BIST9.722,09%0,80
USD32.5842%0.05
EURO34,9766%0.35
ALTIN2.425,84%0.11

Cuntacı Hazımsızlar Partisi

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
24 Mayıs 2020 11:16

Siyasi partiler; “Cumhuriyet” rejiminin “demokrasi” mekanizmasıyla yönetilen devletler için olmazsa olmazdır. Ancak bunlar, darbe – muhtıra – kalkışma – STK’ları harekete geçirme – ülkelerin mahremiyet sayılan değerlerini satma ve itibarlarını zedeleme girişimlerine bulunur, başka yerlerde medet aramaya çalışırlarsa mekanizmanın dişlilerini kırar, devletlerini “sınıflandırma” – halklarını pespaye etme zorunda kalırlar.

Siyasi parti sayısının neredeyse 100’ü bulduğu ülkemizde, siyasi hayatımızda “ideoloji” kalmadığı gibi – her geçen gün artan “parti” sayısına rağmen – “seviye” ve “kalite” de kalmamıştır. Dönem dönem vesayet ve darbelerin gölgesinde demokrasinin nimetlerinden faydalanmaya çalışsak bile – bir zihniyet vardır ki – yaptıklarıyla bir adım ileri atamadığı gibi “başarılı” olanlara da takoz olmaya çalışmakta, hızlı giden treni frenlemek gayesiyle her türlü gayri meşru / gayri resmi yola başvurmakta, bu halleriyle milletin aklıyla dalga geçmektedirler.

Her ne şart altında olursa olsun “muhalif” ve “müşteki” olmaktan başka gayesi olmayan pörsümüş zihniyet - jakobenist anlayış; Geçerli başvuru kaynağı olarak “sandıklar” ı değil, “cunta” zihniyetini görmüş, maddi – manevi tüm değerleri “baş tacı” etmek yerine bunlara hakaret etmeyi de meziyet saymış, milletin ayarlarıyla oynamaya çalışmıştır. Bu güruh; yer yer cami kapatmayı – ibadet yasaklamayı “kalkınma” olarak görürken bazen de “askerler” (subay ve bilhassa “genç teğmenler”)’ den üzerlerine düşen görevi (!) yapmalarını beklerler. Böyle bir ülkede siyaset yapmak; hem meziyet, hem cesaret, hem sabır, hem anlayış ve hem de edep (ahlâk) ister. Sabır – ar damarını çatlatan bu anlayış; bir taraftan “hazımsızlık” çekerken, diğer bir taraftan da “halkın, kendilerini anlamaması” ndan (!) dem vururlar. İbarede “halk” yazması sizi “halk” tan yana yapmaz. Bu; “erkek olup da adam olmamak” gibi bir şeydir. Hani Üstat’ın “Adamlık; Cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir.” dediği cinsten olan adamlardan bahsediyoruz. Şahsiyet; herkes de olmayan, olmak istenilip de varılamayan menzil!...

Partiler; “anlamsız siyasi yığınlar” haline getirilemez, getirilmemesi gerekir. Siyasi Partiler Kanunu, Parti İç Tüzükleri vs kanun metinlerinden önce en önemli olan şey; “vicdan” dır, hani herkes de olmayan cinsten vicdan. Eğer siz; akıl – zekâ, millî ve manevî değerler, vicdan, halkı tanıma niyet ve gayesi, anlayış, kenetlenme gibi duygu – düşüncelerden mahrum / yoksunsanız ne yaptığınız siyasetin bir önemi olur ve ne de bu ülkeye bir hayrınız dokunmuş olur. Bu yüzden iktidar olamaz, “devlet” in arkasından fırıldak gibi dönüp durur, peşinden koşturduğunuz ama bir türlü ulaşamadığınız “başarı” yı da rüyanızda görmüş olursunuz, GEÇMİŞ OLSUN!...

Millete / milletinin değerlerine ters düşen, seçmenlerin tercihleriyle alay edip yobaz / bidon - örümcek kafalı / göbeğini kaşıyan adam gibi yaftalarla hakaret eden hiçbir parti zihniyet ya da ideolojisi “iktidar” olmaz, kazara iktidar olsa bile muktedir olamaz. Hazımsızlık çekenlerin şişkinliğini hiçbir maden suyu indiremeyeceği gibi bu şikâyetlerini dâhiliye doktorlarının ilaçları bile ortadan kaldıramaz. Böyle bir şey olsaydı o çok iyi bilip tanıdığımız “parti”; iktidar olur, içindeki hazımsızlar da sağlıklı günlerine kavuşurdu, nerde, ÇOK DAHA BEKLERLER!...

İradenin “sivil” kısmını sadece sandıklarda kendi lehlerine çıkan sonuçlarla “muhatap” olarak kabul eden ama rakiplerinin – hele hele karşıt görüşlülerinin – “iktidar” olduğunu gören ve böylelikle sivil kısmını başkalarının eline alet etmek – vesayet kontrolü altında almak isteyen cuntacı / hazımsız zihniyetliler, kendilerinden beklenilenleri yapmakta birbirleriyle yarışır hâle gelmişlerdir. İsim, görev ve unvanlarının farklı farklı olması neticeyi değiştirmez. Tek noktadan kumanda edildiği, koro halinde birbirleriyle yarıştığı, akıl ve ip kontrolünü başkalarının elinde kiraya verdiği görüntüleriyle hareket eden bu zihniyet; yer yer kendilerinden beklenileni şeksiz / şüphesiz yerine getirmekten de imtina etmezler. BİZ BU FİLMİ ÇOK İZLEDİK, BAYMAYI DA GEÇTİ ARTIK!...

Sayı olarak “az” ama etki olarak “çok” olduklarını zanneden ve bir türlü milletin yakasından düşmeyen cuntacı – hazımsız parti ve peşinden koşturduğu ve artık demode olmuş zihniyet, kafa yapısını değiştirmediği ve milletiyle barışık halde yaşamadıkları sürece “iktidar” olamayacak ve söylemiş oldukları sözler de – denizin kayayı yalayıp geçmesi gibi – “etkisiz” kalacaktır. BU DA BÖYLE BİLİNE!...

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı