BIST9.093,82%0,15
USD32.3712%0.08
EURO35,0109%-0.02
ALTIN2.325,33%0.21

Debelendikçe batan dev; Amerika

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
20 Mayıs 2020 10:41

Amerika daha doğrusu başkan Donald TRUMP yönetimindeki Amerika ve onunla anlamsız yarış içerisine giren PENTAGON destekli “derin” grubu; yaptıklarıyla bir taraftan işin suyunu kaçırmış olsalar bile diğer bir taraftan da deşifre olmuş, her şeyi elleri ve yüzlerine bulaştırmışlardır. Dezenfektanın / hijyenin önemini bir kez daha gördüğümüz pandemi sürecinde bunlar neden böyle bir şey yaptı, halâ aklım almış değil, şaka bir yana!...

Dünyanın dev bloğu haline gelen Çin’e yaptırımlarla kafa tutamayan / dizginleyemeyen, bırakınız süperlik kısmını gücünü bile kaybetmeye başlayan Amerika, bir taraftan Suudi kartını elinde tutmaya çalışırken diğer bir taraftan da üst perdeden “işgal” i bile dillendirip Nicolas MADURO yönetimindeki Venezüela’ya gözdağı vermeye / korkutmaya çalışıyor. Artık hiç kimse Amerika’nın bu tavırlarını takmıyor, söylediklerini / tehditlerini de kulak arkası ediyor ve uluslararası platformlarda / sosyal medya paylaşımları üzerinden de boylarının ölçüsünü veriyor. Bu dev, hiçbir dönemde bu kadar pespaye edilmemiş, rezil olmamıştır, SÜRÜSÜNE BEREKET!...

AK Parti iktidarındaki ülkemiz de yer yer ABD’nin politikalarına karşı çıkmış, tüm tehditlere rağmen S 400 füzelerini almaktan, İHA – SİHA ve savunma sanayiyle ilgili tüm üretim kartlarını masaya sürmekten kaçınmamış ve dünyanın gözüne soka soka bunları “dosta güven, düşmana korku salarak” yapmaktan da çekinmemiştir. Bugüne kadar “müttefiklik” adına hiçbir faydasını göremediğimiz, içerisindeki GLADİO – PENTAGON – CIA ve güdümündeki NATO sayesinde onlarca darbe / muhtıra / suikast / tehditlerin arkasında olan – imzasından da çekinmeyen ABD, son olarak 15 Temmuz’da yaptıklarıyla iyice kendini deşifre etmiş ve bunları görmeyeceğimizi zannettiği için halen karşısında o eski sünepe iktidarlar var ve “bir dediğini ikiletmeyecekler” hissine kapılmıştır. Bırakın altındaki suyu o köprüler çoktan yıkılıp tarumar oldu, artık YEMEZLER!...

Bir taraftan yaptırımlarıyla Çin’e diş geçirtemeyen, bir taraftan tehditleriyle Suudileri istediği gibi zapt edemeyen, bir taraftan “Petro – dolar” silahını pespaye eden, bir taraftan İsrail kartını yanlış oynadığı için başta Türkiye olmak üzere İslam Coğrafyası’ndaki ağır müttefiklerini kaybeden, diğer bir taraftan da “kendi icadı” korona virüs belasıyla yüzleşmek zorunda kalan Amerika, çamurla uğraştığı için kirli elleriyle kalıvermiştir. Hani milletin / dünyanın gözüne soka soka Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan edivermiştiniz. Ne oldu, İsrail şimdi kurtarsın sizi!...

Yaptıklarını / zulmünü sürekli olarak bir şeylerle kamufle etmeye çalışan Amerika, artık iyice deşifre olmuş devekuşu gibi kıçını gömse başı dışarıda, başını gömse kıçı dışarıda kala kala artık “ortacı” olmuş, gelen geçenin maskarası haline gelmiştir. Bu, korona virüs sürecinde de iyice meydana çıkmış, o dev bildiğiniz ülke gittikçe cüceleşmiştir.

Hatırlayacağınız üzere korona virüs salgınını iyi yönetemeyen / sağlık – iç güvenlik konularında çöküş yaşayan ve halen daha bunlarla boğuşmaya devam eden Amerika, sürekli olarak Çin’le debbeleşmekten öte bir şey yapamamakta, “derin” destekli / AB taşeronlu saldırılarla Çin’i tazminata mahkûm ve bu yolla kendi suçlarını örtbas etmeye çalışmaktadırlar. Başkan TRUMP’ın virüse “korona” değil de “Çin” adını takması; rastlantı sonucu değil, planlı bir senaryonun parçasıdır. Bunu görmemek için de kör olmak hafif kalır. ABD; Yaptıklarının – çektirdiklerinin – zulümlerinin bir sonucu olarak batıyor ve kıyameti de çok yakındır, İNŞAALLAH!...

