BIST9.064,57%2,93
USD32.3157%0.07
EURO35,1253%0.16
ALTIN2.295,85%0.80

Şekersiz Şerbet, Yorumsuz Haber, Tarihsiz Toplum

Kenan Alpay

Abone OlGoogle News
19 Mayıs 2020 07:33

Rivayet odur ki, üçkağıtçının biri Anadolu’dan gelip İstanbul’a ilk defa adım atan garibanlara tam kırk yıl boyunca Eminönü meydanında “şekersiz şerbet” satıp hanesini geçindirmiş. Taşında toprağında bile keramet olacağı ümidiyle uzun yıllar boyunca İstanbul’a akıp gelen büyük kitlelerin içinden kimi çok saf ve meraklı kimi çok zeki ve meraklı yüz binlerce insanın kurnaz ve açgözlü kişilerin kurduğu tezgahlara nasıl düşürüldüğüne dair bazısı komik bazısı acıklı pek çok hikayeler işittik, okuduk.

RTÜK, Sen Ne Çabuk Harcadın Kendini

Efendim, hepiniz okuyup işitmişsinizdir. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin birkaç gün önce “yorumsuz haber bülteni” hazırlayıp sunmaları için bütün televizyon kanallarını uyardı. Tam olarak bilemiyorum ancak Başkan Şahin’in dediğine göre “kanunda yeri var”mış bu “yorumsuz haber” mevzusunun. Haberde yorumları bazı iyi yorumcuların yüz suyu hürmetine engellemediklerini beyan eden Başkan Şahin “eğer böyle giderse yeni bir karar alırız” diyerek net bir sınır da çiziyor kötü yorumcular ve kanallar için. Tuhaf zamanlar, tuhaf beyanlar ve acayip hedeflerle karşı karşıyayız sanırım.

RTÜK Başkanı Şahin, haber adı altında yalan ve iftira, sahtecilik ve aldatma, ajitasyon ve provokasyon, nefret ve düşmanlığı teşvik, içki ve zinaya özendirme, cinayet ve gaspı modelleme gibi türlü musibetlerden şikâyet edip bunları engelleme yoluna gitse hiç tereddütsüz yanında saf tutacağım. Fakat ne olduğu da ne olmadığı da belirsiz bir “iyi yorum-kötü yorum” ayrımından öteye gidemeyen muğlak ifadeler çalınıyor kulağımıza. Üstelik dizi veya kadın-eğlence programlarına yönelik şikayetlerin arşa yükseldiği bir dönemde boş gözlerle seyirci kaldığı için yoğun eleştiriler alan RTÜK ne yapsa beğenirsiniz? Evet hem mantıksız hem hukuksuz ama RTÜK “yorumsuz haber” gibi kara-ütopya senaryolarını hayata geçirmek için uğraşıp didiniyor. Hukuk devletinin, temel hak ve özgürlüklerin olmazsa olmazı ifade ve eleştiri hakkını engellemeye, yok etmeye yönelik cümleler tahminlerin ötesinde çok büyük tehlikeleri ihtiva eder.

Ekranda iki hanım oturup yakın komşulardan başlamak üzere önceden hazırlanmış listelerde adı geçenlerin götürüleceğini ilan ederken muhterem RTÜK yöneticimiz ne yapıyordu acaba? Başkan Şahin yaptığı açıklamada “talihsiz bir açıklama” demekle yetindi diyecektik ki konuşmasını şöyle bitiriyordu: “Darbeyi övenlerin karşısında söylenenleri biz cezalandırmak gibi bir pozisyonda değiliz. Çok büyütülecek bir konu değil.” Şimdi bu beyan ve tavırlar sürerken “toplumu kin ve nefretle birbirine düşmanlığa kışkırtma” suçunun önü açılmış, ekranlarda provokasyon tertipleyen münasebetsiz ve edepsiz tiplerin sırtı sıvazlanmış olur tabii. Yükselen tepkiler üzerine RTÜK Başkanı Şahin devirdiği çamların farkına varıp, “kamu vicdanının derinden yaralandığı”nı kabul etmişti. Üzerinden ancak 10 gün geçtikten sonra da “hukuk dışı çağrılar ve şiddeti teşvik”in RTÜK asla kabul edilemeyeceği beyan edilebildi.Tipik bürokrat tavrı ve tarzı olarak bariz hataları savunup kamuoyunu suçlama geleneği bir kez daha “büyütmeye gerek yok” diye başlayıp “asla kabul edilemez, karşılığı neyse gereği yapılacaktır” noktasına varmıştı yine. Kamuoyunu samimi ve sağduyulu olmaya davet etmeden önce bütün bürokrat ve siyasetçilerin önce kendilerini yoklamaları gerektiğini bir kez daha hatırlatmış olalım.

19 Mayıs Efsanesine Gark Olma Yarışı

#Tarihi Yolculuk’ta yerinizi almak üzere THY’nin TK1919 sefer sayılı uçağında biletinizi alıp Samsun’a uçmanız gerekiyormuş. Her sene Resmi İdeoloji ve Ulu Önder efsanesi yeniden üretiliyor, kimi zaman seküler-ulusalcı kimi zaman da mistik-muhafazakâr sembol ve söylemlere modifiye ediliyor. Günün sonunda bütün kapılar Kemalizme açılıyor. Günün sonunda bütün kazanım ve gelişmeler için Ebedi Şef Atatürk’e şükran ve minnet duygularını beyan etmeye bağlanıyor.

Tarih, siyasal menfaatler ve ideolojik saplantılara göre tanzim edildiği oranda içinden çıkılmaz bir bataklığa dönüşüyor. Muhafazakâr-demokrat siyaset toplumu kuşatacak, devleti adalet ve merhamet ilkeleriyle donatacak iddialarından geriye düştüğü oranda Kemalizme ve Kemalist kadrolara yaslanarak muktedir olabileceğini zannediyor. Kemalizm çare olsaydı Mustafa Kemal ülkeyi Tek Parti ve Ebedi Şef adındaki demir yumrukla yönetmeye mecbur olmazdı. Kemalizm çare olsaydı İsmet İnönü ve CHP II. Dünya Savaşı sonrası şartlarda dayatılan çok partili hayata geçmemek için Tek Parti ve Milli Şef sisteminde direnirdi.

Kemalizm çare olsaydı 27 Mayıs darbecileri hayır ve dualarla anılırdı. Kemalizm çözüm olsaydı 12 Mart cuntası ve Teknokratlar Hükümeti kesintisiz bir biçimde devam ederdi. Kemalizm refah ve güvenlik getirseydi Kenan Evren, Milli Güvenlik Konseyi Başkanı olarak 12 Eylül darbesinin ardından gittiği her yerde kendisine tevdi edilen Şehrin Altın Anahtarı ve Fahri Hemşerilik Beratı ile mutlu mesut yaşardı. Atatürkçülük temel hak ve özgürlükleri geliştiren bir siyaset yöntemi olsaydı 28 Şubat’ın asker-sivil bileşenleri lanetle değil şükranla anılırdı.

Tarih’in şakası yoktur. Tarih, kitapta durduğu veya sloganda işitildiği gibi etkisiz değildir; adamı da toplumu da devleti de çarpılmışa döndürür. Üç beş reklam imajıyla, birkaç makyaj fırçasıyla Resmi Tarih ve İdeolojiyi, Tek Adam ve Tek Parti’yi kullanıma uygun hale soktuğunu zanneden nice siyasetçiler gördü tarih.

Kenan Alpay

Akit TV köşe yazarı