BIST9.645,02%-0,50
USD32.5505%-0.01
EURO34,8776%0.04
ALTIN2.432,02%0.08

İkisi de hoca, biri ışıklı diğeri nurlu..

Murat Alan

Abone OlGoogle News
16 Ekim 2020 09:38

İki isimden bahsedeceğim, birini herkes konuşuyor, diğerini pek az kişi biliyor..

Herkesin konuştuğu kişi Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım..

1966 doğumlu..

İktisatçı..

Sakarya Üniversitesi’nde “üstün bir başarı göstererek!” 31 yaşında doçent oldu.

Daha daha üstün bir başarı gösterince 36 yaşında profesörlüğe yükseldi.

Başarılarını ultra, mega, süper şekilde katlayınca 1 yıl içinde Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığına getirildi.

Hiç alakası yok tabi ama aklıma firari Adil Öksüz geldi.

Sakarya Üniversitesi’nde bir dönem ne egemendi ama..

“Adil Öksüz ne alaka?” diyebilirsiniz..

Zihnimize kazınmış işte..

Sakarya denilince aklıma ilk gelen şey maalesef Adil Öksüz..

Örneğin “Sır” denilince de aklıma ilk gelen şey Öksüz’ün aracının plakası maalesef..

Hadi Engin Yıldırım’a geri dönüp üstün başarılarını konuşmaya devam edelim.

2010’da YÖK tarafından AYM üyeliğine aday gösterildi.

Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından seçildi.

Başarıları biter mi?

Bitmez tabi..

Kısa süre sonra AYM Başkanvekilliğine yükseldi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu kararının ardından AYM’nin fotoğrafını paylaştı..

Altına darbe dönemlerini hatırlatan “Işıklar yanıyor” notunu düştü..

Tepki alınca geri adım atıp özür diledi..

O hızlı yükselişi iki kare bisiklet fotosu, darbeyi ima eden tweeti ile son buldu!..

***

Çok az kişinin tanıdığı ikinci isim ise Mehmet Bakar..

1954 yılında İzmit Karamürsel’de doğdu.

1983’te İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.

Aynı yıl Ankara Çubuk Merkez 2 No’lu Sağlık Ocağı’nda pratisyen hekim olarak göreve başladı.

1996 senesinde Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesine geçti.

28 Şubat’ın en ağır günlerinde başörtülü TIP öğrencilerine sahip çıktı..

İstanbul Üniversitesinde ikna odaları kurunca Mehmet Hoca harekete geçti.

Başhekim Muavini olduğu hastanenin hemen karşısında bir büro kiralayıp direnişi örgütlemeye başladı.

80-90 öğrencinin yurt, okul masraflarına çözüm buldu.

“Bu böyle devam edemez kurumsallaşmak lazım” deyip AKDER’i kurdu.

Leyla Şahin’in davasına öncülük etti.

Hastane yönetiminde söz sahibi olunca sağlık sistemindeki çeteyi de görmüş oldu.

Akademik kariyer yapmak isteyen mütedeyyin pratisyenlerin önünün, eski Türkiye artıklarları tarafından kapatıldığını gördü.

Uzmanlık eğitimi ve asistan seçiminde bu çetenin görevlendirdiği şeflerin söz sahibi olmasının önüne geçti.

Geleceğin doçentleri ve profesörlerinin önünü açtı.

“Minik kuşlar” ihbar edince Emin Çölaşan tarafından hedef gösterildi.

Hemen peşinden 28 Şubat Valisi Erol Çakır harekete geçti..

Mehmet Hocayı DHKP-C’nin kucağına attı.

Bakar Hoca, Gazi Mahallesi Sağlık Ocağına düz doktor olarak sürüldü.

Ölüm tehditleri havada uçuşuyordu.

Eve her gün farklı bir yoldan gitti.

AK Parti iktidarının gelişiyle Mehmet Hoca biraz rahatladı.

İl Sağlık Müdürü oldu.

İsrail’de yaralanan Filistinli direnişçilerin İstanbul’da tedavisine ön ayak oldu.

28 Şubatçı kafanın bir daha uzmanlık eğitimine ilişkin sisteme müdahale edememesi için mevzuat değişikliği yapılması yönünde raporlar yazdı.

Nitekim 2010’dan sonra da AK Parti Hükümeti bu sisteme el atıp “bakanlık ataması” haline getirdi.

Geçtiğimiz hafta sonu hoca vefat etti. Allah mekânını cennet eylesin.

İşte iki isim!..

Biri ışıklı, diğeri nurlu..

Biri AYM üyeliğine kadar yükseldi, milleti tehdit edip kendi kendini bitirdi..

Aklı başında herkesin kınadığı bir isim olarak hafızalara kazındı.

Diğeri başörtüsü mücadelesine ömrünü adayıp, akademik kariyerinden vazgeçti..

Bu vazgeçiş, birileri gibi isyan etmek yerine, korona salgınıyla mücadele eden yüzlerce doçentin, profesörün yetişmesini sağladı.

İki insan, iki yol..

Allah hepimize ikinci yolu nasip eylesin.

Selametle..

Murat Alan

Akit TV köşe yazarı