BIST10.643,58%3,14
USD32.2295%-0.15
EURO35,0126%-0.35
ALTIN2.500,70%1.40

Not defterimden

Latif Erdoğan

Abone OlGoogle News
04 Mayıs 2024 10:14

Benim, kalbe dökülen damlaları kaydettiğim sayısı oldukça çok not defterim var. Bazen bu not defterlerimi karıştırdığım, düşünce mecramda hatıra tazelediğim oluyor. Bir yerde eksik kalmış bir düşüncenin bir başka yerde ihtiyarım dışında tamamlandığını; birbirine zıt gibi görünen iki ayrı düşüncenin, hakikatin birden fazla olabileceğini kanıtlayan keyfiyetini bu tür hatıra tazelemelerinde görünce memnun oluyorum. Size de tavsiyem, mutlaka yanınızda yeni zuhur eden düşüncelerinizi kaydedeceğiniz bir defteriniz bulunsun. Düşüncelerinizi unutmadan oraya kaydedin. Aynı düşüncede merhale kat edildiğinde geri dönüş olmuyor. O zaman da oluşumu da başlı başına bir mucize olan düşünce kaybolup gidiyor. Bu gün o damlalardan üçünü sizinle de paylaşmak niyetindeyim:

İnsanın Terbiyesi

Cenab-ı Hakk’ın çeşit çeşit tecellisi vardır: Külli, cüzi; umumi, hususi; asli, zılli… İnsan bu tecellilerin durumuna göre şekillenir, istidat ve kabiliyetleri bu tecellilerin keyfiyetine göre bir hal alır.

Fakat mesela, külli, umumi veya cüzi, hususi tecelliler dahi kendi aralarında farklı farklıdır. Bu sebepledir ki her insan ayrı bir âlemdir, yani her insan ayrı bir karaktere sahiptir. İnsan karakterleri hakkında genellemeler yaparak kategorik ayırımlara gitmek yanlıştır.

Öyleyse her karakter ayrı bir terbiyeye tabi tutulmalıdır. Hâlbuki beşeri terbiyede her ferdi ayrı ayrı terbiye edebilecek bir usul, bir metot yoktur, olamaz da. Yapılan genellemelerle de her fert kendi istidat ve kabiliyetinin hususiyetine göre terbiye edilemez.

Bu konuda tek çare, Kur’an-ı Kerim’in ve hadisi şeriflerin terbiyesine dönmektir. Âlem alametten gelir. Alamet karakter demektir. Rabbul alemin, bütün ayrı ayrı karakterleri kendi hususiyetleri içinde terbiye eden, demektir.

Demek ki, bu terbiye ancak vahiy yoluyla gerçekleşir. Beşeri metotlar, geri ve eksik kalmaya mahkûmdur. Bilmem ki burada talim ile terbiyenin arasındaki farkı hatırlatmaya gerek var mı? Maarif bu iki kavrama mukabildi. Eğitim, bu iki anlamı taşımada mecalsiz kalıyor.

İnsanın Sabit Hakikati

Her insanın bir sabit hakikati vardır. İnsan bu sabit hakikatiyle diğer varlıklardan ve özellikle de kendine en yakın varlık olan hayvanlardan ayrılır. “Sonra onu başka bir yaradılışa tabi tuttuk” (Müminun, 14) ayeti bu hakikate işaret eder.

İnsanın sabit hakikati, onu o yapan maddi- manevi bütün mahiyetinin istinat noktasıdır. İnsan bu dayanak noktasından mahrum kalırsa, diğer hayvanlardan bir farkı kalmaz, sürekli güdülen bir varlık olur.

Sabit hakikatine istinat ettiği zaman ise insanın maddi-manevi mahiyeti hem bire bin değer kazanır hem de halife, sultan haline gelir.

İnsanın hakikati, Ademiyetidir. Âdem’in hakikati ise onda tecelli eden bütün esma-i hüsnadır. İnsanda tecelli eden bütün ilahi isimler tek bir İsimde toplanır ve bu isim o insanın galip ismi olur. Galip isim insanın karakterini oluşturan, onu tecellisiyle doğrudan sevk ve idare eden isimdir. Hakiki mürşitler, her insanın galip ismini keşfeder; ve bu isme uygun şekilde o insanı ayrı bir terbiyeye yönlendirirler…

Dıhk-ı Şeytan Tasallutu

Şeytanın gülerek yaptığı tasallut demektir. Nitekim bizim “Şeytanın Gülen Yüzü” isimli kitabımızın böyle isimlendirilme sebebi şeytanın bu tasallutu ile irtibatlıdır.

Şeytanın, güle oynaya hiç zorlanmadan yaptığı en sinsi, en gizli tasallutuna bu ad verilir. Şöyle ki: Şeytan avını avlamayı zamana yayar. Yavaş yavaş kişiye yaklaşır, ona hiç hissettirmeden bazı telkinlerde bulunur. Sağdan gelir, soldan gelir, kişiyi ikna eder, vehim ve vesveseyi de kullanarak kişiyi mağlup eder. Onun manevi yanını zaafa uğratır, sonra da bütün bütün maneviyattan koparır. Daha sonra da en savunmasız bir anında hücum ederek bütün istediklerini bir bir işletir.

Şeytanın bu tasallutu umumidir, en geniş tabanlı çalışma alanıdır. İlk başta şeytanın telkinine kendilerini kapalı hale getirmeyenler, şeytanın bu tuzağına düşerler. Son hücumda kendilerine gelseler de iş işten geçmiş olur.

Latif Erdoğan

Akit TV köşe yazarı