Son birkaç aylık sürece baktığımız zaman virüs üzerinden dünyayı kandırmaya çalışan ABD’nin, tüm suçları ifşa olmaya başlayınca hedef / adres şaşırtmaya çalışmış ve birilerini de tehdit etmekten de çekinmemiştir. Son 1 – 2 ay içerisinde izlediğimiz komedyada; ABD – PENTAGON – CIA ve “derinler” in sırlarını ifşa eden Harvard Üniversitesi Kimya ve Kimyasal Biyoloji Bölüm Başkanı 60 yaşındaki Prof. Dr. Charles Lieber’in başına gelenler, “korona virüsle ilgili bir şeyler buldum!” diyen Çinli Dr. Bing LİU’nun yine bir Çinli olan Hao GU’ya öldürülerek ortadan kaldırılması, uluslararası kabul gören akademik araştırmalara imza atan bilim insanlarının virüsün ABD laboratuarlarında üretildiğini “nokta atış” yaparak söylemesi vb. gerçeklerin deşifre olmalarını da gördük, ABD’nin kıyameti çok yakında kopacaktır!...

Dünyanın delisi olan ve her geçen gün elinden bir silahı alınan ABD, yenilgiye doymayan pehlivan edasıyla yine de boş durmuyor, aleni bir şekilde yapacaklarını da yaptırıyor. Son olarak; Çin’in İsrail Büyükelçisi Du WEİ’nin 18 Mayıs’da Tel Aviv yakınlarında bulunan Herzliya kentindeki evinde ölü bulunması, bu olaydan 5 gün önce (13 Mayıs’ta) ABD Dışişleri Bakanı Mike POMPEO’nun İsrail’i ziyaret etmesi ve ziyaret esnasında üst perdeden İsrail – Çin arasındaki ticari ilişkilerden “rahatsız” olduğunu ifade etmesi de – zamanlama açısından - oldukça manidardır. Büyükelçi WEİ’nin ölü bulunması Çin’e verilmiş bir “gözdağı” dır!...

ABD’nin İsrail’i uyarması ve Çin’e de gözdağı vermesinin arkasında da; Çin’in içerisinde İsrail’in de olduğu ve 60 ülkeyi kapsayan – modern İpek Yolu olarak da bilinen – “Kuşak Yol projesi” ni hayata geçirmiş olması, İsrail’in Hayfa Limanı’nı 25 yıllığına Çin’e kiralama kararı alması, “Red Med Projesi” adı verilen İsrail’in Eliat şehrinden Ashdod limanına uzanan hat (Negev çölü güzergâhı) üzerinde bir demiryolu ve kanal projesini yapmak istemesi (böyle bir durumda Süveyş kanalı by pass edilip (pas geçilip) kullanılacağı anlamına gelir. KANAL İSTANBUL PROJESİ’nin ülkemiz için ne derecede önemli olduğunu bir kez daha hatırlamış olalım), ekonomi – ticaret – turizm alanlarında imzalanan antlaşmalarla İsrail’le Çin’in “stratejik ortak” haline gelmesi, enerji – teknoloji alanlarında da yine ortaklık anlaşmalarına imza atılması, deniz suyunun arıtılarak temiz / kullanılabilir suya çevrileceği 2021 yılında başlanıp 2023 yılında bitirileceği toplamda 1.5 milyara dolara mal olacağı söylenilen projenin Çinliler’e verileceğinin ortaya çıkması gibi gelişmeler yatmaktadır. Sizce de büyükelçiye ne oldu, sahi “kalp krizi” nden mi öldü?, tabii ki YERSEN!...

Amerika’yı ve onun üzerinden başkan Donald TRUMP’ı esas bekleyen tehlike; Kasım 2020’de yapılacak olan başkanlık seçimleridir. Eğer TRUMP’ın karşısında “esas oğlan” çıkartamaz ve tutarsız politikalara imza atmaya devam eden bu deliyi durduramazlarsa, ABD; başarısız politikaları, Müslümanlara yaptıkları, Çin’e yaptırımları, petrol zengini ülkelere baskıları karşısında daha çok debelenmeye devam edecek ve battıkça batacaktır. Dünya bu süreci iyi izler ve karşısında da “dev blok” larla çıkarsa artık ABD’nin esamesi okunmayacak ve oyuncakları elinden alınan çocukların durumuna düşürülecektir. Sizce de çok mu uzak, hani şairin de dediği gibi; “BELKİ YARIN, BELKİ YARINDAN DA YAKINDIR!”, kim bilebilir?!...

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı