BIST9.722,09%0,80
USD32.5716%0.01
EURO34,8878%0.10
ALTIN2.426,48%0.14

Kimi zaman “Atatürk” ismi ile, kimi zaman “Fatih” ismi ile!

Ali Karahasanoğlu

Abone OlGoogle News
30 Haziran 2020 07:03

Londra’dan çok gizli bir çalışma ile kimseye çaktırmadan ve kaç liraya kadar pey sürüleceğini gizli tutarak, hatta İBB’nin bu işle ilgilendiğini bile saklı tutarak alındığı açıklanan, Bellini’ye ait olduğu iddia edilen Fatih portresi ile ilgili kuşkularımızı dile getirdikçe..

Genç nesilden tepki alıyorum..

“Yok canım. Sen kafayı mı yedin Ali Abi..” diyorlar..

“O kadar da değil, Ali Bey” diyorlar..

“Biraz makul ol Ali Baba” diyorlar..

Onlar yaşamadıkları için..

Eski dönemde açık açık sahneye konulan dolandırıcılık örneklerinden haberleri olmadığı için.. Artık üstü kapalı yapılmak zorunda kalınılan üçkağıtları da tahmin edemiyorlar..

Çok değil, bizim canlı yaşadığımız bir dönemden, dolandırıcılık hikayelerinden bir demet sunayım..

Yeni neslin, biraz ufku açılsın.

Kimlerin, ne dolandırıcılığı, nasıl yaptığına dair tecrübeleri olsun..

Tanıtacağım kişi Sülün Osman değil..

Ona ben de yetişemedim..

28 Şubat sürecinde, dindar insanlara olmadık zalimlikler yapılırken, bir yandan da devletin en tepesindeki isimlerin bile, nasıl dolandırıldıklarını, olayın içindekilerin anlatımı ile sizlere aktarayım..

Tanıtacağım kişi, Selçuk Parsadan..

Bir polis oğlu Selçuk..

Asker dönüşünde, “Orduya Yardım Etmiş Asker Aileleri Derneği”nde tahsildar olarak görev alıyor.. Orada, ilerde yapacağı dolandırıcılıkların altyapısını hazırlamak üzere, gerçek hayatın verilerini topluyor..

Kuvayı Milliye adlı bir dergi kuruyor.. Abone yapmak istediği insanlara, kendisini emekli korgeneral olarak tanıtarak talepte bulunuyor..

Onlarca işadamından, toplu abonelik paraları alıyor..

Gittikçe işi geliştiriyor..

Atlamadan söyleyeyim..

12 Eylül sonrasındaki Halkçı Parti’nin, Beyoğlu İlçe başkanlığını da yapmış dolandırıcılık kahramanı Parsadan..

Ben olayı aşama aşama aktarırken..

Siz de bugünlerde benzerini yaşadığımız bu sol partiden ilçe başkanlığı bile yapan dolandırıcılık kahramanının, izdüşümünü kafanızda canlandırın.

Fatih tablosunun satın alınmasında, neler yaşanmış olabileceğini, hayal dünyanızda şöyle bir gözünüzün önüne getirin.

Ben tekrar, Selçuk Parsadan’a dönüyorum..

Kendi ağzından, dolandırıcılığın temel derslerini sizlere aktarayım:

“Dolandırıcılıkta en geçerli yöntem, ‘Atatürk’ü kullanmaktır.. Paşa diye arayıp, ‘5 takım Atatürk posteri gönderiyorum, al evladım’ diyorum. Alır mısın, malır mısın yok. ‘Aman Paşam müsaitseniz 15 takım gönderin’ diyor anında. Fazla istiyor ki, gözüme girecek!.. Paşanın gözüne girecek, yarın öbür gün ihtilal yaparsam hayatı kaymasın diye. Herkes korkuyor askerden.’’

Uydurmuyorum..

Abartmıyorum..

Adam bunları anlatırken, cezasının artacağını bile bile..

Dolandırıcılıkta en kolay metodun, bir dönem Atatürk’ü istismar etmek olduğunu söylüyor.

Gerisin siz takdir edin.

AK Partili iktidar döneminde de..

Atatürk’ün istismar edilmesi sıfırlanmamış olsa da.. Hâlâ dolandırıcılıkta en rahat metodlardan birisi ise de..

Ona ilaveten, “kolay metot”ta Atatürk ismine Fatih’in de eklenmiş olması, muhtemeldir..

Dolandırıcılar kralı Parsadan’ın aktarımına devam edelim:

“Demirel’i Başbakanlığı döneminde, henüz 16’sındayken dolandırdım. İlk telefonlarımdan biri Demirel’edir. Paşa olarak açtım. Galiba Atatürk tablosu sattım ya da bir devlet bileti.. İlk on konuşmamdan biri. Babamın tavsiyesi ile Başbakan Demirel’i aradım ve kaptım parayı!’’

Demirel ne ki?

Şu, bu kişi ne ki?

Günümüzde artık milyonları dolandıran yeni Parsadan’lar var..

“Aman ha aman.. Parsadan’lara dikkat edelim” uyarımızı yapıp..

Hatıralarını aktarmaya devam edelim:

“Başbakan olduğu dönemde Tansu Çiller’i aradım.. ‘İstanbul’da emekli subayların DYP lehine çalışarak binlerce oy toplayacağı’ vaadiyle ‘Kemalistler Derneği’ için 5.5 milyar lira istedim. Para, ertesi gün Başbakanlık Örtülü Ödeneği’nden hesabıma yatırılmıştı.”

ÖSYM’de eşcinsel destekçisi şarkıcıyla ilgili soru hazırlayan profesörlerimize de tavsiyede bulunayım..

Öğrencilerimizin, eşcinsel destekçisi şarkıcıdan öğrenecekleri ne var?

Sorsanıza Selçuk Parsadan’ı..

Ne yapmış, nasıl dolandırmış, kimle dolandırmış?

Kimlerle dolandırmış?

Ki, yeni nesil aynı hataları yapmasın.

Sadece dolandıranları değil, dolandıranlarla işbirilği yapanları da tanısın.

“Onlar kim” diye mi soruyorsunuz?

Dolandırıcılar kralı Selçuk Parsadan anlatıyor:

“Uğur Dündar ve Emin Çölaşan hep arkamda durdular, hiç benim hakkımda kötü bir şey yazmadılar!”

Siz anladınız onu..

Atatürk tablosu satarak, Atatürk maskı satarak, para toplayan birisi varsa.. Hele hele, satışı da Demirel’e, Çiller’e yapıyorsa..

Uğur Dündar için, Emin Çölaşan için, bunlar bulunmaz bir fırsat.

Dündar ve Çölaşan ile ilgili anısını da anlatıyor, Parsadan:

“Bir gün Emin Çölaşan’ı, Erol Özkasnak Paşa diye telefonda işlettik. Benden sonra Uğur Dündar’la Emin Çölaşan arasında bir espri başladı. Her gün birbirlerini işletiyorlardı. Açtım telefonu 20 dakika işlettim. ‘Uğur’u ziyarete geldim de seni de bir arayayım’ dedim. ‘Paşam yapacak bir şeyim var mı?’ dedi. ‘10 milyar lira da sen ver’ deyince ‘Ulan adi Parsadan’ diye bir başladı..”

Dün aktarmıştım ya..

Londra’daki müzeden, Fatih portresini Ekrem İmamoğlu’nun alması konusunda, Sabancı Müzesi’nin de tebriğine ilişkin ayrıntıyı aktarmıştım ya..

Bakın, Parsadan’ın Sabancı ile de bir anısı var.. Onu da es geçmeyelim:

“Sabancı ailesini de çok dolandırdım. Türkan Hanım’dan haftada en az bir defa meyhane parası alırdım. Ufak ufak yani.. Türkan Hanım’ın verdiği en büyük para, dolar bazında söyleyeyim, bin dolardır.”

Sabancı’yı dolandırmış da, Koç’u es geçmiş olabilir mi?

Parsadan anlatıyor:

“Hayatta miktar olarak en büyük parayı Rahmi Bey’den aldım. 94 senesiydi galiba. 20 milyar aldım. Rahmi Bey’i bir dernek ismiyle aradım.’’

Ve Parsadan’ın, tüm dolandırdığı kişiler ile ilgili tespiti:

“Bunları gözünüzde büyütmeyin, bunlar zeki meki değil. Bunlar bir sistemin ortak menfaat birlikteliklerinden dolayı güç kazanmış insanlar. ‘Atatürk’ sözü bunlar için yeter..”

Daha ne anlatayım?

Bir ömürlük ders bunlar..

Kimi zaman dolandırılan Demirel olur, kimi zaman Koç, kimi zaman halk..

Kimi zaman “Atatürk” ismini istismar ile dolandırırlar, kimi zaman “Fatih” ismini istismar ile.. Kimi zaman Parsadan yapar bu işi..

Kimi zaman, bir başkası..

Anladık mı, genç nesil?

Hatırladınız mı, bizim nesil?

Ali Karahasanoğlu

Akit TV köşe yazarı