BIST9.226,86 %-0.54
USD34.3829%0,08
EURO36,4962 %-0.06
ALTIN2.879,94 %0.26

Dava ruhu

Latif Erdoğan

Abone OlGoogle News
09 Kasım 2024 10:54

Dava ruhu, peygamber ahlakıyla ahlaklanmanın adı… Davasını gaye, gayesini dava edinme hali… Bir elime güneşi, diğer elime ayı verseniz yine bu davamdan vaz geçmem Nebi (SAV) haykırışının bütün dünyevi tekliflere karşı ve bütün bir ömür boyu hal diliyle, yaşanarak söylenişi…

Dava ruhu, Allah’a adanmışlığı en yüce gaye ve hedef kabul ederek o hedefe doğru istikamet üzere yürüyüşü sevda haline dönüştürme cehdi, dönüştürme gayreti... Yani, “De ki, benim namazım, her türlü ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi alemlerin rabbi olan Allah içindir”(Enam,162) ayetinin insan mahiyetindeve ihlas boyutlu yankılanışını temsil etme keyfiyeti…

Dava ruhu, bütün kainatta okunan tevhit zikrini ruh, kalp ve bütün latifelerle duyma sonra da başkalarına duyurma ameliyesi… Yani, “Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O’nu tesbih eder; O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız. O halimdir, bağışlayıcıdır.”(İsra, 44) ayetini duyarak, hissederek, anlayarak okuma marifeti…

Dava ruhu, kainat mescid-i kebirinde Kur’an’ın kainatı nasıl okuduğunu idrak ile başlayan tefekküri yolculukta; hem dıştaki hem de içteki ayetleri bir bir müşahede ederek Allah’ın her şeye şahitlik ettiği şuuruna ulaşma başarısı… Yani, “Kur’an’ın gerçek olduğu kendileri için apaçık belli oluncaya kadar onlara çevrelerinde ve kendilerinde bulunan delillerimizi hep göstereceğiz. Rabbinin her şeye şahitlik etmesi onlar için yeterli değil midir” (Fussilet, 53) ayetinde anlatılan hakikatle sırlanma seçkinliği…

Dava ruhu, kerim olmayı emreden fıtrat kuralına ebedi riayet... Yani, “Andolsun ki biz Ademoğlunu kerim kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün yaptık” (İsra, 70) ayetinde bahsedilen, insana bahşedilmiş nimetlerin şükrünü eda edebilme edebini karaktere dönüştürme becerisi…

Dava ruhunun ruhu isar… Başkalarını kendi nefsine tercih etme özgürlüğü… Bencilliğe vurulan öldürücü darbe… Yani, “Daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onlara kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir” (Haşr, 9) ayetinde anlatılan özelliklerle donanımlı olma hali… İmanın olmadığı yerde isardan, onun bulunmadığı yerde sağlam bir içtimai yapıdan bahsetmek abes… Dünya ve ahiret kurtuluşu, iman ve isara kilitli…

“İnanmıyorlar diye neredeyse kendini helak edeceksin”(Şuara, 3) ayeti, Efendiler Efendisinin isarda ulaştığı, başkasının ulaşması imkansız merhaleyi işaretlemesi bakımından ayrıca önemli. Ve işte isar dersini ondan almış bir veli kulun kükreyişi:

“Gözümde ne cennet sevdası var, ne cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil bin Said feda olsun. Kur’an’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selamette görürsem, Cehennem alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur.”

Dava ruhu tek kelimeyle emanet… Yani, “Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, korktular ve onu insan yüklendi. Şüphesiz insan çok zalim, çok cahildir.”(Ahzab, 73) ayetinde anlatılan emaneti yüklenmek ve yüklendiği emanetin sorumluluğunu yerine getirmek…

Gökler, yeryüzü, dağlar mükellef varlıklar olmadığına göre teklif onlara bedel müekkel melekleredir. Allah, müekkelmeleklere “benlik” denilen emaneti yüklenmeyi teklif etti. Melekler bu emaneti yüklenmekten korktular, bu emanetin sorumluluğunu taşımaktan çekindiler; insan ise bu emaneti yüklenerek en büyük sorumluluğu üzerine aldı. Bu emaneti yüklenmekle o geçmişteki zalimliğinden ve cahilliğinden kurtuldu. Emanet sorumluluğunu yerine getirdiği sürece insan adildir, bilgindir, bilgedir. Emaneti yüklenme sorumluluğunu terk ettiğinde ise eski haline rücu eder. Binlerce kitap okusa da cehaletten kurtulamaz, bütün imkanlara sahip olsa da adaletli davranamaz.

“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir” (Nisa, 58) ayeti emanet ile adalet arasındaki sebep- sonuç ilişkisini ne güzel resmeder…

Dava İslam olduğuna göre, İslam’ın ruhundan bahsediyoruz. Dava ruhunu ihya, hayatı bütün cepheleriyle ihya demektir. Ölü cemiyetin dirilmesi adına başka da çare yoktur.

Latif Erdoğan

Akit TV köşe yazarı