Özgür Özel ‘öğretmen maaşı vekil maaşını geçmesin’ efsanesini icat etti
Mustafa Armağan
Özgür Özel ‘öğretmen maaşı vekil maaşını geçmesin’ efsanesini icat etti
Mustafa Armağan
Trollük CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in damarlarına işlemiş olmalı ki, internet efsanelerinden birine daha kaptırdı kendini. Kurduğu cümle şu:
“İlk cumhurbaşkanı, ‘Öğretmen maaşı, mebus maaşını geçmesin’ demişti.”
Neden ismini söylemeyip “İlk cumhurbaşkanı” dediğini bir kenara bırakalım, hakikatin bu kadar ters yüz edildiği ikinci bir ülke bulabilmek için George Orwell’ın 1984 adlı romanına gitmekten başka çare yoktur.
Yalanların nasıl birer hakikat gibi sunulduğunu ve geçmişi denetim altında tutmak için bütün belgelerin Partinin herhangi bir zamandaki ihtiyaçlarına göre yeniden yazıldığını bu romanda olanca açıklığıyla okumak mümkün. 1984’te geçmişteki belgeleri yeniden yazmak, yani hakikati günün siyasî icaplarına göre yeniden düzenlemek suretiyle partililerin geçmişle çelişkiye düşmemeleri sağlanıyordu.
Bence 1984’te CHP zihniyetinin hem geçmişte, hem de bugün yapmakta olduğu tarih tahribat ve tahrifatı anlatılmakta. Oradaki parti de benim indimde CHP’dir. Romanı okuyacaklar bu gözle okursa anlatılan olaylar ile kendi tarihleri arasında doğrudan bir bağ kurmuş olurlar.
İsmi lazım değil, “dışkısever prof” 2020 yılında bir youtube yayınında şunları yumurtlamıştı:
“Bu Cumhuriyet kurulduğu zaman bir öğretmen maaşı bir milletvekili maaşına eşitti.”
Erol Mütercimler de bir tv programında “Atatürk döneminde öğretmen maaşı milletvekili maaşına eşit, eşit” diye üzerine basa basa söylemişti ama hiçbiri Özgür Özel’in çapına ulaşamamıştı. Özgür Bey resmen ‘level atlattı’ bu fersude iddiaya.
Yalanı ortaya atanlar hiç değilse milletvekili maaşı ile öğretmen maaşının eşit olduğunu söylerken yalan, parti genel başkanının ağzında sakız gibi uzamış ve ilişki tersine çevrilerek sanki öğretmen maaşının mebus maaşını geçmesi ihtimali varmış gibi bir ucubeye dönüştürülmüştür. “İlk cumhurbaşkanı” milletvekillerine acımış olmalı ki onlar mağdur olmasınlar diye uyarmış Maliye Bakanını!
Atatürk hakkında yalan söylemek serbest, doğruları konuşmak yasak olursa varacağı yer burasıdır.
Bir: Mustafa Kemal’in bu sözü son yıllarda uydurulmuştur.
İki: 1929’da milletvekillerinin aldığı 308 lira aylık ile 255 gram altın satın alınabiliyordu ki bugünkü parayla 752 bin lira eder. (Ayrıca ayda 900 liraya kadar tahsisatları vardı.) Bugün milletvekilleri 170 bin lira, yani 95 yıl öncekinden 582 bin lira daha az maaş almaktadır.
Üç: 17 Mayıs 1930 tarihli Hakimiyet-i Milliye’nin haberine bakılırsa İstanbul’daki öğretmenler 16 lira ile 80 TL arasında maaş alıyordu (80 lira alan sadece 8 kişidir). Demek ki aynı yıl Meclisteki vekilin aldığı maaşın 20’de biri ile 4’te biri arasında maaş alabiliyordu öğretmen ve müdürler.
Yalan söylemeyin: Kuruluş yıllarında öğretmen maaşları ile milletvekili maaşları eşit değildi.
Hatta Yarın gazetesinin 2 Haziran 1931 tarihli haberine bakılırsa durum çok daha vahimdir. Habere göre Milli Eğitim Bakanlığı tasarruf için öğretmen ücretlerinde indirim yapacak, ders ücretlerini 1 TLye indirecekmiş. Yani 1929’daki öğretmen maaşları bile fazla gelmiş devlete.
Bir de maaş alabilseler daha iyi olacakmış ama alamıyorlarmış!
Yıl 1941 olmuş, ortalama 20-30 liralık maaşları ve kıdem zamları dahi zamanında ödenmiyormuş. İstanbul’da toplam 55 bin lira birikmiş kıdem zammı alacağı olan öğretmenler için bakanlıktan ayrılan tahsisat sadece 15 bin liraymış! (Cumhuriyet, 7 Şubat 1941)
Daha çarpıcı bir veri, ünlü edip-mebus Ruşen Eşref Ünaydın’ın 1927 Bütçe Müzakereleri sırasında TBMM’deki sözlerinde yatar. Şöyle demiş:
“Mevcut maaşıyla hiçbir öğretmenin güzel hizmet etmesi mümkün değildir. Mesela 6 liraya bir öğretmen oturup çalışmıyor. Kendi mesleğini terk ediyor. Uzun senelerden beri mesleğine vakfetmiş olduğu hayatını bir tarafa bırakıyor. Geçinmek endişesiyle mesela gidiyor, biletçi oluyor, kimi kontrolör oluyor, bazısı da bakkal çakkal yanında çalışıyor.” (Cemal Kutay, Tarih Sohbetleri 1, 1966, s. 307-8.)
Öğretmenler hem milletvekili kadar maaş alıyor, hem de “pazarcılık” mı yapıyorlarmış?! Güldürme bizi Özgür Özel.
Ancak asıl hayret nidanızı buraya saklayın derim.
Kemalist Cemal Kutay 1926’da Konya’da bir ilkokul öğretmeninin dört aydır maaş alamadığı için intihar ettiğini yazmış. İntihar eden öğretmen Milli Eğitim Müdürü Hasib ile Vali İzzet beylere birer mektup yazarak canına neden kıydığını şöyle anlatmış:
“Yarı çıplak ve aç, talebelerimin önüne çıkıp hükümetimin maarife (eğitime) lâyık gördüğü hakaretin sürünür örneği olmaya tahammül edemeyeceğim.”
Özgür Özel “dışkıcı prof”u fazla seyrediyor olmalı. Her gün göz attığı Cumhuriyet gazetesinin arşivi kendisine partisi hakkında çok şey öğretecek haberlerle dolu. Benden söylemesi.