Nasuh Mahruki’nin babası Mason üstadıdır
Mustafa Armağan
Halkı ayaklanmaya çağıran, hükümetin ölülere oy kullandırdığı yalanını atan, Yüksek Seçim Kurulu üyelerini yargılamakla tehdit eden, devleti ve kurumlarını sürekli hedef gösteren, Nasuh Mahruki Çarşamba günü gözaltına alındı.
Laikliğini başörtüsünü yeniden yasaklamayı isteyecek noktaya vardıran Nasuh Mahruki’nin sırtını hangi dağa (dağcı ya!) yaslamış da böyle pervasızca konuşabildiğini merak edenlere bir ipucu sunmak istiyorum.
Türkiye’de pes perdeden, pervasızca konuşanlara dikkat edin (mesela dışkısever prof., oyuncu Metin Akpınar ve hayatta olmayan yakın arkadaşı Zeki Alasya), mutlaka bazı mahfillerle bağlantısı vardır.
Mesela Zeki Alasya’nın Mason olduğunu Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın yayın organı olan Tesviye dergisindeki bir haberden öğrenmiştim. Zeki Alasya’nın Mason Locası’nın bursiyerlerine İstanbul Ticaret Odası’nda verdiği “İstanbul” temalı konferansının tam metnini yayınlayan dergi onu Mason okurlarına “Kardeşimiz” diye takdim etmekten çekinmiyordu. (Sayı: 64, Haziran 2005).
Sizin anlayacağınız gizli saklı bir durum yok ortada.
Tesviye dergisi aynı sayısında (s. 44-47) bir başka ünlü Masonun marifetlerini tanıtıyordu: Cem Mahruki Kardeş’in “Masonik koleksiyonunu”.
Üstad-ı Muhterem Cem Mahruki Kardeş’i Tesviye dergisi şu cümlelerle tanıtıyordu:
“Robert Kolej’i bitiren Cem Mahruki Ülkü Locası’nda 1981 yılında tekris edildi (yani Masonluğa giriş töreni yapıldı- MA). Mahruki 1992-94 yılları adasında Locanın Üstad-ı Muhteremlik görevinde bulundu. Ailesinde pek çok Mason olan Mahruki’nin, masonlukla ilgili koleksiyonculuk merakı böylece başlamış oldu.”
Bu kısacık öğretici notta Mahruki ailesinde pek çok Mason bulunduğunu da öğreniyoruz. Bunu aşağıda isim isim öğreneceğiz. Ancak devamı da ilginç.
Ailenin Mahruki soyadının hikâyesi Cezayir Beylerbeyi Kaptan-ı Derya Nasuh Ali Paşa’nın Sakız adasındaki isyanı bastırmaya gittiğinde âsilerce yakılan gemisinden geliyormuş. (Mahrukî kelimesi ‘yanmış’ veya ‘yanık’ demektir.) Cem Mahruki de Nasuh Ali Paşa’nın 5. nesil torunu imiş. Anlaşılan, dağcı torunu onun ismini taşıyor.
Dergiden 1943 doğumlu olan Üstad-ı Muhterem’in büyük babası Cafer Bey’in de bir Mason olduğunu öğreniyoruz. Cafer Bey uzunca bir süre İstanbul 6. Daire’nin başkanlığını yapmış. Kendisinin de Mason olduğunu öğrendiğimiz makalenin yazarı Osman Balcıgil bir zamanlar solcu takılır, İletişim/Osman Kavala çevresinin çıkardığı dergilerde yazı yazardı.
Burada dergiden ailenin Masonluğu ile ilgili bir alıntı yapmam gerekiyor:
“Mahruki Kardeşin büyük babası Cafer Bey Masondu. Mahrukizade Cafer Bey’in halasının damadı Nail Reşit de öyle.”
Malum, kadınlar resmen Mason localarına üye olamıyor. Tesviye’de Nasuh Mahruki’nin annesi Melike hanımdan bahsedilirken “Melike Hemşiremiz” denilmesinin sebebi bu olmalı. Melike Hanım da Masonluğa gönül bağı duyuyor ve kocasının koleksiyon uğraşında en kuvvetli desteği veriyormuş.
Dergide baba ve oğul Mahrukilerin yan yana çektirdikleri bir fotoğraf var ki yarım sayfaya yayılmış. Fotoğrafın altında şu ibare yer okunuyor:
“Cem Mahruki Kardeşimiz’in oğlu Nasuh Mahruki gerçekleştirdiği toplumsal hizmetlerle pek çok genç insan için örnek teşkil etti.”
Tabii dergide Mahrukizade Nasuh’tan kardeşimiz diye söz edilmiyor. Vaktiyle babasının Masonluğunu X hesabımda gündeme getirdiğimde, “Babam Mason ama ben değilim” diye bir açıklama yapmış, bu arada bana çemkirmişti.
Değilim diyorsa değildir, zira Masonlukta yalan söylemek yasaktır. Ancak aile boyu Masonluk da az buz bir veri değildir.
Son alarak Cem Mahruki’nin koleksiyonunda yer alan “Kardeş sofrası” dedikleri bir toplantıda çekilmiş olan fotoğrafta Şeyhülislamın da bulunması şaşırtıcı değil, zira daha önce burada yazdığımız gibi en arkada duran zat muhtemelen Mason Şeyhülislam Musa Kâzım Efendi’dir. O Mason Şeyhülislam ki, Sultan 2. Abdülhamid’in cenaze namazını ona kıldırmışlardı.