BIST9.716,77%-0,05
USD32.4909%-0.23
EURO34,9335%0.23
ALTIN2.436,73%0.56

Ülkücü geçinen İP’lileri kurtarmak için HDP’li Baydemir sahnede!

Ali Karahasanoğlu

Abone OlGoogle News
15 Kasım 2020 08:01

Şu HDP ne kadar karanlık bir parti..

Ne kadar çelişkileri içinde barındırıyor..

Emekli müftüyü alıyorlar içlerine, gaylerin lezbiyenlerin propagandasını yapan partinin milletvekili yapıyorlar.

Başörtülü kadını alıyorlar, din dersinin kaldırılması propagandasına alet ediyorlar.

Feminist kadınları içlerinde barındırıp, onlara kendi milletvekillerinin tecavüzünü, kadına şiddetini savundurtuyorlar.

Diyeceksiniz ki..

“Bunlar lokal olaylar.

Adamlar, devletin askerine polisine kurşun sıkan teröristleri savunuyorlar, daha bunun ötesi mi var?”

Aynen haklısınız.

Bu karanlık işlerin organizatörlüğünü yapanlar..

Medya da öyle adamları kafakola almışlar ki..

Kimisi saz çaldırarak, kimisi bunların sözde barışçıllığı üzerinden..

Kimisi, eski yıllarda Kürt vatandaşlarımıza yapılan haksızlıklar üzerinden algı oluşturarak..

Bu partiye destek çıkıyorlar.

Son dönemde, İyi Parti kurucularından Ümit Özdağ’ın açıklamaları ile, CHP, İyi Parti, SP ve HDP’nin anayasa değişikliği çalışmaları yaptığına dair bilgiler kamuoyunda tartışılınca..

CHP ile İyi Parti arasındaki ittifak, bu anayasa çalışmaları deşifresi ile birlikte, çatırdama sürecine girince..

Türkiye dışına kaçıp, yaban ellerde yaşayan HDP’li Osman Baydemir hemen gündeme sokulup, açıklamalar yaptırıldı..

Amaç ne?

CHP ile İyi Parti arasındaki ittifakın, bir de HDP bileşeni olduğu gerçeği ortaya çıkınca..

HDP’nin aslında, öyle çok kötü bir parti olmadığı, 2015 seçimlerinden hemen sonra, AK Parti’ye koalisyon teklifinin bile bulunduğu, meşru bir parti olduğu izlenimi vermek..

İyi Partililer köşeye tam sıkışırlarsa, “Bakın bakın. Öcü gibi gösterdiğiniz HDP, bir dönem AK Parti’ye de koalisyon teklif etmiş. Sizi gidi sizi” diyerek, önlerinin açılmasına ortam hazırlamak..

“Koalisyon teklif etmişler de, cevabı ne olmuş” diye soran yok..

Görüşmelerde neler konuşulmuş merak eden yok..

Önce, dün çok çok yeni bir bilgi imiş gibi, ilk defa açıklanıyormuş gibi Osman Baydemir’in yaptığı açıklamadan kilit cümleleri aktarayım.

Sonrasında da..

Baydemir’in yaptığı açıklamadaki bilgilerin, 5 yıl önce zaten medyaya yansıdığı şekli aktarayım..

Dün hemen tüm sol medyada yer alan haberlerde belirtildiğine göre, Osman Baydemir’in açıklamalarını içeren haberlerin başlıkları şöyle:

“Osman Baydemir, beş yıl sonra açıkladı: HDP, Erdoğan’a koalisyon teklif etmiş”

“Osman Baydemir: 7 Haziran’dan sonra hükümet kurulması için Erdoğan’a üç alternatifli teklif ilettik!”

“Osman Baydemir açıkladı: 7 Haziran’dan sonra HDP’den AKP’ye üç teklif gitti!”

“Baydemir 5 yıl sonra açıkladı: HDP, Erdoğan’a koalisyon teklif etti!”

Haberlerin içindeki sözler de şöyle:

“Çözüm süreci devam etsin ne olursa olsun, bu kayıtla her türlü desteği vermeye hazırız. Dilerseniz CHP ile koalisyon kurun(..) İkinci olarak CHP ile anlaşamazsanız azınlık hükümeti kurun (..) Üçüncü olarak, (..) bizimle koalisyon kurmak istiyorsanız, herhangi bir bakanlık pazarlığı yapmadan, çatışmasızlık süreci korunsun. Bu üç talep iletildi. Aldığımız yanıt bugünkü Türkiye idi. Bize ‘Siz göreceksiniz’ dedi ve ülke bu sonucu gördü.”

Ohh, ne güzel..

Bu açıklama ile, CHP+İyi Parti’nin, HDP ile anayasa değişikliği hazırlığı yapacak kadar işi ileri götürdüklerinin üzeri, örtülmüş oldu.

Şimdi artık, milliyetçi geçinen Meral Akşener’lerin, Müsavat Devişoğlu’ların, Koray Aydın’ların HDP ile birlikte anayasa değişikliği çalışmaları değil..

HDP’nin AK Parti’ye götürdüğü koalisyon teklifi konuşuluyor..

Dört dörtlük operasyon, işte buna denir.

Ama ben size, 2005 yılındaki o olayın, bire bir içinde bulunan ve medyaya da zaten o tarihte yansıyan, gizli kapaklı olmayan görüşmenin özetini, o günlerdeki gazetelerde yansımış hali ile aktarayım.

HDP adına Celal Doğan (Eski CHP’li ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı da yaptığı için, Tayyip Erdoğan ile merhabası olan bir isimdir), Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a gider ve görüşür.

Doğan’ın kendisinden öğrenelim, görüşmenin ayrıntılarını..

Doğan anlatıyor:

“Biz, dedi, ‘CHP ile zor yaparız Başkan’ dedi. ‘MHP ile tabanımız daha yakın’ dedi. O, Türkiye’de bir savaş hükümeti algısını getirir. Tekrar başa döneceğiniz algısı olur, dedim. ‘Hayır o savaş hükümeti olmaz, seçim hükümeti olur’ dedi. Özü bu.”

Soruluyor Celal Doğan’a:

“Konuşmanız nereden başladı görüşmede?”

Cevap şöyle:

“Hal hatır sormadan sonra ilk sorduğum şu oldu: Siz acaba çözüm sürecinden vaz mı geçiyorsunuz, dedim. ‘Hayır’ dedi.”

Henüz PKK’nın Ceylanpınar saldırısı yaşanmamış. Çözüm sürecini bitiren, iki polisimizin şehit edildiği tarihten önceki bir görüşme bu.

Erdoğan, çözüm sürecini bitirme niyetinde değil..

Ama Kobani olaylarında yaşananlar, Selahattin Demirtaş’ın halkı sokağa çağırması ve PKK’nın söz verdiği şekilde Türkiye sınırlarını terketmediğine dair istihbarat bilgileri sebebi ile.. Erdoğan’ın tereddütleri var.

Nitekim, Celal Doğan’a da bunları aktarıyor.

Celal Doğan’a o tarihte Erdoğan’ın çözüm süreci ile ilgili tam olarak ne dediği soruluyor:

“Kendisi ne dedi?”

Celal Doğan aktarıyor, Erdoğan’ın sözlerini:

“Ben vazgeçmiş değilim ama kırgınım.”

Tekrar soruluyor:

“Pardon anlayamadık, kırgın mı?”

Celal Doğan devam ediyor görüşmeyi aktarmaya:

“Kırgın gördüm yani. ‘Kırgınım’ dedi. ‘Bu kadar hizmet yaptım’ dedi. Kırgınım dediği şu: Zaman zaman bölgede birtakım araçların yakılmasına partinin (HDP) tepki göstermemiş olması, silahların yurtdışına çıkarılmaması. ‘Silahları yurtdışına çıkarsalardı belirli bir mesafe almış olacaktık’ dedi.”

İşte.. 2015 yılındaki.. Henüz çözüm süreci bitmemiş iken.. 7 Haziran seçimleri sonrasında, (Ahmet Davutoğlu genel başkanlığındaki) AK Parti’nin tek başına hükümet kuramadığı sonuçlar çıktığı tarihte yapılan görüşmedeki, Erdoğan’ın bakış açısı bu..

Bu kadar sahici.. Bu kadar gerçekçi.. Bu kadar milli.. Bu kadar dürüst.. Bu kadar ilkeli.. Bu kadar açık sözlü.. Bu kadar hesapsız.. Bu kadar vatanına düşkün bir lider Tayyip Erdoğan..

Şimdi Baydemir’ler, istedikleri kadar Meral Akşener’e can simidi atmaya çalışsınlar..

CHP+İP+HDP ittifakını kurtarmaya çalışsınlar.. Kendilerini meşru bir parti gibi göstermeye çalışsınlar.. Kendi milletvekilleri, “Erdoğan, bizim koalisyon teklifimizi elinin tersi ile itti. Ve kırgınım dedi” ifşaatını yapıyor..

Ve sonrasında yaşanılanlar da ibretlik...

HDP’da azıcık vicdan olsa idi.. O dakikadan sonra tekrar silaha sarılan PKK ile yollarını ayırsaydı.. Bugün Türkiye, çok daha farklı bir konumda olabilirdi..

Ama istemediler. Tercihlerini, PKK’dan yana yaptılar.. Şimdi ise böyle, ciyaklıyorlar..

1991-1996 arasındaki faili meçhullerin sorumlusu CHP ile ittifakı bile göze alıp, kendi insanlarına ihanet ediyorlar.

Ali Karahasanoğlu

Akit TV köşe yazarı