Türkiye aldığı tedbirlerle Korona salgınını atlattı gibi..

Gibi diyorum, çünkü bizim millet olarak tutumuz belirleyici olacak.

Maskemizi takmaya devam eder, sosyal mesafeyi korursak belayı defederiz.

Devletimiz de bu sayede aldığı önlemleri daha da esnetir.

Peki bitecek mi bu salgın?

Uzmanlar, “virüs mutasyona uğrayıp etkisiz hale gelmez ise ya da bir aşı veya ilaç bulunmaz ise seneye yine gelecek” diyorlar.

Üniversitelerimiz ve bilim insanlarımız çare bulmak için harıl harıl çalışıyor.

Ercüment Ovalı da ayrı çalışıyor.

30 Ağustos gibi bir müjde bekliyoruz kendisinden..

“Yok 30 Ağustos’a yetişmez” derse 29 Ekim var elimizde..

Olmadı 10 Kasım’a yetiştirir.

Ama 10 Kasım matem günü, müjde olmaz 11 Kasım diyelim..

Sanırım ilaç bulunana kadar ya da üniversitesi, “Ercüment saçmalama” diyene kadar devam edecek.

Şov peşinde koşmayan bilim insanlarımız da var ve gece gündüz çalışıyorlar.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi ve VSY Biyoteknoloji ve İlaç Sanayi AŞ işbirliği ile geliştirilen “TR-C 19” adlı ilaç umut vaat ediyor.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl,“Bu konuda gerekli izinleri bekliyoruz. Kısa bir süre içerisinde ‘TR-C 19’un ruhsatlandırılmasını planlamaktayız” ifadeleriyle özetliyor çalışmayı.

Gönüllü hastalar üzerinde uygulanmasına da az bir süre kaldı.

Geliştirilen ilacın, laboratuvarda izole edilen korona virüsünü nötralize ettiği belirtildi.

Müthiş bir haber..

Allah’ın izni ile yakın zamanda müjdeli haberi verecekler.

Ayrıca tedavide kullanılan Hidroksiklorokini de yerlileştirdik.

Bu çalışmalar sadece salgını durdurmamız için değil, aynı zamanda küresel sağlık sanayini yönlendiren çeteye boyun eğmememiz için de büyük bir önem arz ediyor.

Rabbimizin yardımı, devletimizin aldığı önlemler, sağlık ordumuzun fedakârlığı ve etkili tedavi protokolü, Türkiye’yi salgınla mücadelede tartışmasız Avrupa’nın en başarılı ülkesi haline getirdi.

Haftalardır kiminle konuşuyorsam tedavi protokolünün olmazsa olmazının Hidroksiklorokin olduğuna vurgu yapıyor.

Etki mekanizması tam bilinmiyor ama kronik hastalığı olmayan enfektelerin hemen hemen hepsinde ilk tedavi seçeneği durumunda.

Ama küresel çete bu protokolden rahatsız!..

Bu rahatsızlığın nedenini anlatacağım ama aşama aşama gitmekte fayda var.

Koronanın salgın haline gelmesinde aslan payı Dünya Sağlık Örgütüne ait.

Dünya Sağlık Örgütünün son 3 ayına bir bakalım:

“Maske takmak gereksiz”, “maske takmak gerekli”, “virüs havayla çok az bulaşıyor”, “virüs havayla çok hızlı yayılıyor”, “Hidroksiklorokin etkili bir tedavi sağlıyor”, “Hidroksiklorokin tedavide etkisiz görünüyor, kullanılmasını tavsiye etmiyoruz”…

Bu açıklamalar kafa karışıklığı, cehalet, bilgisizlik, gaf, dil sürçmesiyle izah edilemez.

Bilinçli ve sistematik bir tercih..

Özelikle “Hidroksiklorokin tedavide etkisiz görünüyor, kullanılmasını tavsiye etmiyoruz” açıklaması tam bir skandal.

315 hastayı taburcu etmiş doktor arkadaşım, “benim hastalarımda işe yarıyor, DSÖ’nün hastalarını bilmem” dedi.

Meseleye biraz odaklanınca, altından neler çıktı neler..

Hidroksiklorokin’in etkisiz olduğu yönündeki açıklamanın yapıldığı gün, Amerikan basınında bir başka ilacın ismi öne çıkarıldı.

Remdesivir..

Hepsinde benzeri başlıklar..

“Remdesivir durumu hafif seyreden hastaları klinik olarak iyileştiriyor”…

İlacın üreticisi Gilead Sciences isimli ABD’li şirket.

Peki Hidroksiklorokin de aynı etkiyi göstermiyor mu?

Sahadaki sağlıkçıların neredeyse tamamı “evet” diyor.

Eee?

Neden Remdesivir pompalanıyor o zaman?

Hemen cevaplayalım..

Hidroksiklorokin çok basit yöntemlerle sentezlenen bir ilaç.

Üstelik patenti falan da yok..

Ama Remdesivir’de durum çok farklı..

Ciddi bir çalışma gerektiriyor..

Hadi yaptınız, kopyalamayı başardınız işte o zaman da patent devreye giriyor.

Yani anlayacağınız anonim şarkı değil!..

Yani anlayacağınız tekel üreticiye mahkûmsunuz!..

Peki küresel ilaç çetesi Hidroksiklorokin’i neden sevmedi?

Çünkü klorokinin satış fiyatı ortalama 1 dolar..

Remdesivir’in ise 570 dolar olacağı söyleniyor..

İşte bütün mesele bu!

Selâmetle..