BIST9.915,62%2,05
USD32.509%-0.09
EURO34,7760%-0.56
ALTIN2.438,67%0.10

Çin’mi aklanmaya (!) çalışılıyor yoksa bir şeyler mi örtbas ediliyor?

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
07 Mayıs 2020 06:23

Dünya, korona virüs (kovid – 19) üzerinden bir taraftan “imtihan” la yüzleşirken diğer bir taraftan da “doğa” ve – insan dışındaki diğer – “yaratılmışlar” vasıtasıyla alınan “intikam” la baş başa kalıyor. İntikam, bir nevi “hakların iadesi” olsa bile imtihan da aslında planlı bir senaryonun sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Doğal dengesi – düzeneği içerisinde seyrini devam ettiren ve “feza” denilen boşlukta – birileri kabul etmese bile – hazin sonunu bekleyen bu gezegen, “insan” denilen en tehlikeli yaratığın yaptıkları sonucunda felaketini hızlandırmakta ve kendi içerisindeki kıyametleri yaşamaya başlamaktadır.Bu gün onlarca – yüzlerce bilim insanı, “insan” denilen “tehlikeli tür” ün yaptıkları üzerinden birçok makale – araştırma kaleme almakta ve tehlikelere dikkat çekerek varabileceği boyuta işaret etmektedirler, ders çıkartabilene!...

Prof. Josef BETTELE, Prof. Sandra DİAZ veProf. Eduardo BRONDİZİO, 2019 yılında “Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri HükümetlerarasıBilim – Politika Platformu” nun (İPSES)’in yayımladığı bir rapor hazırlamış, adı geçen uzmanlar korona virüs salgınından sonra Dr. Peter DAZSAK ile birlikte yeniden raporları güncellemiş ve tespitlerini de İngiliz The Guardian gazetesine yazdıklarımakalelerinde şöyle tarihe not düşmüşlerdi;

“Kovid – 19’un sorumlusu olan tek bir tür var, o da biziz… Yaygın ormansızlaşma, tarımın kontrolsüz genişlemesi, yoğun çiftçilik, madencilik ve altyapı gelişimi ve vahşi türlerin sömürülmesi hastalıkların yayılması için “mükemmel bir fırtına” yarattı… Bugün yaptığımız seçimlerin olası etkileri konusunda aşırı derecede dikkatli olmazsak, gelecekteki pandemiler büyük bir ihtimalle daha sık olacak, daha hızlı yayılacak, daha büyük bir ekonomik etkisi olacak ve daha çok sayıda insan öldürecek… Çevre standartlarını gevşetmek ve yoğun tarım, havayolu, fosil yakıt bağımlı enerji sektörlerini güçlendirmek siyaseten faydalı olabilir, ancak bunu acil ve köklü değişiklikler olmadan yapmak, özünde gelecekteki pandemilerin ortaya çıkmasını sübvanse eder… Bahsettiğimiz programlar yılda on milyarlarca dolara mal olacak. Ama bir yüzyılda sadece bir pandemi bile yaşasanız, bu trilyonlarca dolara mal oluyor. Yani yine yatırımınızdan çok iyi bir geri dönüş alıyorsunuz…. İnsanların sağlığı, vahşi yaşamın, besi hayvanlarının ve çevrenin sağlığıyla çok yakından bağlantılıdır.” (www.haber7.com / 28 Nisan 2020)

Dünyayı elbirliğiyle yok etmeye çalışan, hazin sonuçlarını gördükten sonra – kabahat kaftan olsa da kimse üstüne almaz misali - kendinden başka “suçlu” arayan ve yaşadıklarının sonucunu da “imtihan” olarak değerlendiren insanoğlu, aslında bu imtihanın; sorularını da kendisi hazırlamış, çalıp başkasına vermiş o da yetmemiş gibi cevaplarını da piyasaya yaymış. Cevabı belli olan soruyu sormak, abesle iştigal olsa bile sırf “imtihan” olmak adına zaman çalmak artık rutine bağlanmış bir durumda.

“Uyarıcı” ve aynı zamanda da “uyarılan” mahiyette olan insanoğlu, son beş aydır Çin üzerinden bir komedyaya şahit olmakta ve her geçen gün suçlamalar üzerinden farklı bir rezillik izlemektedir. Önceleri Çinlilerin yemeklerinde kullandıkları yarasa – köpek – domuz ve pangolin gibi hayvanlar üzerinden “vahşi hayvan pazarı” ndan yayıldığı ve sonrasında da Hubey (Hubei) eyaletine bağlı Wuhan’daki laboratuarlarda üretildiği söylenmiş ve bu yolla Çin’in suçlandığı ilan edilmişti.

Başlangıçta “korona virüs” sonrasında “yeni tip korona virüs (kovid – 19)” adlı virüsün dünya gündemini meşgul etmeye başladığı günden bugüne virüsle ilgili kaleme aldığım tüm yazılarımda, Çin’in “günah keçisi” olarak görülüp, ABD’nin başı çektiği ve AB ülkelerinin de bu baş çekmeye destek olup bu yolla Çin’i tazminata mahkûm ve ekonomisinin alt üst edileceği, bunun bir “biyolojik silah” olduğu konusuna ısrarla vurgu yapıp gelişmeleri yakından takip etmeye ve yer yer sizlerle paylaşmaya çalıştım. Zaman geçtikçe haklılığımız ortaya çıkmaya, eteklerdeki taşlar birbir dökülmeye ve her telden ayrı sesler duymaya başladık. Öyleki bu durumun bile yeni yeni farkına varıldığı ülkemizde bazı gerçekler dillendirilmeye başlanmış hatta Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıbbi KBRN (Kimyasal – Biyolojik – Radyoaktif – Nükleer) Tehdit Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent KENAR’ın “dünyayı etkisi altına alan kovid – 19 virüsünün laboratuar ortamında yapılma ihtimalinin bulunduğu ve dünyada bir biyolojik saldırı olsa ancak bu kadar olabileceğini” söylemesi de haklılığımızı bir kez daha ortaya koymuştur. Yeni uyananlara da “günaydınlar” diyelim!...

Sürekli olarak Çin’i suçlayan ve “korona virüs” e de üstüne basa basa “Çin Virüsü” diyen ve Wuhan’daki laboratuarlarda üretildiğiyle ilgili ellerinde “kanıt” olduğunu söyleyen başta ABD Başkanı TRUMP olmak üzere ABD Dışişleri Bakanı Mike POMPEO’nun da Amerikan haber kanalı ABC News’e 3 Mayıs 2020 tarihinde yaptığı açıklamada “Korona virüsün insan yapımı olduğunu ve Wuhan’daki laboratuarlarda yapıldığını, yarasa veya hayvan pazarından kaynaklanmadığını ortaya koyan kanıtlara sahip olduklarını ve Çin’in salgın konusunda dünyayı bilgilendirmediklerini” söylemesi ve sürekli olarak Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nü suçlayarak hedef tahtasına oturtma ve bunu da alışkanlık haline getirmeleri karşısında DSÖ de sessiz kalmamıştır. İngiliz The Guardian Gazetesi’nde yer alan bir habere göre, DSÖ Acil Durum Programı Direktörü Dr. Michael RYAN’ın; “Washington yönetiminin iddialarını destekleyecek kanıtları DSÖ’ye iletmediğini, ABD’nin elinde bu konuda bilgi veya veri varsa bunu paylaşıp paylaşmamaya veya ne zaman paylaşacağına karar vermesinin gerektiğini, DSÖ’nün bilgi yokluğunda hareket etme olanağının olmadığını ve konunun siyasallaştırılmamasının gerektiğini” nin yayınlanması da artık bu işin iyice sulandırıldığını ve suçluların bilinip bilinçli olarak saklandığını göstermesi açısından da önemlidir.

Ayrıca ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü (NIAID) Başkanı olanaynı zamanda da “Beyaz Saray Kovid – 19 İle Mücadele Görev Gücü” nde yer alan Dr. Anthony FAUCİ’nin National Geographic dergisine yaptığı açıklamada “Salgını Çin’deki bilim insanlarının laboratuarda geliştirip yaydığı iddialarının gerçek olmadığını ve bilimsel kanıtların, virüsün yapay veya kasten manipüle edilmeyeceğine güçlü şekilde işaret ettiğini” söylemesi ve art arda gelen bu tarz açıklamaların üst perdeden ifade edilmesi bir taraftan DSÖ ve Çin’i “haklı” çıkartırken diğer bir taraftan da başkan Donald TRUMP’ın 5 Mayıs 2020’de yaptığı açıklamada “Çin’in kasıtlı değil de tedbir almadığı” nı itiraf etmesine sebep olmuş ve böylelikle TRUMP, topu taca atmaya çalışmıştır.Köşeye sıkıştırıldığını ve uluslararası teşkilatların bile ABD’ye arka çıkmadığını – dikkate almadığını hatta “dalga konusu” yapıldığını gören TRUMP yönetimini önümüzdeki süreçte ciddi sıkıntılar beklemekte ve seçim öncesi endişelere sevk etmektedir.

