BIST9.079,97%3,10
USD32.3657%0.07
EURO34,9548%-0.18
ALTIN2.324,62%0.18

Kocasından kurtulduk, şu Nagehan’dan da kurtulalım

Rasim Bolbol

Abone OlGoogle News
06 Ekim 2019 10:30

Bank Asya’dan aldığı kredi ile yalı sahibi olan Nagehan Alçı’nın “katil devlet” zırvasına hâlâ bir soruşturma açılmamış olması sizce de enteresan değil mi?

Normal şartlarda, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu için gerekeni yapan yargının Alçı için de harekete geçmesi gerekiyordu. 

Zira Alçı’nın herzeleri ile Kaftancıoğlu’nunkiler arasında hemen hemen hiçbir fark yok.

Hadi “Hiçbir fark yok” demeyelim.

Kaftancıoğlu, “Devlet katil değil seri katil” iftirasını atmıştı. Alçı ondan biraz daha “insaflı(!)” olacak ki, sadece “katil devlet” ifadesini kullanmakla iktifa etti.

Şurası çok açık ve net: “1994’te Türkiye katil devlete sahipti” demek başka bir şeydir, “1990’lı yıllarda Türkiye’deki bazı faili meçhul cinayetlerde birtakım devlet görevlilerinin sorumluluğu vardı” demek ise bambaşka bir şeydir.

Alçı suçu kişiselleştirmiyor, doğrudan ve ısrarla devleti katliam yapmakla suçluyor.

Elbette ki 90’lı yıllarda terörle mücadele adı altında kesinlikle tasvip edilemeyecek hatalar yapıldı. Fakat bunlar tümden devlete yıkılacak hatalar değildi.

Zaten bir defa devletin “katil” gibi bir sıfatı olamaz. Ortada cinayet işleyenler varsa, onlar suçlarından ötürü yargılanırlar, hepsi bu.

Alçı’nın devleti katliam yapmakla suçlarken kullandığı argümanlar da sapır sapır dökülüyor gerçeği söylemek gerekirse. 

Mesela şu 17 bin faili meçhul iddiası...

Neresinden tutarsanız tutun elinizde kalacak bir iddia bu.

Çünkü dayanağı PKK’nın bizzat kendisi. 

Öyle ya, 17 bin rakamını onlar uydurdu.

Evet, faili meçhullerle ilgili 10 binin üzerinde dosya bulunduğu doğru, lakin bunlardan ancak birkaç bini faili meçhul maktul sayısıdır. Şurası unutulmamalı ki, Alçı’nın gayri ciddi bir şekilde öne sürdüğü rakamların içerisinde kan davası/aşiret çatışması gibi olaylar da yer almaktadır. 

Bakın, terör örgütünün üstlenmediği infazları bu 17 bine dahil etmiyoruz bile.

Aslında Nagehan Hanım “faili meçhul” cinayetlerle ilgilendiği kadar “faili meşhur” cinayetlere de bir el atsaydı çok iyi ederdi. 

Ama anlaşılan, PKK’nın o dönemlerde yaptığı aleni katliamları görmeksizin böyle atıp tutmayı “gazetecilik” olarak telakki ediyor. 

Bu tabii ki kendi problemi. Bizi ilgilendirmiyor.

Bizi ilgilendiren husus, Alçı’nın yanlış anlaşıldığını belirtip kamuoyundan bir özür dahi dilememesi.

Hatta “özür” ne kelime. Hanımefendi “Nuh” diyor, “Peygamber” demiyor. İşi pişkinliğe vurup sözlerinin arkasında olduğunu ortaya koyan yazılar yazmayı sürdürüyor. 

Bize göre terörist sevici Canan neyse Nagehan da odur.

İkisi de milli olan her şeye düşmanlık yapmaktadır.

İkisi de değerlerimizle sorunlu olduğunu her fırsatta ortaya koymaktadır. 

Canan Kaftancıoğlu hak ettiği cezayı aldı, umarız Nagehan Alçı için de atılması lazım gelen adım atılır. 

Yıllardır FETÖ’den PKK’ya varıncaya kadar her türlü terör örgütüyle kol kola girmekte bir beis görmeyen, kâh liberal, kâh bilmem ne bela takılarak “siyasi omurgasızlığın” en bariz örneklerini sergileyen bu kadının yargılanmadan ademe mahkûm edilmesi de şart aslına bakarsanız. 

Hiçbir şey yapılamıyorsa, Boşnaklara hakaret eden kocasına yapılan muamele yapılsın yeter.

Millet sarhoş ekrana çıkan kocasından kurtuldu, artık Nagehan’dan da kurtulmak istiyor.

Akit TV köşe yazarı