BIST9.524,59%-0,06
USD32.605%0.23
EURO34,7513%0.19
ALTIN2.491,06%0.26

Hukuk var, adalet yok!

Halil Kışlacık

Abone OlGoogle News
24 Şubat 2020 14:00

“14 aylık sürede kızımın kanını akıttıkları yetmiyormuş gibi kızımın namusuna dil uzattılar, iftiralarda bulundular, mezarda yatan kızımın kemiklerini sızlattılar. Bu, dayanılacak gibi bir süreç değildi. Avukatlık cübbesi altına gizlenerek, savunmanın arkasına saklanarak, masum, dürüst bir kamu görevlisinin namusuna dil uzattılar. Bunun hesabını soracağız, yanlarına bırakmayacağız. Bu dava burada bitmeyecek. Ağırlaştırılmış müebbet diye bir ceza yok. Bunu böyle bilin. Kızım 27 yaşında katledildi. Ne için katledildi? Bu devletin yasalarının emrini yerine getirdiği için. Katil kaç yıl yatacak, 30 yıl yatacak. Bu mudur sizin adaletiniz?”

Buyrun, sınavda kopya çekmesine izin vermediği öğrenci tarafından 2 kurşun ve 17 bıçak darbesiyle öldürülen araştırma görevlisi Ceren Damar Şenel’in babasının bu sorusuna cevap verin...

En fazla 30 yıl...

Af falan çıkmadığını da varsayarsak, en geç 53 yaşında hapisten çıkacak o katil...

İnsanı diğer bütün canlılardan ayıran en önemli özellik, bilgiyi yeni nesillere aktarabilme becerisidir.

Bu aktarma sırasında, bölgeden bölgeye değişen şartlar sebebiyle değişik odak noktaları oluşur ve kabaca “kültür farkı” dediğimiz olgu ortaya çıkar.

Tamam, iletişim araçları gelişti ve bu odaklar küçük küçük dağılmaya başladı...

Ama binlerce yılın alışkanlıklarını bir anda toplumdan silmeye kalkmanın ya da farklı kültürleri bir arada harmanlamanın hiçbir olumsuz geri dönüşü olmayacağı düşünülebilir mi?

Yabancı bir kültürün iyi yanlarını almak başka bir şeydir, bir toplumun kültürünü tümden yok etmek başka...

Bu arada, “Yabancı”dan kastım başka bir ülke ya da millet değil, aynı ilde yaşayan insanların bile kültürleri birbirlerine adapte edilemeyecek kadar farklı olabilir.

Ceren Hoca’yı öldüren Hasan İsmail Hikmet’in de, adapte olamayacağı bir kültürün içinde yaşamaya zorlandığı belli. Onun aslına entelektüel kapasiteyle değil, fiziksel güç ya da tehdit algısı veya doğuştan elde edilen haklara göre insanların sosyal statülerinin belirlendiği bir ortamda yaşaması gerekiyordu.

Bu birinci yanlıştı...

İkinci yanlış ise, bu ilk yanlışın sebep olduğu vahşete uygulanan yaptırımın yine bizim kültürümüze uymaması...

Avrupa Birliği’ne girme uğruna, öyle saçma bir hâl aldı ki hukuk sistemi, ben artık işin içinden çıkamıyorum...

Bu tarz davalarda ceza açıklandığında, hep Ali İhsan Karahasanoğlu’na soruyorum: “Yani kaç yıl yatacak?”

Hadi idam cezasını kaldırdınız...

Bari içeriye attığınız bir işe yarasın...

Buyrun söyleyin, evladını eziyet çektirerek öldüren bir canavarı, bir insan kaç yılda unutur?

Devlet, “30 yıl sonra ben unuturum” diyor...

Hangi hakla?

Biri çıkıp izah etsin, “Müebbet hapis cezası” alan biri neden ömür boyu hapishanede kalmaz da en fazla 30 yıl yatar?

Adına “30 yıl” deyin, “Ağırlaştırılmış müebbet”e de “30 yıl ağırlaştırılmış” deyin, olsun bitsin...

Ya katilin avukatı Prof.Dr. Vahit Bıçak’a ne diyeceğiz?

Bu beyefendi üstelik üniversitede hocaymış...

Ne anlatıyor öğrencilerine derste?

“Canavarca hisle ve eziyet çektirerek adam öldürmekten ceza alacağı kesin olan birini savunurken ağır tahrik hükümlerinden faydalanmak için maktüle/maktüleye her türlü iftirayı atın, gerekirse hakkında suç uydurun” mu diyor mesela?

Fakültenin adı “hukuk” tamam da, “adalet” buranın kapısına uğramıyor mu hiç?

Bu cinayet işlendiğinde, “Ben bu davayı takip edeceğim” demiştim...

Dava bitti, takip bitmedi...

Bu avukat hakkında açılacak “ölünün hatırasına hakaret” davasını, kayıtlı olduğu baronun ve ders verdiği üniversitenin ne yapacağını da aynı şekilde izlemeye devam...

Akit TV köşe yazarı