Erbakan Hoca’nın kemiklerini sızlatan SP ve YRP!
Ali Karahasanoğlu
Erbakan Hoca’nın kemiklerini sızlatan SP ve YRP!
Ali Karahasanoğlu
Anadolu Basın Birliği diye bir dernek varmış.. 50’nci kuruluş yıldönümünü Ankara’da kutlamışlar.
Katılanlar kim?
Eski Dışişleri Bakanı ve CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin, CHP Genel Başkan Yardımcıları Aylin Nazlıaka ve Suat Özçağdaş, CHP Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever, CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen diye başlarsam..
Siz anladınız oni..
Ama yetmez..
CHP’nin din karşıtlığını biliyoruz.
Ama onu aratan, EMEP diye dine saldırıyı kendilerine amaç edinmiş parti de var. O partinin de Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca katılmış..
İYİ Parti’den, Yeniçağ gazetesinde çalışırken, dindar insanları canavar gibi gösteren çizimler eşliğinde, kimliğini açığa çıkaran Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı da orada..
Ve şimdi sıkı durun..
Bu etkinlikte, AK Parti’den tek bir isim yok..
akit gazetesinden tek bir isim yok..
Yeni Şafak gazetesinden tek bir isim yok iken..
Niye yoklar?
Çağrılmamışlar da, onun için..
Çağrılsalar, gitmiş olsalar, ordaki cuntacılığa, dindar karşıtlığına, Mustafa Kemal’i bir peygamber gibi göstermeye kalkanlara boyun eğmezler de onun için.
Evet, CHP zihniyetinin..
Ezan için “Sussunlar artık” diyerek dil uzatan zihniyetin temsilcilerinin bulunduğu kutlamada..
akit yok ama.. Ak Parti yok ama..
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin var..
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Cafer Güneş var..
Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş var.
Saadet Partisi Ankara İl Başkan Yardımcısı var..
“Ne var orada olmuşlarsa” diyebilirsiniz..
O zaman etkinlikte olanları aktarayım.
Açılış konuşması yapılıyor.
Anadolu Basın Birliği Genel Başkanı Bora Zor, “Basının tarafsızlığı ve kamu yararına hizmet etme sorumluluğu” vurgusu yapmasının hemen ardından..
Cuntacılara kulluğu ifşa edecek şekilde maskeyi indiriveriyor...
“Suçmuş gibi lanse etmeye çalışanlara inat, bu andı okumak şart olmuştur” diyerek..
Kılıç sallayan teğmenlerin şakşakçıları olduklarını itiraf ediyor:.
“And içeriz ki; laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizi bulacak ve kalemlerimiz daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız; şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacak ve şerefimizle öleceğiz”
Yetinmiyor..
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz..” diye devam ediyor..
Bilmiyorum, Doğan Bekin, CaferGüneş, Mustafa Kurdaş da “Mustafa Kemal’in askeri olmak” isterler mi?
Diyeceksiniz ki, CHP milletvekili olmayı kendilerine yedirenler, CHP’ye seçim kazandıranlar, Mustafa Kemal’in askeri olmaktan niye gocunsunlar..
El hak, doğrusunuz..
Ama ben merak ediyorum..
Erzurum’da Tuğgeneral Osman Özbek, Başbakan koltuğunda oturan Necmeddin Erbakan Hoca’ya, “Başbakan değil, istersen bilmemne bakanı ol. Adam olsan, o pezevengin..” diyerek hakaretler savurduğunda, eminim bu isimlerin hepsi üzülmüşler, hepsi bu küfürbaz darbeci isme TSK’nın bir ceza vermesini istemişlerdir..
Ne olmuştu o zaman?
Konu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e aksettirilmiş, “Komutan, boşalma hakkını kullanmıştır” cevabı alınmıştı.
Sonrasında Genelkurmay Başkanlığı’na olay aksettirilmiş, İsmail Hakkı Karadayı yurtdışında olduğu için, kendisine vekalet eden Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal, “Hiç kimsenin ağzına fermuar dikecek halimiz yok” cevabını vermişti..
Ne kadar vicdansızlar. Ne kadar riyakarlar, görüyor musunuz..
Erbakan Hoca’nın sözlerini çarpıtıp, “Kanlı mı olacak, kansız mı” sözleri üzerinden darbe yapmaya kalkanlar.
Kendi darbeci generallerinin küfrüne, “ağzına fermuar mı çekelim” hoşgörüsü ile yaklaştılar..
Şimdi geldik, kılıçlı teğmenlerin disiplin soruşturmasına..
Saadet Partililer, YRP’liler, Milli Gazete yöneticileri..
Daha önce cuntacılardan zarar gördükleri halde, cuntacılarla şimdi kol kola yürüyorlar.
Hem nasıl cuntacılar?
Ben söylemiyorum, cuntacıları savunanlar diyorlar ki: “Kılıçlı yemin, Tuzla Piyade Okulu’ndaki dinci teğmenler olayından bağımsız değildir. Dinci teğmenlere Tuzla’da verilen ders yeterince kavranamadığı için, bir yıl sonra Kara Harp Okulu öğrencileri o yemini cevaben etmişlerdir.”
Tuzla’da olan ne idi?
Harp okulu öğrenciliği sırasında dahi, namaz kılan arkadaşlarını fişleyen bir avuç kemalist teğmen, dindar arkadaşlarını dövmeye kalkmışlar ve olay basına intikal etmiş, dayakçılardan 4, namaz kılanlardan da üç teğmen ihraç edilmişti..
Bir yıl önce, namaz kıldığı için dövülmek istenen teğmenler.
Sonrasında, kılıçlı yeminler..
Ve SP Milletvekili Cafer Güneş’in gözünün içine baka baka. Mustafa Kurdaş’ın gözünün içine baka baka..
Kılıçlı yemini tekrarlayan bir adamın ev sahipliğinde..
Daha vahimi.
Daha büyük bir fecaat olarak hatırlatmak zorundayım....
Şarkı türkü faslından sonra, bir tane haddini bilmez, “Allah yolumuzu, Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan ayrı etmesin” diyor..
Bir beşer, bir ayetin mealine adapte edilerek, dini kavramlar istismar ediliyor..
Erbakan Hoca’nın kemikleri sızlıyor..
Oğlunun partisinin genel başkan yardımcısı da orada..
Dava arkadaşlarının bir kısmının devam ettirdiği Saadet Partisi’nin milletvekili de orada..
Kurduğu ve büyük emek verdiği Milli Gazete’nin genel yayın yönetmeni de orada..
Cuntacılara alkış tutulurken..
Bir tanesi çıkıp da, “Biz gazeteciyiz.. Biz cuntacıların emireri değiliz” diyemiyor..
“Bu ülkede darbeler oldu. O darbelerde sizler, darbecilerin uşaklığını yaptınız.. Biz darbecilere uşak değiliz. Hocamızın kemiklerini sızlatamayız” diyemediler..
Yazıklar olsun..
Bİr defa değil, binlerce defa yazıklar olsun!