BIST9.099,83%0,22
USD32.3771%0.10
EURO34,9953%-0.06
ALTIN2.326,02%0.24

PKK v.s terör örgütü kabul etmeyen parti kuramasın!

ArzuErdoğral

Abone OlGoogle News
22 Haziran 2020 09:44

HDP’nin PKK’nın siyasi kanadı gibi hareket etmesi, PKK’ya terör örgütü diyememesi, bazı partililerin silahlı terör örgütüne üye olduğunun yargıda karara bağlanması gibi sebeplerle toplumda tepkiler giderek büyüyor.

Çok haklı bir tepki bu!

Biz vatan evlatlarını şehit verirken meclis çatısı altında sözde siyaset yapıp emirleri dağdan alanların orada ne işi var diye düşünüyor haliyle insan…

HDP’nin kapatılması gerektiğini söyleyerek imza kampanyası başlatanlar bir yana bunun bir çözüm olmadığı görüşünde olanlar da var.

Tekrar parti kurabilecekleri konusunu hesaba katarsak bu kalıcı bir çözüm olarak gözükmüyor.

Tüm bunları düşünürken aklıma “Parti açarken yasa ile PKK, FETÖ, DHKP-C gibi örgütleri terör örgütü kabul ettiğinin beyan edilmesini gerektiren bir düzenleme yapılamaz mı?” sorusu geldi.

Bunun nasıl bir olasılık olacağını konuşmak üzere Avukat Cüneyt Toraman’a ulaştım.

Soruma verdiği yanıtı sizlere aynen aktarıyorum;

“Siyasi partiler, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyasi partiler olmadan demokrasi olmaz. Toplumun her kesimi, her siyasi görüş, düşünce, örgütlenebilir, siyasi parti kurabilir. Bu durum, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün doğal bir sonucudur. Siyasi partiler arasındaki mücadelenin de kuralları vardır. Bu mücadelenin kırmızı çizgisi, siyasi partilerin, cebir ve şiddet çağrısı yapmaması, terör örgütleriyle hiçbir bağının olmamasıdır. Siyasi partilerin bu yükümlülüğü "Venedik kriterlerinde" açıklanmıştır. Sayıca az da olsa, Avrupa’da, terör örgütleriyle bağlantısı tespit edilen siyasi partiler kapatılmıştır.

Hakkında kesinleşen bir mahkumiyet kararı olmadığı sürece, hiç kimse, terör örgütü mensubu veya terör örgütüne yardım ettiği iddiasıyla soruşturma veya kovuşturmaya maruz kaldığı için suçlu ilan edilemeyeceğinden, istihbarat raporlarına dayanılarak, hiç kimse siyasi parti kurmaktan, siyasi partilerin yönetici kadrolarında görev almaktan, alıkonulamaz. Hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmayanların, terör örgütlerine destek verdikleri hatta terör örgütlerinden talimat aldıkları bilinmektedir. Mahkumiyet kararı kesinleşenler, yasa gereği siyasi partilerden çıkarılsa da, bu süreç uzun zaman aldığından, çoğu kere ilgili kişinin görev süresi tamamlandığından bu fiili durumun, terörle ve terör örgütleriyle mücadeleyi zorlaştırdığı da bir gerçektir. Terör örgütünün talimatlarıyla belediye başkanı veya milletvekili, bağlı olduğu siyasi partiyle ilişiği kesilinceye kadar terör örgütüne hizmet etmekte, terör örgütünün talimatlarıyla hareket etmektedir. Siyasi partilerin etik kurulları olsa da, bu kurulların bazı siyasi partilerde tersine işlediği bilinmektedir. Türkiye gibi, yıllardır terör örgütlerinin hedefinde olan ve birçok darbeye ve darbe girişimine maruz kalan bir ülkede, daha hızlı çalışan ve daha etkili kurullara ihtiyaç vardır. Siyasi parti kurmak isteyenler, kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığına verdiğinde siyasi parti kurulmuş oluyor. Partilerin kuruluşu sırasında, kuruculardan, terörle ve terör örgütleriyle hiçbir ilişiğinin bulunmadığına, bulunmayacağına dair "taahhütname" istenmesi, hukuka aykırılık teşkil etmez. Bu taahhütnameyi imzalamayanlar kurucu listesinden çıkarılabilir. Aynı uygulama, milletvekilliği ve belediye başkanlığı için de yapılabilir.

Siyasi parti mensupları, terörle ve terör örgütleriyle bağlantıları nedeniyle, Ceza Mahkemelerinde yargılanmaktadır. Bu kişilerin Ceza Mahkemelerinde yargılanmaları, Anayasa Mahkemesi’nin denetimine engel değildir. Anayasa Mahkemesi’nin, (soruşturmaya ve kovuşturmaya maruz kalan) siyasi parti mensubunun, terörle ve terör örgütüyle bağlantısı olduğuna ilişkin somut kanıtların olması halinde, bu kişiyi, "geçici olarak" görevden alabilmelidir. Bu konuda eksiklik varsa, yasama organı bu eksikliği gidermelidir. Anayasa Mahkemesine böyle bir yetki verilmesi, terör ve terör örgütleriyle mücadeleyi daha etkili hale getirecektir. Bu işlemin, (yürütme organı yerine) yüksek bir yargı kurumu tarafından yerine getirilmesi, keyfilikleri önleyecek, terörle ve terör örgütleriyle bağlantısı olduğu için görevden alınanlara yönelik tartışmaları da önleyecektir.”

Evet, bir hukukçu olan Toraman’a göre de sorumuzun yanıtının bir oluru olduğunu anlamış olduk.

Hatta sadece yeni kurulacak partiler değil şu an var olanlardan da devlet tarafından belirlenen terör örgütlerini tanımadığını ve karşısında olduğunu taahhüt etmesi istenebilir.

Bu önerimiz dikkate alınır mı bilinmez ama parti kapatmadan daha etkili bir yöntem olacağını düşünüyorum.

Her kim ki bu ülkeyi bölmek isteyen örgütlere terör örgütü diyemiyorsa onun mecliste de işi olmamalıdır.

Bir tabanlarının olması hiçbir şeyi değiştirmez. Her kim ki bu vatanda yaşayıp bu devleti tanımıyorsa ve terör örgütü ile kol kola gezen bir partiyi destekliyorsa ya desteğini geri çekmeli ya da bu suça oy vererek ortak olması böyle bir partiyi hiç açtırmayarak engellenmelidir.

Çünkü terörün yanında durmak bir tercih değil suçtur.

ArzuErdoğral

Akit TV köşe yazarı