BIST9.087,64%0,08
USD32.3792%0.11
EURO35,0150%-0.01
ALTIN2.325,51%0.22

Darbe söylentileri mi yoksa zihniyet komedyası mı?

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
16 Mayıs 2020 06:30

Son iki haftadır izlediğimiz, söylemlerinden tiksindiğimiz, konuşma dilinin yalak diline çevrildiği, karşılıklı cahil atışmasına dönen “darbe komedyası” aldı başını gidiyor, sürüsüne bereket (!). Her söylenilene balıklama atlayan kötü bir alışkanlığımız oldu, balık bile bu kadar çabuk oltaya gelmiyor, maalesef ki ne maalesef!...

CHP, bildiğiniz CHP; Altı şişhane, ortası tophane ve üstü de balıkhaneye dönmüş, zaten dönüktü şimdi de fır dönük oldu, şaşırdık mı; Tabii ki “HAYIR”!... Muhalif olmanın da kendine has edep, ahlâk ya da etik kuralları var. CHP de bunların hiçbiri yok, alışkın mıyız; Tabii ki “EVET”!... Bu zihniyetin hedef şaşırtma / saptırtma, suni gündem oluşturma, muhalif olamamayı mağdur edebiyatı yapmaya dönüştürme, bir yerlere mesaj verme, hakkına rıza göstermeme, anti demokratik uygulamaları savunma ve bunlara bel bağlama / medet umma, sürekli olarak inkâr ve farklı yollara tenesül etme gibi tasvip etmediğimiz bir dizi huy ve alışkanlıkları vardır. Bunları tanıyor, biliyor ve görüyor muyuz; Tabii ki “EVET”!...

Nevi şahsına münhasır kişilerin bir araya gelip oluşturdukları kurumsal yapıların kronik hâle gelmiş rahatsızlıkları zamanla – ne yazık ki – kangren haline geliyor ve birey – toplum ve devlet açısından da “iş göremez raporu” alınmasına sebep oluyor. Böyle bir komedyanın tam da “merkez” ine düşmek, düşülebilecek en kötü tuzaklardan biridir. Maalesef son zamanlarda yaşanılan / yaşatılan da budur. Basiret – temkinli / tedbirli davranma gibi kıymetli hazineleri tenekeye çeviren son devrin ekran süslümanları, CHP ve ona bel bağlayan zihniyetlerin her eylem / söylemine karşı bir cevap / savunma yarışı içerisine girmiş, atıl bırakılan değirmenlerine su taşımaktan da vazgeçmemişlerdir. Yapmayın, bu tuzaklara düşmeyin, YAZIKTIR!...

Darbeler; mevcut iktidarlara ve her ne hikmetse sürekli olarak “sağ kesim” e karşı yapılmıştır, yapılmaktadır. “Huy” halini alan ve “rutin” e bindirilen bu zihniyet hiçbir zaman körelmemiş / yok olmamış, 15 Temmuz 2016 tarihine kadar götürülmüş, bunlardan da umduklarını bulamayanlar kapalı kapılar ardında “uygun ortam” ı – “şartların olgunlaşması” nı beklemeye koyulmuşlardır. “Kurt, puslu havayı sever!” misali iki yıldır yaşanılan küresel ekonomik kriz ile son beş aydır yaşanılan salgın hastalıkları lehine çevirip “gündem” değiştirmek isteyen CHP ve onu gölgesi gibi takip eden zihniyeti, bilinçaltındaki huylarını su yüzeyine çıkartma derdine düşmüş ve alışılagelmiş “biz öyle demek istemedik, her zaman demokrasiden (!) yanayız!” söylemlerinin arkasına saklanmış ve milletin aklıyla dalga geçmeye çalışmışlardır, tabii ki YERSEN!...

“Siz iktidardasınız, ordu içerisindeki darbe yanlılarını – FETÖ’cüleri temizlemediniz mi, biz darbeyi belediyelerdeki zabıtalarla mı yapacağız, ordu elinizde MSB Bakanı genelkurmay eski başkanı olarak bilmiyor mu – orduya sahip çıkamıyor mu?” diye dalga geçen ve hiyerarşik yapısı içerisindeki “ordu” yu çok da iyi bilen, sürekli olarak trajikomik açıklamalarda bulunan CHP zihniyetinin tuzağına alet olan ve bunu da “milliyetçi – muhafazakâr” anlayış / bağlılık altında yaptıklarını zannedenler; sanki bu ülkede hiçbir siyasî muhatap – yetkili kalmamış gibi ekranlara çıkıp kendilerine göre “savunma” – “saldırı” – “hazırlık” taktikleri icat etmekte ve tuzağa doğru çekildiklerinin farkına varamamaktadırlar. “Gezi kalkışması” - “15 Temmuz’un İntikamı” adları altında söylenilen her bir söz – girişilen her bir eylem, CHP ve zihniyetinin ekmeğine / beklentilerine yağ sürer, değirmenine su taşır. Kimse bu tuzağa düşmesin – bu oyuna gelmesin, bu devletin etkili – yetkili kurumları görevlerinin başında ve dimdik ayaktadır. Zaman; birlik – beraberlik duyguları içerisinde temkinli / tedbirli davranma ve metanetli olma zamanıdır.

Önümüzdeki 3 Kasım 2020 tarihinde iktidardaki 18 nci yılını dolduracak olan AK Parti, başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN olmak üzere tüm organlarıyla tek / yek vücut olmalı, hakaret – algı – toplumun değerlerini alt / üst ve endişeye sevk eden, anti demokratik eylem ve söylemlerde bulunan akademik – siyasî titri / etiketi ne olursa olsun ya da “gazetecilik” adı altında “liste” hazırlayan – “zula” bulundurup mecralarından dillendiren kim olursa olsun milletin sinir uçlarını test eden / sabır ve ar damarlarını çatlatmaya çalışan herkesle ilgili TCK (Türk Ceza Kanunu) – Siyasi Partiler Kanunu’nun cezai müeyyide uygulayan maddelerini gündeme alıp güncellemeli ve bu davranışlarını – kim olursa olsun – “yapanın / söyleyenin yanına kâr bırakmamalı” ve herkese hadleri de bildirilmelidir. Devlet olmak da bunu gerektirir, YOK ÖYLE YAĞMA!...

Öte yandan, Ortamın boş – ülkenin sahipsiz olmadığı, kimsenin buralarda babalarının çiftliği gibi davranamayacağı ve istedikleri şekilde at koşturamayacağı bu ülke; öyle üç beş çapulcu /anarşist ruhluların laflarıyla derdest edilecek, kan döktürülecek kara parçası değildir. Bu ülke, “VATAN” dır ve onlara ders olması açısından Mustafa Kemal ATATÜRK’ün sözüyle “Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz!”. Ha bu arada biz Türkler; vatanımızı terk etmek gibi bir niyetimizolmadığı gibi bayrağını döktüğü kanla renklendirmiş ve ona da mana yüklemiş bir milletiz. Darbeye yeltenmek ya da teşebbüste bulunmak isteyen bu söylediklerimizi de göz ardı etmese çok iyi olacaktır. Herkes aklını başına alsın, YETER ARTIK!...

CHP, sürekli olarak komedyaya dönmüş eylem ve söylemlerine – kanun ve yönetmelikler çerçevesinde – muhalif olma / muhalefet yapma adına devam edecektir, görevi olarak da etmesi gerekir. Ancak, sabır deneme – ortamdan kâr çıkartma, olaylardan nemalanma vb. gibi eylemleriyle ancak kendisine / seçmenine ve peşinden sürüklediği zihniyete zarar verebilir, öteye de gidemez. Eski devirler çoktan geçti. Şirin gözükmek, bir yerlere mesaj vermek adına yapılanlar; artık kabul görmüyor, tasvip edilmiyor ve kabacası yemiyor. Gerçekten de bu gemi su alırsa onlarda aynı girdap içerisinde alabora olup boğulup gidecekler, kimse de bunu istemez. Mademki “bu vatan bizim, hepimizin!” öyleyse herkes üzerine düşeni, görev ve sorumluluklarının bilincinde yapsın ki, herkes de huzurlu olsun.

Ekonomik kriz, savaş, terör, afetler ile salgın hastalıklar karşısında tek vücut olan ABD ve AB ülkelerinin “iktidar – muhalefet el ele” çalışma ve gayretlerini görmezden gelen ve iktidara “mal bulmuş mağribi” saldıran / saldırmaktan vazgeçmeyen CHP, temsil ettiği zihniyeti ile peşinden sürüklediği avenesine seslenmek istiyorum;

Dünya ve ülkemizdeki bu sıkıntılar elbet bir gün son bulacak ve bu sisli ortam aydınlık yarınlara kavuşacaktır. Yaptığınız / yaşattığınız her türlü sıkıntılar – unutulmamak üzere – bir yerlere not ediliyor ve bir gün bunlar karşınıza çıkartılmış olacaktır. Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız, bunu da böyle bilesiniz!...

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı