BIST9.794,70%0,75
USD32.5081%-0.18
EURO34,9377%0.24
ALTIN2.435,39%0.50

KAPTAN KORONANIN SEYİR DEFTERİ VARAN 5: ÖLÜ SAYISI 5000’i GEÇTİ

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
24 Haziran 2020 07:08

Dünyayı sarsan “korona virüs (kovid – 19)” salgın hastalığı insanlık âlemini yıkıma uğratınca, bunun er ya da geç kapımızdan dönmeyeceği ve bizi de sekteye uğratacağı konusunda defalarca yazı yazmış, katılmış olduğumuz yayınlarda da uyarılarda bulunmuştuk. Her yaşanılan musibete “gülüp geçme” gibi garip bir huyumuz olduğu için önce işi şakaya almış - gerçeklik boyutunu hissedememiş, sonrasında da virüs “çat kapı” (!) gelince adeta eteklerimiz tutuşmuştu. Hani canı yanmayanın can yangınını bilmemesi gibi bir durum bu…

Ülkemizde iyi – kötü her şeye muhalif, zihniyeti karışık olan ve karşıtlıktan başka bir şeyle meşgul olmayan bir zümre var. Bunlar kendilerini elit görseler bile akıl ve fikirleri “köhnemiş” olduğu, başarıları hazmedememe gibi kangrenleşmiş bir mikropla boğuştukları için her iyiyi “kötü” görmekte, her hayrı “şer” olarak algılamaktadırlar. Bunun en son örneğini “korona virüsle mücadele” de gördük. İlk vakanın görüldüğü 11 Mart tarihinden sonraki günlerde ölü sayılarının artmaya ve bunlara bağlı açıklanmalar yapılmaya başlanınca, sayıların gizlendiği konusunda vaveylalar kopmuş ve ölü sayıları daha yüzü bulmadan gerçek rakamın 5 bin olduğu konusu üzerinden algı oluşturulmaya ve bu yolla iktidara karşı saldırıları seyretmeyle yüzleşmiştik. Biz de bu durumdan hareket ederek – hiç istemesek bile – virüse bağlı ölüm sayıları bin ve katları oldukça konuyla ilgili yazı yazacağımıza karar vermiş ve serinin ilk dört yazısını da yazıp yayınlamıştık, hatta “tedbirlere uyarsak ölüm haberi almaz ve biz de bu yazıyı sonlandırırız!” diye temenni de bulunmuştuk!...

Korona virüse bağlı ortalama 8 – 12 gün içerisinde 1000 kişinin öldüğü o hüzünlü süreçte çok üzülmüş olsak bile, alınan tedbirlerin olumlu sonuç verdiğini ve kayıpların minimize edildiğini, rehavete kapılan bir sürece girildiğini de gördük. Hatta bu panoramayla birlikte “varan – 4” yazısını yayınladıktan sonra da sevinmeye başlamış, ortalama 8 – 12 günlük sürede 1000’li ölüm rakamlarını konuşuyorken neredeyse “pandemi” öncesi döneme geri döneceğimizi de belirtmiştik. Hani her şeyin şahidi de olan “Zaman” geçtikçe çark tersine işlemiş, o kahrolası “bize bir şey olmaz!” – “bunu da atlattık!” mantığının bir sonucu olarak alınan tedbirleri neredeyse rafa kaldırmış, çektiğimiz sıkıntılar ile yaşadığımız kısıtlama süreleri / hapis günlerini de adeta unutuvermiştik.

“Sakalımız yok ki lafımız dinlensin!” modunda her gün basın açıklaması yapan, yeri geldiğinde sevincini / üzüntüsünü sosyal medya hesaplarından paylaşan, dilinde tüy bitercesine ve didinerek uyarılarda bulunan başta sağlık bakanımız sayın Dr. Fahrettin KOCA olmak üzere her bir sağlık çalışanı seferberlik ilan edercesine canhıraş bir şekilde uğraş verirken ve bu uğurda can kaybedip şehit olmayı da göze almışken birilerinin bu süreci sabote etmeye çalışması ve devlet / milletimizi derin acılara gark etmesi de anlaşılır / akıl – sır erdirilir bir durum olmamıştır. Ülkemizde bu kadar aymaz – gafil – hain – kendini bilmez var iken başka düşmana ihtiyacımız yoktur!... Cana kıyan / kıyılmasına sebep olan, devleti maddi – manevi zarara uğratan, milletin topyekun ölümüne sebep olanın “terörist” ten farkı olabilir mi ya da teröristin bunlardan farklı yaptığı başka bir şey var mıdır, açıkçası bunları da çok merak ediyorum!...

Yaklaşık dört aydır yaşamış olduğumuz bu “pandemi” sürecinin toplumumuzdaki farklı değişimleri hissetmek, sinir harbine girmek, “gelecek endişesi” adı altında farklı meşgalelere kanalize olmak, hantallaşan devlet yapısının kurumsal anlamda profesyonelleşmeye gittiğini gözlemlemek, sağlık alanında yapılanlara dokunabilmek, “tarihi eser” niteliğindeki eski hastanelerin restore edilerek hayata geçirtildiğini ve “dijital üs” sü andıran yeni hastanelerin inşa edildiğini görmek, salgın – afet esnasında “devlet – millet elele” olduğuna şahit olmak vb. durumları alkışlayanlar olduğu gibi bunları görmezden gelenleri de medeni bir şekilde anlayışla karşıladık ve içerisinde bulunduğumuz geminin su almaması gerektiğine de sürekli vurgu yaptık!...

Ölü sayılarının 4 bini geçtiği 14 Mayıs’tan bugüne 40 gün geçti ve ne yazık ki biz yine 1000’li rakamları konuşmaya ve ölü sayısının 5 bini geçtiğinden bahsetmeye başladık. Evet, takvimler 23 Haziran’ı gösterirken karşımıza yine korona virüs günlük tablosu çıktı;

Test sayısı 42.982, vaka sayısı 1.268, ölüm sayısı 27, iyileşen sayısı 1.315. Toplam test sayısı 3.029.635, toplam vaka sayısı 190.165, toplam ölüm sayısı 5.001, toplam yoğun bakım hasta sayısı 893, toplam entübe hasta sayısı 362, toplam iyileşen hasta sayısı 162.848.

Açıklanan tedbirlere, 1.5 metrelik sosyal mesafe kuralına, hem kendinizi – hem karşınızdakini ve hem de toplumun her bir bireyini koruma altına almak adına maske takmanın zorunlu olduğunu hissetme, temizlik ve hijyen kurallarına uymamız gerektiğinin önemini bir kez daha vurgulayarak;

Önümüzdeki sıcak yaz günlerini dört duvar arasında geçirmek, tatilimizi bize ve başkalarına zehir etmek, yaklaşan kurban bayramını “bayram” tadında yaşayıp dost ve akrabalarımıza uzak kalmak, kısıtlamalarla hayatı kendimize zindan etmek, absürt ceza ve uygulamalarla yüzleşmek, eften püften meselelerle uğraşmak ve kısacası ölülerle canımızın yanmasını istemiyorsak lütfen kurallara riayet edelim ve bu musibeti bir an önce hem kendi topraklarımızdan ve hem de dünya üzerinden silip atalım, insan – Türk ve Müslüman olmak da bunu gerektirir!...

Unutmayalım ki;

Kaptan korona ve alçak miçosu Kovid – 19’un ülkemiz sularındaki seyrini terk edip bir an önce defolup gittiğini görmek, alacağımız tedbirler ve uyacağımız kurallarla mümkün olacaktır.

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı