“DOĞRULARI KONUŞMAK” ÜZERİNDEN DEVLET SIRLARINI İFŞA ETMEK
Günay Ertan Akgün
“Her doğru; her zaman ve her yerde söylenmez, bazen de susmasını bilmek gerek!” Gündelik hayatımızda bu sözle kaç kez karşılaşıyoruz. Bu söz, bizlere; yaşça büyük olan – mevki – makam ve koltuk sahipleri tarafından “kulak çekmek” – “nasihat” – “uyarı” maksatlı kaç kez söyleniyor, bunlar dinlenilmediği zaman da neden patavatsız olmakla suçlanıyoruz? Denenmişi, tekrar tekrar denemenin bir faydası yoktur, bazen dinlemek gerekir.
Hem siyaset, hem devlet idaresi ve hem de gündelik hayatımızda – her zaman olmasa da – bazen susmasını da bilmek gerekir. Bunu, temkinli ve tedbirli konuşmak; boş konuşmak değildir, doğruları konuşmanın getireceği zararları minimize etmek, önünü kesmektir. Susmanın ve sükût içerisinde olmanın “altın” değerinde olduğunu söyleyen atalarımız yanılmış olmaz, olamaz, değil mi?!...
Son zamanlarda teröristbaşını affetmek – umut hakkını kullandırmak ve bunlar üzerinden başta PKK olmak üzere terörü bu topraklardan defetmekle ilgili gündelik konuşma ve politikalara şahit oluyoruz. Bu “amaç” la yapılan girişim – görüşme ve uygulamaların yerinde – doğru olabilmesi için yüreklerin de ferahlaması, kalplerin mutmain olması ve beyinlerin de huzura kavuşması lazım. “Acaba” larla başlayacak her bir cümlenin sonunda kalpler kırılır, beyinler sorgulamaya başlarsa işte o zaman tüm aydınlıklar karanlığa döner, dönecek, buna da kim “dur!” deyip engelleyecektir?!...
“Devlet aklı” farklı çalışır ama bu mekanizmayı çalıştırırken milleti yok sayamazsınız. Hele hele “benim liderim demişse vardır bir bildiği”, “bizler burun ucumuzu bile göremez ve bundan acizken o karşı dağın arkasındakileri görür”, “kara taşın üstündeki kara karıncanın ayak seslerini bile işitir”, “liderimiz; tam bir basiret ve feragat sahibidir, her şeyi o bilir ve o görür!” kabilindeki sözler tam bir “körü körüne bağlılık” a ve akabinde de “putlaştırma” ya götüren süreçtir. Allah korusun, bu anlayışlarla birinin peşine koşar ve yaya kalırsanız; devlet de, ülke de elimizden bir kuş gibi uçar gider, arkasından bakakalırız. Kaş yaparken göz çıkartmaya yönelik söylenilen her söze – atılan her adıma daha çok dikkat etmemiz gerekiyor.
Orta Asya’nın bağrından kopup mevcut Türkiye coğrafyasında entrika - hile – desise – savaş ve terörün her türlüsüyle uğraşan ve son 40 yıldır da PKK ve uzantıları başta olmak üzere FETÖ / PYD gibi grup ve yapılanmayla mücadele eden, kaderini belirleyen coğrafyası üzerinde kendine gelecek tayin etmeye ve bunların planları hazırlamaya çalışan T.C. Devleti’nin; kendine has kanun – kural ve içtihatları olsa da aslında onu taze - diri ve canlı tutan sırlarının ifşa edilmemesi ve milletinin kendine olan sonsuz bağlılığı ve bu konuda verdiği mücadeleleridir.
Düştüğü yeri yakan ateşin acı izleri halen daha silinmemiş ve etkileri sürerken bunlar üzerinden politikalar belirlemek ve kendi geleceklerini devlet geleceğiymiş gibi lanse edip aba altından gösterilen terör sopasıyla bir yerlere mesajlar vermek; ne devlet aklıyla, ne siyasetin gidişatıyla ve ne de insanlıkla bağdaşmaz. Hani bir söz vardır; “Bir şey biliyorsan konuş, bilmiyorsan ebediyete kadar sus!”. Bunu; “biz doğruları her yerde söylemeyiz, devletin sırlarını ifşa etmeyiz!” şeklinde ifade edip de milleti kandırmaya – aklıyla alay etmeye çalışmayın, çünkü bu millet yemiyor artık!... Biraz da şöyle diyelim; Madem bir şeyler yapılacak ve devlet geleceği de bunun üzerinden şekillenecek, “etrafımızda cereyan eden olaylara karşı bu şekilde tedbir almaya çalışacağız!” diyorsanız, o zaman önce bunların alt yapısını hazırlayıp milletin karşısına çıkartsaydınız, öyle gündem belirleyip nabız ölçseydiniz, olmaz mıydı?!...
Aziz ve asil milletimizin kurduğu T.C. Devleti, kıyamet kopana kadar var olacaktır ve bundan hiçbir zaman da şüphemiz olmamıştır. Mevcut AK Parti ve onun içerisinde olduğu Cumhur İttifakı’ndan önce de bu devleti değişik ad ve koalisyonlarla farklı iktidarlar da yönetmiştir. Devletsiz kalmayan bu millet; iktidarsız (hükümetsiz) da kalmaz, kalmamıştır. Kudretini damarlarındaki asil kandan alan aziz milletimiz en kötü yönetimin “yönetimsizlik” ten iyi olduğunu da bilir. Geçmişini gayet iyi bilen ve testin her türlüsünden başarıyla geçen bu milleti asla kandıramazsınız, boşuna çabalamayın ve hele hele terör ve onların piyonları üzerinden değil de etrafımızı çevreleyen düşman – tehdit unsurları üzerinden politika belirleyin ve o zaman bu milletin “bağlılık” ını test edip karıncanın nasıl da devleştiğini görün!...
Ez cümle;
Siyasetçiler, toplumun gözü önünde olan devlet adamları “sıradan insanlar” gibi değillerdir. Bunların söyledikleri her söz ve davranış, yüz kere ve hatta bin kere düşünülerek - tartılarak ortaya konulmalı ve ifade edilmelidir. Boş ve süslü cümlelerle konuşup sonrasında “bunun ardındakileri açıklayamayız, bunlar devlet sırrıdır!” demekle ancak kendinizi kandırırsınız, vesselam!...