BIST9.639,77 %0.04
USD34.6625%0,07
EURO36,6160 %0.63
ALTIN2.944,69 %0.45

DANIŞMANLAR, DANIŞMANLAR

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
25 Kasım 2024 09:48

Atalarımız gerçekten de çok zekilerdi, boşuna bizim atalarımız değillerdi. Şaka bir yana çok güzel atasözü ve veciz sözlerimiz var. Bunlardan bir tanesi de “danışan dağı aşmış, danışman da ovada yolunu şaşırmış”. Bugün danışma ve danışmanların önemi üzerinde duracağız.

Danışma ya da danışmak işi TDK (Türk Dil Kurumu) sözlüğünde iki şekilde ifade edilmektedir. Birincisi; Yol gösterme, bir soru - sorun ya da konu hakkında bilgi sahibi olan insanların fikir ve görüşlerine başvurma, müracaat etme anlamları için kullanılır. Bu; Arapçadan dilimize geçen “müşavere, istişare, müzakere, meşveret” kelimelerinden türetilerek “danışma” haline getirilmiştir.Bizi ilgilendiren de bu kısmıdır. İkincisi de günümüzde daha çok danışılan yer, müracaat, enformasyon (yani “bilgi”) anlamları için kullanılmaktadır.

Genelde kamu kurum – kuruluşları ve özel sektörde de bina girişlerinde “yönlendirme” ve “yardımcı olma” yerleri için kullanılan “danışma” aslında bir nevi müracaat yerleridir. Danışman kelimesi de aslında “danışma” dan türetilmiş ve “danışılan kişi” anlamı için kullanılmıştır. İki olay üzerinden değerlendirme yaparak dönelim “danışman” lara;

Adamın biri lüks arabasıyla dağ, bayır, çayır gezerken çobanın birine denk gelir. Laptop bilgisayarını da alıp arabasından iner. Bilgisayarını araç kaputunun üstüne koyup açar ve çobana;

Çoban kardeş süründe kaç koyun olduğunu bilirsem koyunlardan bir tanesini alırım, der.

Çoban da buna karşılık;

Ben de senin ne iş yaptığını bilirsem arabanı alırım, der.

Adam;

Tamam anlaştık, deyip kaput üstündeki bilgisayarında hesap yapar ve şöyle der,

Süründe 500 tane koyun var.

Çoban;

Tamam, doğru bildin. Sürüden istediğini alabilirsin, der.

Adam sürüden bir tanesini aldığı gibi arabasının bagajına atar. Sıra çobana gelir ve cevabı verir;

Sen, danışmansın!..

Adam;

Nerden anladın, diye sorar.

Çoban;

Bir; dağ başında koyunları saymak için mi lüks arabayla geziyorsun? İki; ben sürünün çobanıyım, sürümde kaç tane koyun olduğunu bilmez miyim? Üç; bu kadar koyun dururken gittin çoban köpeğini koyun diye alıp arabana koydun, senden olsa olsa danışman olur.

Kimse alınganlık gösterip de gücenmesin. Geçelim ikinci mevzuya;

Göl kenarında balık tutan adamın yanına birisi gelir ve der;

Rastgele, daha çok balık tutmak ister misin, diye sorar.

Balıkçı;

Nasıl olacak bu?

Adam;

Sana büyük ağ alalım, sonra balıkçı gemisi alalım, işlerini bu gemilerle büyüt. Daha sonra da balık şirketi kurup ihracat yapalım, soğuk hava depo zincirleri kuralım. Her mevsim yılın oniki daha çok kişiye balık satarsın.

Balıkçı;

Sonra ne yapacağım, diye sorar.

Adam;

Yaşın ilerlediği zaman işi çocuklara bırakır ve emekliliğin tadını çıkartırsın, der.

Balıkçı;

Emekliliğin tadını nasıl çıkartacağım, diye sorduktan sonra adam da cevap verir;

Bir tane olta alıp bu gölün kenarına gelir balık tutarsın. Adam da hemen cevabı yapıştırır;

Git başımdan kardeşim, manyak mısın, nesin sen, bu kadar sıkıntıyı çekip balık tuttuktan sonra niye bunları yaşayayım ben bu halimle mutluyum, git başkasına akıl ver.

Kusura bakmayın dostlar; danışmanlar çoğu verdiğimiz bu iki örnektekiler gibi olmuşlar, böyle davranıyorlar. Nerede bir boş beleş – vasıfsız insan varsa bunların çoğu başta belediyeler olmak üzere milletvekili – bakan ve hatta bir adım ötesinde de cumhurbaşkanımızın yanında öbek öbek dizilmiş ve zırha bürünerek etraflarını kapatmışlardır. Bunlar; bırakınız dağı aştırmayı ovada bile yol şaşırtıyor yaz ortasında bile kar yağdırıyorlar.

Bir “ordu” yu andıran ama ufak bir tornistanda gemiyi terk eden bu tayfaların sayıları azaltılarak kaliteleri arttırılmalı, kendi yetki alanlarının dışarısına çıkmalarına müsaade edilmemeli ve mümkünse geri planda – kapalı kapılar ardında tutularak toplumla yüzleştirilmemelidirler. İşte o zaman onlara yüklenen misyonda yerine getirilmiş olur.

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı