BIST9.002,34%0,52
USD34.231%0.29
EURO37,1255%0.22
ALTIN2.984,11%1.01

Türkiye 80 bin varil, Musul 4 milyon varil petrol çıkarıyor

Mustafa Armağan

Abone OlGoogle News
17 Ekim 2024 10:03

Çıplak olgular şunlar:

Türkiye’nin günlük 1 milyon varil petrole ihtiyacı var. Buna mukabil Musul’dan günlük 4 milyon varil petrol çıktığı gibi 45 milyar metreküp petrol rezervi de yer altında bekliyor.

Bu ne demek, biliyor musunuz: Bundan 98 yıl önce İngiltere mandası altında bulunan Irak’a terk ettiğimiz petrolün dörtte biriyle bütün ihtiyacımızı karşıladığımız gibi geriye kalan 3 milyon varili de dışarıya satarak kasalarımızı tıka basa dövizle dolduracak, dahası bunu tam bir asırdır yapıyor olacaktık.

Böylece yalnız petrol ithal eden ülke olmaktan kurtulmayacak, petrol üreten ve ihtiyacının tam üç katını dışarıya satarak zengin ve gelişmiş ülkelerden biri olacaktık.

Musul sadece üzerinde yaşayan Türk, Kürt ve Araplarla meskûn kadîm bir İslam medeniyeti merkezi olmanın dışında yer altından da kara altın fışkırtan bir zenginlik kaynağıydı.

Ne var ki 5 Haziran 1926 günü Türkiye ile İngiltere ve Irak arasında “Türk-Irak Sınırı ve İyi Komşuluk İlişkileri Antlaşması” imzalanmış, ertesi gün Cumhuriyet Halk Fırkası grubunda sert eleştirilere muhatap olmuş ve iki gün sonra antlaşmayı güç bela geçirdiği Meclisin kürsüsünde Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü (Aras) milletvekillerine ezile büzüle aşağıdaki sözleri söylemişti:

“Hiç şüphe etmiyorum ki, zahiri bir sükûn içinde derûnî müthiş tehacüm ve teessürattan mütevellid asabiyetle, bu sözleri münfailane ve sukut-i hayal içinde dinleyen arkadaşlarımın, ‘Cenevre’de serdettiğiniz delâil ve münakaşattan sonra bu neticeyi mi bize getirecektiniz’ diye yüzüme haykırmak için sabırsızlandıklarını adeta görüyor gibiyim.”

Ezcümle yaptığımız antlaşmayı, diyordu Tevfik Rüştü, görünüşteki sükûnete rağmen içinizdeki müthiş taşkınlık ve üzüntülerden doğan asabiyetle infial ve hayal kırıklığı içinde dinleyen milletvekili arkadaşlarımın “Cenevre’de ileri sürdüğünüz kanıtlar ve tartışmalardan sonra bu sonucu mu bize getirecektiniz?” diye yüzüme haykırmak için sabırsızlandıklarını görür gibiyim.

Kızmakta haklı değiller miymiş?

Gelinen nokta, Türkiye’nin günde 80 bin varil petrol üretmek için çırpındığı bir zamanda 1926 Haziranına kadar tapusu bizde olan Irak’ın günde 4 milyon varili cebe indirmesi ama onların cebinden de çoğunu İngiliz ve Amerikan şirketlerinin çekmesi değil midir?

Peki vatanımızın Yavuz Sultan Selim zamanından beri ayrılmaz bir parçası olan Musul kaç milletvekilinin oyuyla verilmişti emperyalistlere?

6 Haziran 1926 günü TBMM’de Musul’un defterini kapayacağımız Ankara Antlaşması oylanmıştı. Bir gün önce başlayan müzakerelerde Başvekil İsmet Paşa’ya karşı ciddi bir muhalefet hareketi baş göstermişti. Musul’un ucuza, hatta bedavaya kapatıldığına inanan, üstelik daha iki yıl önce Gazi M. Kemal’in ince eleyip sık dokuyarak seçtiği (gerçekteyse atadığı) TBMM’nin toplam 286 milletvekilinden yarısı o gün oylamaya katılmayı reddetmişti. Evet, o 140 kişi Reisicumhur ve Başvekile rağmen oturuma katılmayı reddetme cesaretini göstermişti.

Oylama sonucu şöyleydi:

Toplam milletvekili sayısı: 286, Katılan: 146, Kabul: 143, Çekimser: 2, Red 1.

Gerçekten de son derece ilginç bir başkaldırıydı bu. Eğer o muhalif 140 vekil de oturuma katılmış ve çekimserler de red oyu vermiş olsaydı sonuç 143’e 143 olacak ve Musul Antlaşması reddolunmuş sayılacaktı (en azından o oturumda).

Musul, Cumhuriyet dönemindeki tek toprak kaybımız olarak tarihe geçti.

Musul Sorunu adlı kitabında İhsan Şerif Kaymaz’ın isabetle belirttiği gibi, Musul meselesinde her şeyi kazanmamıza elbette imkân yoktu ama her şeyi de kaybetmemiz gerekmiyordu.

Lakin her şeyi kaybetmiş, hatta Türkmen kardeşlerimizin azınlık haklarını bile kabul ettirememiştik.

Bu ağır yenilgi nasıl saklanacak, acısı nereden çıkarılacaktı?

O acı, antlaşmanın onaylanmasından sadece bir hafta sonra “İzmir Suikastı teşebbüsü tasavvuru”nun ortaya atılıp bütün muhalefetin susturulup temizlenmesiyle çıktı.

Tarih böyle okunursa tekerrür etmez.

Mustafa Armağan

Akit TV köşe yazarı