BIST9.645,02%-0,50
USD32.5612%0.12
EURO34,9033%0.74
ALTIN2.436,88%0.17

Eziklerin aklı değil iradenin gücü masada

Sabri Balaman

Abone OlGoogle News
17 Eylül 2019 01:18

Son zamanlarda İran ve Rusya sessiz bir şekilde Suriye’de sahada etkin olmaya başladı. Sahada aktör olarak bulunan Rusya, ABD, Türkiye ve İran kartlarını net olmamakla beraber açıyor. Çıkar odaklı jeopolitik bir yaklaşım içinde birbirlerini tartıyor. Her ülkenin alan hakimiyeti açısından sahada kontrol gücünü sağlamak adına masadaki yerini etkin kılacak hamleler sergilediğini görmekteyiz. Ancak her etkin gücün üstün olduğu anlamına gelmediğini de yakın zamanda göreceğiz.

Uluslararası komplo teorisyenlerinin olaylara bakışı ve Arap dünyası üzerinden üretilen birtakım gelişmeler Batı tarafından yeterince iyi okunmuyor ve Suriye etnitesi açısından batının bir yol ayrımında olduğunu söylemekte fayda var. Başta ABD olmak üzere Batı’nın İslam dünyasında bıraktığı kin ve nefret izlenimi, Arap ve İslam gençliğini ‘krallıklara’ rağmen bir uyanış hareketine yönlendiriyor. İslam dünyasında travma niteliğinde olan Batı barbarlığı, bir fırsat olarak değerlendirilebilir.

Suriye iç savaşına ve tehdit oluşturan aktörlere biraz inelim… ABD ve Batı, Türkiye ve İran’ı baypas üzerinden gündemlerini yoğunlaştırırken, sessiz sedasız başarılı operasyonlar yapılıyor. Cumhuriyet tarihinin devrimleri nerdeyse yeniden yazılıyor. Türk istihbarat servisleri saha hakimiyeti açısından muhteşem oluşum, organizasyon ve operasyonlar yapmakta. Başarılı bir Erdoğan aklı ile dengeleşen Türkiye yönetiminin bunları başardığını, bu tabir birilerinin hoşuna gitmeyecek olsa da “eziklerin iktidarı olmadığını” söyleyebilirim.

Suriye’de özellikle El-Bab, Cerablus ve Afrin’de yeniden yapılandırma faaliyetleri, tespiti yapılan model çerçevesinde ele alınmalıdır. Böylece Türkiye’nin Suriye kuzeyinde icra ettiği askeri operasyonlar ve halkı merkeze alarak paralelinde yürüttüğü yeniden yapılandırma girişimlerinin arka planında işleyen “moral ve rasyonel akıl” irdelenebilir. Türkiye’nin Suriye’deki yeniden yapılandırma faaliyetlerinin hız alması ve masada etkin saha gücünü kullanması dosta-düşmana karşı zorunludur.

Türkiye karşıtı bazı oluşumların, Batı ile rejim yanlısı hareketlerin, Türkiye karşıtı eylemlerin masum olmadığı ve bazı bölge aktörlerinin oyunu olduğu aşikârdır. Suriye ordusu, Han Şeyhun’a girerek, Morek’teki Türk gözlem noktasını ablukaya almaya çalışarak tehditler savurmuştur. Hatta “Türk askeri Rusya’ya çalışıyor”, “Reyhanlı’ya gidiyoruz, onlara bizi nasıl satacaklarını öğreteceğiz” diye sloganlar atan rejim tetikçileri Erdoğan’ın posterini yakmışlardır. Yani kısacası Suriye üzerinden Türkiye’yi daraltmak ve kıskaca almak için her yolu denemekteler.

Başkan Erdoğan, Putin’le Soçi Mutabakatı’nın altına imza atarken terör örgütü sayılan grupların rehabilite edilebilecekleri ve buna direnen radikalleri tasfiye edebilecekleri öngörüsüne sahipti. Bunun için TSK’nın müttefiki ÖSO’nun aktif bir pozisyon alması gereklidir. Yerel halkın kendini daha etkin ve güvene dayalı eşit koşullar altına görmek istemesi muhtemeldir. Buna karşın bazı dengesizlikler zaman zaman masada tıkanıklığa sebep olmaktadır. Bunu aşacak oluşum Türkiye ve Rusya ikilisidir.  

Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyindeki yapılandırmaya yönelik aktör ve dinamikleri kapsayan resmi ortaya koyması, Türk Devlet sisteminin çatısı altında yerel unsurlarla iş birliği dahilinde çalışma yapması zorunludur. İstihbarat unsurları ile yerel veya milli güvenlik kuvvetlerinin sahada yaptığı araştırmalarda, Suriye’nin kuzeyinde yapılandırma faaliyetlerine etki edebilecek komşu illerin valiliklerinin koordinasyonuna da ihtiyaç duyulmaktadır. Böylece güvenlik odaklı resim çıkarılarak yardım ve yapılandırma gayretlerine yönelik riskler tespit edilebilir. Ayrıca demografik bilgilerin tespiti ve merkezi teşkilatın gayretlerinin yönlendirilmesine yönelik çabalar; geriye dönüş yapan Suriyeli göçmenlerin tespiti, yerinde sayım ve istatistiki bilgi toplanma alanları üzerinde durulmalıdır.

Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin yeniden yapılandırma gerçekleştirdiği bölgelerde asayiş olayları ve terör eylemlerinin nadir görülmesine ve tersine göçte yaşanan artış dikkate alındığında izlenen stratejinin olumlu sonuçlarına şahit olunmaktadır. Her ne kadar terör örgütleri ile Esed rejiminin muhalif söylemleri farklı bir görünümü iddia ediyor olsa da söz konusu iddiaların bölge halkının gerçekliğinden uzak olduğu görülmektedir. Barış koridorunu konuştuğumuz bir dönemde Rusya ve İran’ın Soçi mutabakatı çerçevesinde burada bulunması, Batının bütün bölge planlamalarını çürütmektedir ancak bu oyunlara karşı Türkiye soğukkanlılığını ve elindeki kartlarını iyi kullanmalıdır. 

Vesselam…

Sabri Balaman

Akit TV köşe yazarı