!
Allah’ımıza mukarreb (yakın) kul olmanın ve tüm İbadetlerimizin (Kulluk görevlerimizin) kabulünün ilk yolu ve olmazsa olmaz ilk şartı ise Rahmani İslam Düzenine kayıtsız şartsız şeksiz şüphesiz ve itirazsız İmandır! Ve şeytan ve yandaşlarının İslam’a alternatif tuzakları olan laisizm, kapitalizm, sosyalizm, deizm vb. Şeytani rejim şirkinin her çeşidini red ederek İslam Nizamına “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk!” diyerek Tevhidi İmanına sahib olmaktır!
Zira Allah’ımız gizli-açık, büyük-küçük hiçbir şirk ile hiçbir ibadeti kabul etmediğini yukardaki Habil ve Kabil olayında bize açıkça ilan etmiştir!
Allah Elçisini Hz. Adem (a.s) Efendimizin oğlu Kabil’in kurbanını hasedi ve isyanı sebebiyle yakarak reddederken, bugün, İslam’a isyan aleminde her türlü fuhşiyyatın ve faizin yaygınlaştığı ve meşru kabul edilmeye başladığı bu fitne zamanında, İslami ilkelere isyan üzere kesilen günümüz kurbanlarını mı kabul edecek!? Peygamber oğlu Zalim ve Katil Kabil’i affetmeyen Allah, mazlumların karşısında zalimlerin yanında olanların kurbanlarını mı kabul edecek!?
Her türlü ibadetlerimizin kabulünün şartı, Kurban Bayramında Bismillah ve tekbirlerle kurbanlarımızı keserken söylediğimiz;
“ Ey Müslüman! Bu mükemmel tevhid inancının pratik hayata nasıl yansıtılacağını öğretmek üzere, onlara de ki: “Benim dua ve yakarışlarım, namaz, zekât, oruç, hac ve kurban başta olmak üzere bütün ibadetlerim, kısacası hayatım ve ölümüm, yalnızca âlemlerin yegâne sahibi, efendisi ve Rabb’ım olan Allah içindir!” Sadece O’nun rızasını kazanmak için ve yalnızca O’na yönelerek dua ve ibadet ederim; ancak O’nun egemenlik ve otoritesine boyun eğerek yaşarım ve ancak O’nun uğrunda canımı veririm!” (Kur’an-ı Kerim, Enam S.162) İlahi Mesajında İstenen Allah’ımızın tüm emir ve yasaklarına kayıtsız şartsız teslimiyettir!
Arefe günü sabahından Kurban Bayramının dördüncü gününün İkindisine kadar farz namazlardan sonra söylediğimiz teşrik tekbirleri de Allah’ımızın tüm emir ve yasaklarına kayıtsız şartsız her zaman ve her yerde teslim olmamızın talimi ve tatbikatı içindir!
Bu nefsimi ve tüm kardeşlerimi uyarıcı yazımız vesilesiyle “Canlarımızı, mallarımızı ve makamlarımızı Filistinli yiğitler gibi din ve vatanımız uğruna Habil gibi kurban etmeğe hazır olanların esareti, zilleti asla olmayacaktır” inancıyla bayramsız bayramlarınızı tebrik ediyoruz!
Hz. Habil (a.s) Efendimizin ruh ve şuuruyla, Hz. İbrahim (a.s) Efendimizin sadakatiyle ve Hz. İsmail(a.s) Efendimizin teslimiyetiyle kurbanlıklarını kesip dağıtanlara, bilvesile dağıttıranlara ve mağduriyetlerinden kurban kesemeyenlere selam olsun!
Siyonist ve Emperyalist Zalimlere mazlumları kurban ettirmemek için Kahramanca Mücadele eden Kassam Tugaylarına ve tüm yeryüzü direnişçilerine selam olsun!
Bizi akıl sahibi insan olarak yaratan ve Müslümanlardan kılan Allah’ımıza ve O’nun tek yolu İslam’a Rahmani ibadetleriyle kurban olanlara selam olsun! Amiin
Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle Cuma ve Kurban Bayramımız mübarek olsun! Amiin.
Selam, sevgi ve duayla..