BIST9.079,97%3,10
USD32.3666%0.07
EURO34,9352%-0.23
ALTIN2.325,47%0.22

Caydırıcı Gücü Test Etme Zamanı

Sabri Balaman

Abone OlGoogle News
03 Eylül 2019 02:14

Bölgemizde neler oluyor? Asimetrik sahamızda herkesin nasıl saha denemesi yaptığını kaleme alalım… Suriye’de devam eden iç savaşta birçok farklı yapıda yerel aktörler ortaya çıkmıştır. Bu aktörler arasında kendini devlet olarak gören, hem muhalif gruplar hem de rejim ile savaşan PKK/YPG, El Kaide ve DAİŞ’ten çok önplana çıkan örgütler olmuştur. 

ABD’nin Irak işgali sonrası Irak’ta güçlenen ve o dönemde el-Kaide’ye bağlı olan DAİŞ, Suriye iç savaşının doğurduğu kaos ortamıyla beraber Suriye’ye geçerek oradaki etkinliğini artırmıştır. DAİŞ sosyal medyayı etkin bir şekilde kullanarak gerçekleştirdiği propaganda ile birçok yabancı savaşçının örgüte katılımını sağlamış ve PKK/YPG örgütlerine ABD destekli oluşumları hızlandırılmıştır.

İngiliz ve ABD istihbaratı destekli DAİŞ, Suriye’de sadece yerel aktörle mücadele etmemiş, aynı zamanda Suriye dışında da birçok ülkeye intihar saldırılarında bulunarak küresel ve bölgesel güçlerin Suriye politikasının şekillenmesine büyük etki etmiştir. 2014 yılı itibarıyla ABD öncülüğünde DAİŞ’e karşı koalisyon oluşturularak hava saldırıları gerçekleştirilmiştir. Yapılan bütün hava saldırıları PKK/YPG’nin alanda rahat büyüme ve harekât olanaklarına kavuşması sağlanmıştır.

ABD ve müttefikleri örgüte karşı bir taraftan hava saldırıları düzenlerken diğer taraftan Suriye’deki kullanılmaya müsait bazı muhalif gruplar organize edilerek sözde DAİŞ’e karşı mücadele cephesi oluşturulmuştur. Bu saldırılar neticesinde örgüt büyük zayiatlar vermiş olsa da hâlâ Suriye’deki ufak tefek yerleşim merkezlerinde bulunmaktadır. Bu yazımızda DAİŞ’in Suriye iç savaşındaki rolü, ideolojisi, kullandığı yöntem ve diğer gruplarla olan ilişkilerini deşifre etmeye çalışmalıyız.

Mart 2011 tarihinde Suriyelilerin özgürlük talepleri ile başlayan halk ayaklanması, rejimin gösterileri şiddet yolu ile bastırması, Suriye’nin jeopolitik önemi nedeniyle çok sayıda ülkenin müdahil olması ve Suriye toplumunun heterojen yapısı gibi faktörlerin etkisiyle kanlı bir iç savaşa dönüşmüştür. İç savaş tam bir kördüğüm halini almış ve ilk aşamada komşulara yayılma etkisi gösteren Suriye iç savaşı, Ortadoğu güvenliğini giderek artan oranda tehdit etmeye başlamıştır. Diğer taraftan iç savaşın bölgede tetiklediği güvenlik sorunu, Suriye’deki istikrarsızlığı da besler hale gelmiştir. 

Hedef ve yöntemleri birbirinden farklı olan bu aktörler içerisinde en etkin örgütlerden biri de PKK/YPG’dir. YPG, son zamanlarda Suriye bağlamında sık sık gündeme gelmektedir. Kuruluş itibariyle Irak ve Suriye’ye ait bir fenomen olan DAİŞ karşıtı olarak gündeme getirilmiş PKK/YPG, ABD destekli, sevimli yapılmaya çalışılan en tehlikeli örgüt olmuştur. İslamcı Kürtlere ve Araplara yaptığı acımasızca işkencelerin, gün gittikçe dozajı artmaktadır. 2013 senesi itibariyle hızlıca PKK/YPG Suriye’deki çatışmalara dahil olmuş, profili ve icraatları sayesinde de kısa sürede Suriye gündemindeki yerini merkezileştirmiştir. YPG, Suriye’deki diğer silahlı gruplardan savaşçı profili, askeri öncelikleri, muhalif gruplarla ve rejimle ilişkileri ve uluslararası bağlantıları açısından farklılıklar taşımaktadır. Bu farklılıklar, PKK ile alakalı analizler için bir taraftan kolaylık, diğer taraftan da zorluk sağlamaktadır.

Suriye’nin içindeki birçok örgütün batılı güçler tarafından organize edildiğini, bu paravan örgütlerin başında El-Kaide ve DAİŞ olduğunu, sağır sultan bile duydu. Zerkavi ekolünün yöntemini benimseyen DAİŞ, 2013 yılında “Irak ve Şam İslam Devleti” adı altında kuruluşunu ilan etti. Ancak bunların tamamı bir ABD ve İngiliz oyunu olduğunu bilen ve buna karşı tedbir alan Türkiye, İran ve Rusya olmuştur. DAİŞ 2013 yılından sonra El-Kaide’den bağımsız olarak hareket eden bir örgüt olması ile birlikte iki örgüt arasındaki bazı ideolojik farklılıklar belirgin hale gelmiştir. Bugün Suriye’de el-Kaide’yi temsilen hareket eden El-Nusra ve DAİŞ arasındaki temel farklılıklar her ne kadar 2013 yılında ortaya çıkmış gibi gözükse de araştırmacılara göre ideolojik ve yöntem açısından iki örgütün ayrışması 2004 yılına kadar götürülebilir. Birçok ülke tarafından terör grubu olarak görülen DAİŞ şiddeti bir yöntem olarak benimsemiş ve Suriye’deki hem muhalif gruplar hem de rejim dahil kendisine itaat etmeyen bütün gruplarla savaşmaktadır.

Batı bugün birilerini sevimli ilan ederken birilerini de şekil düşman ilan edebiliyor ve hatta yere izmarit bile atmazlar diye çevreci ve sevimli yapmaya çalıştığı PKK/YPG‘yi ne denli kullanmaya çalıştığı açık seçik ortadadır. Bu ülkenin evlatlarını bu ülkeye karşı kullanan Batı masum olmadığı gibi bu bölgenin çocuklarını birer ölüm makinesine çevirmek için bütün acımasızlığını sergilemektedir. Örgütleri şirin çocuklar misali kullanarak amaçlarına her gün biraz daha yaklaştıklarını ne yazık ki hep birlikte seyir halindeyiz. Birileri bizlere Fırat’ın doğusunu mezar etmeden, birilerine mezarlığı hazırlayalım.

Suriye’deki yerel İslami yapılanmaları düşman kategorisinde gören ABD, ÖSO’yu radikal olarak kabul ediyor ve sistem dışı tutuluyor. ÖSO’nun yeterince etkin olamaması ve ABD’nin İslami gruplara düşman kategorisine sokması, ABD’nin PKK’nın Suriye kolu olan PYD ile işbirliğine giderek bölgeyi insansızlaştırma politikasına giderek İsrail için büyüme ve işgalci partnerini tescil etmeye çalışmasına karşın Türkiye’nin net hamleler yapması gerekir. Türkiye, iradeli duruşu ile düşman makamlarına gerekli bütün caydırıcılığını yaşatmalıdır.

Vesselam…

Sabri Balaman

Akit TV köşe yazarı