BIST10.247,75%-0,86
USD32.2481%-0.05
EURO34,6801%-0.10
ALTIN2.405,65%0.22

Korona sonrası neler olacak?

Latif Erdoğan

Abone OlGoogle News
18 Nisan 2020 10:58

Kazananı belirsiz bir savaşın içindeyiz. Çin, Amerika’ya galip gelse de sonunda kendisi de çok sarsılacak, çok ırgalanacak, çok yorgun düşecek gibi. Fakat Amerika’nın büyük bir prestij kaybına uğrayacağı kesin.

Dünyanın siyasi coğrafyası, mütegallibe aileler arasında yapılan paylaşımla yeniden çiziliyor. Buna engel gördükleri devlet yapılanması devre dışı bırakılmak isteniyor. Artık ülkeleri devletler yönetmesin onlar yönetsin istiyorlar. İllegal fiili durumu meşrulaştırma peşindeler.

Haklı direnmeler elbette olacak. Korona belasını savdıktan sonra en öncelikli gündem maddesi olarak dünya çapındaki devlet direnişlerinin koordinasyonunu konuşacağız. Teslim olanlarla olmayanların envanteri sonucu da belirleyecek. Ya üniter devletlerle yola devam edilecek ya da insanlar belli aileler tarafından sürüler şeklinde güdülecek ve bunun adına da dünya vatandaşlığı denilecek.

Türkiye direnenler cephesinde çok önemli bir model. Bir sıçrama yapar direnenlerin başına geçerse, Avrasya liderliği dahil pek çok avantajı eline geçirir. Dünyanın çeşitli ülkelerine yapılan tıbbi yardımlar bu yolda bir kapı aralama. Anakronik muhalefetin aklı ermese de, FETÖ çığırtkanlarının çıngıraklı sesleri yeri göğü inletse de bu böyle.

Sanal âlem melekût âlemine daha yakındır. Melekut âlemi ise ilahi hikmetten çok ilahi kudretin hakim olduğu alemdir. Bu açıdan da sanal âlemde de ilahi kudret, ilahi, hikmetin önündedir denilebilir.

Yakın geleceğin uygarlığında sanal âleme hakim olan, dünyaya da hakim olacaktır. Bu açıdan da şimdiden sanal âleme hakim olmanın çalışmaları yapılmalıdır.
Geleceğin dünyasında, rüyalarda olduğu gibi “anlam dili” konuşulacaktır. Yani konuşulan ve yaşayan her bir dil, başka diller konuşan diğer insanlar tarafından anlaşılır hale gelecektir. Konuşmaların fonetik yapıları değişken olmakla birlikte herkes tarafından anlaşılacak anlamları sabit kalacaktır. Bu da insanların kendi anadilinden başka dil öğrenmeye pratikte ihtiyaç bırakmayacaktır. Anlam dilini keşfeden kim olursa dünya konuşmalarının yönlendirici gücü de onlar olacaktır.
Anlam dili daha da geliştirilerek bütün hayvanların konuşmaları da anlaşılır hale gelecek ve hayvanlar âleminden, uygarlık adına istifade daha da kapsamlı boyutlara sıçrayacaktır.

Okuyarak, görerek, işiterek gerçekleşen bilgi oluşumu, bu öğeler devre dışı bırakılarak doğrudan bilgi aktarımlarıyla gerçekleşecek ve bilgilenmeler çok ciddi şekilde hız ve yoğunluk kazanacaktır.

Geleceğin sanal uygarlığında zaman anlayış ve algılamalarında da çok önemli değişiklikler söz konusu olacaktır. Genel zaman ölçümü yanında her bireye ait farklı bir zaman yörüngesi keşfedilecektir. Böylece insanlar genel zaman ölçümleri yanında kendilerine özel zaman birimlerini de bilinçleri açık olarak yaşayacaklardır. Bu da bireysel ömrün ortalamasını ciddi oranda değiştirecektir. Belki de ortalama insan ömrü anlayışı tamamen unutulacaktır. Çünkü bireysel zaman yörüngesinde her bireyin zaman birimi sadece kendisine özgü olacaktır.

Madde-anti madde gerçeği insanın her bir uzvu için de kullanılacaktır. Yani gözden, ağızdan, burundan, kalpten, akciğerden vs. bahsedilirken bir de bütün bu uzuvların “anti”leri söz konusu edilecektir. Uzuvlarda görülen her arıza ve hastalıkta anti uzuvlar devreye sokulacak ve böylece organ yetersizliğinden kaynaklanan ölümler bir süreliğine de olsa ertelenebilecektir.
Işınlama yoluyla maddenin hiç kayba uğramadan nakli de yine sanal uygarlıkta gerçekleşecek konulardan biri olarak görülmektedir. Işınlama gerçekleştiğinde belki de yaşlı dünya sadece kendisi gibi yaşlanmış ve alışkanlıklarını bu dünyada sürdürmeye karar vermiş insanları barındıran bir köy konumunda kalacak, diğer insanlar başka yıldızlarda yaşamanın yarışına gireceklerdir.

Yakın geleceğin dünyasında bütün savaşlar sanal âlemin verileriyle yapılacak, sulh ve anlaşmalar da yine aynı verilerle olacak ve bloklaşmalar zihni birliktelikler şeklinde tekevvün edecektir. En güçlü zihni birliktelik dünyanın hakim gücü kabul edilecektir. Zihni birliktelik bağlamında İslam’ın kutsi cazibesinin devreye girmesi belki de insanlığın cennet iklimli bir döneme girişinin en önemli amili olacaktır.

Özetle, sanal uygarlık döneminde insanlar, peygamberlerin elinde zahir olan mucizelere yanaşacak; veli kulların ellerinde zahir olan kerametlerle yarışacaklardır. Bize düşen bu yarışa şimdiden hazırlanmaktır. Hazırlanmanın en güvenilir yolu ise vahiy öğretilerine, bu bakış açısıyla yeniden dönmektir.

Latif Erdoğan

Akit TV köşe yazarı