BIST9.094,17%0,16
USD32.3762%0.10
EURO34,9914%-0.07
ALTIN2.325,95%0.24

Ülkücülerin gördüğü işkence de yalan mıydı, Yavuz Bey?

Ali Karahasanoğlu

Abone OlGoogle News
16 Eylül 2020 09:25

Vay canına sayın seyirciler!

AK Parti öncesinde, Türkiye’de insanlar güvenle sokağa çıkıyorlarmış..

Faili meçhul vesair diye bir şey yokmuş..

Köylülere dışkı yedirme, zinhar olmamış..

Bir günde basılan karakollarımızda 30-35 askerimiz şehit olmuyormuş..

Daha eski yıllara gidecek olursak..

Sağ-sol kavgalarında, her gün 15-20 gencimizi kaybettiğimiz günleri yaşamamışız..

O kardeş kavgaları sonrasında darbe yaparak koltuğa oturanlar, cezaevlerini işkencehaneler haline dönüştürmemişler..

Şimdi Cumartesi Anneleri, 30-35 yıl önce öldürülen çocuklarından haber beklemiyorlarmış.. Hepsi yalanmış..

AK Parti güllük gülistanlık bir Türkiye devir almış.. Ama Türkiye’ye güvensiz bir ülke haline getirmiş..

Öyle diyor, İyi Parti Sözcüsü, PKK’nın uzantısı HDP ile genel başkanını kahvaltıda buluşturmak için kolları sıvayan Yavuz Ağıralioğlu..

Yok, yorum yapmıyorum..

Kendisinden alıntılıyorum..

Tabii bu kadar geniş değil..

Bu kadar geniş aktarsa, zaten kendi kendisine uyarıyı yapacak, “Hooop oğlum! Ne diyorsun sen?” ikazı ile sus pus olacak..

O şu kadarcığını söylüyor:

“Çeyrek asırdır iktidarda olup, son tahlilde Anayasa Mahkemesi Başkanı’na, ‘Bisikletle gezebiliyor musunuz, hadi gez’ demek, ‘Ülkemizi güvensiz hale getirdik, berbat ettik, yönetemedik, güvenle gezilemez bir ülkenin İçişleri Bakanlığı görevini yapmaktayız’ demektir.”

İfadeler net:

“Güvensiz hale getirdik..”

“Berbat ettik..”

“Yönetemedik..”

“Güvenle gezilemez bir ülkenin İçişleri Bakanlığı görevini yapmaktayız..”

Cümlelerini kurduktan sonra, bunların hepsini kapsayacak şekilde “demektir” ile bitiriyor, cümlesini, Yavuz Bey..

Niçin söylüyor bunları, Yavuz Bey?

Türkiye’de 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra, FETÖ’nün devlete nasıl sızdığının görülmesi sonrasında, yeni alınacak memurlar açısından, biraz daha itinalı hareket edilmesi amacı ile çıkarılan “güvenlik soruşturmaları” düzenlemesini, Anayasa Mahkemesi’nin kısmen iptalini eleştiren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun cümleleri ile ilgili olarak..

Sayın Bakan, Anayasa Mahkemesi Başkanı’na soruyor, “Sen ‘Güvenlik soruşturmasında bu kadar hassasiyete gerek yok” derken..

Makamına bisikletle mi gidiyorsun ki, düzenlemeye de, ‘Bu kadar hassasiyete gerek yok’ diye yaklaşıyorsun” uyarısı yapan Soylu’ya...

İyi Parti Sözcüsü, tüm verileri altüst eden, tüm bilgilerimizi tersyüz eden yukardaki cümlesi ile cevap veriyor..

Yavuz Ağıralioğlu, “Bisikletle işe gidilememesi”nin müsebbibi olarak İçişleri Bakanı’nı gösterince..

Bize de sormak düşüyor:

AK Parti iktidara gelmeden önce, Türkiye güvenli miydi?

30 bin insan PKK terörü ile can vermemiş miydi?

18 bin faili meçhul cinayet başka bir ülkede mi işlenmişti?

Susurluk’ta, bir emniyet müdürü, cinayetten aranan bir kaçak ve bir milletvekilinin aynı arabada olduğu, trafik kazası sayesinde tesadüfen ortaya çıkmamış mıydı?

“Kumarhaneler kralı” diye tanınan birisi, İstanbul’un lüks bir semtinde, keleşlerle vurulup öldürülmemiş miydi?

Failleri meçhul kalmamış mıydı?

Olay yerinden sinyal veren cep telefonlarını sahipleri gözaltına alınınca, kıyametler kopmamış mıydı?

Sonrasında bu cinayetin failinin, Susurluk’ta öldüğü söylenip, olayın üstü kapatılmamış mıydı?

Bu ülkede, 21 banka, 50 milyar dolar batık ile TMSF’ye devredilmemiş miydi?

Milletin cebinden çalınan 50 milyar doların bir kısmı, siyasetçilere aktarılarak, hiç edilmemiş miydi?

Bu ülkenin en çok satan gazeteleri, televizyon ekranlarında yapılan tehditler sonrasında, el değiştirmiyor muydu?

Söyle be Yavuz Bey..

Can güvenliği açısından mı bakarsın..

Ekonomik özgürlük, cebimizin güvenliği açısından mı bakarsın..

İş güvenliği açısından mı bakarsın..

Medya özgürlüğü açısından mı bakarsın..

Ticaret hürriyeti açısından mı bakarsın..

Nasıl bakarsan bak..

AK Parti öncesinde, Türkiye güvenli, özgür, işine bisikletle giden insanlarla dolu idi de..

Anayasa Mahkemesi, özgür karar veren, başörtü yasağını, darbeci askerlerin gösterdiği sopaların tehdidi altında değil, Anayasa’ya, kanunlara bakarak çözüme kavuşturan bir ülke idi..

Danıştay, hortumlanan bankalarda parmağı olan bürokratların yargılanması isteklerine onay vermeyerek, hortumlamalara icazet vermiyordu da..

Sonra AK Parti iktidara geldi, bunların hepsini tersine mi çevirdi?

Söyle Yavuz Bey?

Bu ülkede Başbakan asılmadı mı?

İki bakan asılmadı mı?

Bu ülkede, “Gençler kıyma makinesinden geçiriliyor” denilerek, darbeler yapılmadı mı?

Hepimizin can güvenliği tehditler altında bırakılmadı mı?

12 Eylül’de benzeri yaşanmadı mı?

12 Eylül’e giden süreçte, eski bakanlar, savcılar, hakimler öldürülmedi mi?

12 Eylül darbecileri, cezaevlerini bile güvensiz yerlere dönüştürmediler mi?

Birlikte hareket ettiğini iddia ettiğin rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, cezaevinde işkenceden geçirilmedi mi?

Sen hangi güvenliğin berbat oluşundan bahsediyorsun?

Bu somut örnekleri, ben mi uyduruyorum?

Bunlar, güvenli Türkiye’nin güvenli sokaklarından, güvenli devletinden, güvenli bürokrasisinden örnekler miydi?

Yakın tarihten aktarayım..

Bu ülkede, Madımak’ta, karanlık bir olay ile, insanlar öldürülmedi mi?

Faili bulundu mu, o olayın?

Ya, Madımak’tan üç gün sonra, Başbağlar’da yaşanılan cinayetler?

Hem de, Madımak’ta ölenlerin sayısına eşit sayıda öldürülenler?

Güvenli Türkiye’nin örnek olayları mıydı, bunlar?

Kıyaslamak istersen eğer.. Bugün batık bir tane banka gösterir misin bana?

Susurluk benzeri hem kirli bir ilişkiyi, hem de muamma bir trafik kazası ile ortadan kaldırılan önemli isimlerin başına gelen benzer bir şaibeli olayı gösterebilir misin bana..

Madımak’ın, Başbağlar’ın benzerini gösterebilir misin bana?

Ha, PKK’nın uzantısı HDP ile, Meral Hanım’ı kahvaltıda buluşturmak için, o terörlü günleri unutturmak istiyorsa, Yavuz bey..

İnsanımızın hafızasını, pembe tablolarla sıfırlamak istiyorsa..

Ben hatırlatayım, bu pek mümkün değil..

Daha üç gün önce, üç şehit haberi daha geldi Van’dan..

Hem de, Yavuz Bey’in, kahvaltı hesapları yaptığı saatlerde..

Ali Karahasanoğlu

Akit TV köşe yazarı