Söylediği ve yaptıklarıyla sürekli olarak “tutarsız” politikalar üreten, suçu itiraf etmekten ziyade bazılarına “iftira” atan, her yere demokrasi götürüp özgürlükler (!) aşılayacağını dile getiren ve adres şaşırtarak “gündem” değiştirmeye çalışan TRUMP yönetimindeki ABD, yaptıklarıyla olayı farklı yerlere doğru sürüklemeye çalışmanın – katilin maktulün mezarını ziyaret ederek arınmaya çalışması / pişmanlık duyması gibi arkasında kendisinin olduğunun çıkmasından korktuğu için de – “gizlenme”nin doğru olacağını düşünmüştür. Böyleliklekendi suçunu kamufle etme yoluna giderekister istemez bu yolla Çin’i “aklama” (!) ya çalışmış, arka planında yer alan gerçekleri de örtbas etmiştir, yemezler!...

“Amerika hapşırsa tüm devletler nezle olur!” misali artık bazı devletler uyanmaya (!) ve Çin’e saldırmaktan vazgeçmeye çalışsa bile, zamansız salvolar karşısındaÇin yönetimi de boyun eğmediği gibi boş da durmamış ve adeta “yıkılmadık, ayaktayız!” diyerek diz çökmeyeceğini tüm dünyaya ilan etmiştir. Çin’in bu tavrı karşısında “Yusuf, Yusuf” yapan ve tornistanlığı huy haline getiren başta ABD Başkanı Donald TRUMP olmak üzere tüm AB ülke liderleri de artık “yumuşak” bir söyleme girmiş, Çin’in direkt olarak “suçlu” olmadığı – “kısmî kabahatli” olduğu ve Wuhan’daki laboratuarda üretildiği konusunda “hem fikir” (!) görüşlerini beyan etmiş ama arka planında saklanan “gizlilikler” i – dönen dolapları da örtbas etmeye çalışmışlardır. Zannediyorlar ki, her şey eskisi gibi olacak ve kör maymun da gözünü açmayacak, yemezler!...

Her geçen gün yaşanan gelişmelerle birlikte “haklılık” payımız artıyorken, dünya bir suikastla daha şaşırmış (!) olmanın ezikliğini yaşamıştır. Doktorasını Singapur’da yapıp ABD’nin en saygın üniversiteleri arasında yer alan Carnegie Mellon Üniversitesi’nde çalışmalarını tamamladıktan sonra yine ABD’nin önde gelen kurumlarından biri olan Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde çalışmaya başlayan Çin asıllı 37 yaşındaki Dr. Bing LİU’nun “Kovid – 19 ‘a karşı çok önemli bulgular keşfettim!” açıklamasını yapmasından sonra 6 Mayıs 2020 tarihinde saldırgan 46 yaşındaki Hao GU tarafından başından vurularak öldürülüp bunun da arkasında ilaç lobilerinin olduğunun dillendirilmesi “virüs” ün nerelere kadar uzanacağının bir göstergesi olmuştur. “Pittsburgh Post – Gazette” adlı gazeteye açıklama yapan aynı fakültede görevli olan Prof. Dr. İvet BAHAR’ın “LİU, kısa bir süre önce kovid – 19 ile ilgili çalışmalarını başlatmış ve bazı net sonuçlar elde etmişti.” açıklamasının da havada kalmaması ve suikastın sonuna kadar da aydınlatılması (!) gerekir.

Başından beri virüsün arka planında ilaç lobilerinin olduğunu söylememize ve uluslararası darbe – suikast, biyolojik saldırı ve kanlarda el izi / planlayıcısı ABD’nin de olduğunu bilmemize rağmen başta ABD olmak üzere tüm sorumlular, bu işin de hesabını verecek ve tarihe gerek kalmadan yargılanacaklardır, er ya da geç bunu da göreceğiz.

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı