Kemal, FETÖ’nün bıraktığı yerde iftiraya devam ediyor
Ali Karahasanoğlu
Kemal, FETÖ’nün bıraktığı yerde iftiraya devam ediyor
ALİ KARAHASANOĞLU
3 aylık torununu ve 13 yaşındaki oğlunu kanunsuz sigortalı yaptıran ve bu resmi evrakla sabit olan Kemal Kılıçdaroğlu, şimdi dürüstlük rollerinde..
Bu ülkeye en büyük ihaneti yapan örgütlerden birisi olan FETÖ’nün televizyonuna çıkıp, o teröristlerin kulağına üflediği sözlerle, “Göreceksiniz, Tayyip Erdoğan kaçacak” diyerek, iftira atan, ama o Tayyip Erdoğan 15 Temmuz darbe girişimi sırasında bile kalkışmanın tam göbeğine gelip aslanlar gibi dik duruşunu gösterirken, tankların arasından sıvışıp kaçan Kemal Kılıçdaroğlu, şimdi zembereği boşalmış saat gibi, mahkeme huzurunda iftiralarını tekrarlıyor..
Avukatı kim bilmiyorum ama, Kılıçdaroğlu’nu cezaevine koydurmaya yemin etmiş olmalı..
Aksi takdirde, “Evet o cümleleri ben söyledim” diyerek, iftira olduğu kesinkes bilinen cümleleri, bir de mahkeme hakiminin önünde tekrarlamazdı..
Kılıçdaroğlu’na duruşmada eşlik eden Özgür Özel’e söyleyelim. Mithat Sancar’a söyleyelim.. Muharrem İnce’ye söyleyelim.
FETÖ’nün montajlı kasetleri ile bu ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına tekrar tekrar hakaret edilmesinin yandaşları iseniz, ortakları iseniz..
Kılıçdaroğlu ile birlikte bunun bedelini ödemeye de hazır olun.
İnsanda utanma olmalı..
Sen değil misin, FETÖ’nün söylemine katılıp, “Göreceksiniz, Erdoğan kaçacak” diyen..
Erdoğan kaçmadığına göre.. FETÖ’nün diğer söylemlerine de, Kılıçdaroğlu’nun biraz mesafe koyması gerekirdi.. Ama, defalarca sandıkta yenildiği Erdoğan’a küfür ederek, kendini tatmine kalkışıyor..
Ne yazıktır ki, mahkeme de, bu rezalete seyirci kalıyor..
Hani bazı küçük çocuklar olur..
Dayaktan zevk alır..
Yaramazlık yaptığında, babası kulağını çeker. O, babasına küfreder.. Babası biraz da dozajı artırarak, terbiye etmeye kalkar.. Daha şiddetli küfürle karşılık verir, daha çok kendisine şiddet gösterilmesini arzu eder bir tavır takınır.
Kılıçdaroğlu’nun hali de bu..
Hayır genel değerlendirmelerle bırakmayacağım..
Dün hakim önünde yaptığı iftiraları, yalanları yüzüne vuracağım..
17-25 Aralık emniyet ve yargı darbesinin, CIA emri ile FETÖ’ye yaptırıldığından, Kılıçdaroğlu dahil, bir tek kişinin şüphesi var mı? Yok.
Ama o darbe girişiminde, montajlanmış kasetlerle, şimdi Kılıçdaroğlu itibar suikastliği yapıyor..
17-25 Aralık’tan sonra, Erdoğan seni sandıkta yendi mi? Yendi. Bir defa değil, iki defa değil, 8 defa yendi mi? Yendi..
FETÖ’cü hainler bile, bugün artık 17-25 Aralık’ın tıpkı 15 Temmuz’daki “Cumhuriyet elden gidiyor” kılıfına sokulmuş bir darbe olduğunu itiraf ederlerken.. Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün bıraktığı yerde papağan gibi kendisine öğretilen kelimeleri tekrar etmeye devam ediyor..
“Ne mutlu ki bana, mahkeme karşısına, ‘Rüşvet suçundan’ çıkmadım. Ne mutlu ki bana, ‘yetim hakkı yiyen zimmet suçlusu bir hırsız’ olarak karşınıza çıkmadım” diyor..
Ben de AK Parti iktidarının yumuşak yüzlü isimlerine haykırayım: “Yazıklar olsun sizlere.. Yazıklar olsun ki.. Bu adam 3 aylık torununu SSK’lı yaptığı halde, 13 yaşındaki oğlunu SSK’lı yaptığı halde, bu adamdan o hırsızlığının hesabını sormadınız. Şimdi bu ülke için geceli gündüzlü çalışan bir cumhurbaşkanından, sandıktaki mağlubiyetinin hıncını almak için, bu yalanları söylüyor.”
Diyor ki Kılıçdaroğlu: “Yine ne mutlu ki bana Sayın yargıç, karşınıza ‘vatana ihanetten’ de çıkmadım.”
Daha hangi ihaneti yapacaktın ki.. Ama yine, yazıklar olsun bu ülkenin savcılarına ki..
Teröristbaşının “heykelini dikeceğim” diyen Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden çıkması için bu Kemal ilk açıklamayı yaptığında, eline kelepçeyi takmadılar..
PKK için “Hak arayan örgüt” güzellemesi yapan Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi’yi.. Cumhurbaşkanlığı seçiminde PKK ve siyasi uzantısı HDP kendisine destek versin diye, milletvekili adayı yapan Kemal Kılıçdaroğlu’nu, o gün cezaevine koymadıkları için, bugün böyle horozlanıyor..
“Ne beytü’l mal-ın bir kuruşuna el uzattım, ne de bir kişiye müsaade ettim. Çeteler, baronlar ve mafyalar hep karşımda olmuştur” diyen adama, “3 aylık torununu sigorta ettiren kimdi yalancı adam” diyen, duruşma salonunda bir Allah’ın kulu çıkmamış..
Ne yazık ki, “Türkiye İş Bankası’nda yıllarca Yönetim Kurulu üyeliği yaptın CHP kontenjanından milyonlarca lirayı bu şekilde cebine atmadın mı, müfteri adam” diyen birisi çıkmamış..
O da hızını alamamış..
Askere polise kurşun sıkan, Deniz’lere, Mahir’lere, Hüseyin’lere de yoldaşlık ettiğini kabul etmiş..
Bir hukuk devletinde, askere kurşun sıkan teröriste yoldaşlık ettiğini söyleyen birisi, elini kolunu sallayarak dolaşabilir mi?
Kafa kesen bir DAEŞ’liye, yoldaşlık yaptığımı söylesem, bu halk beni haklı olarak linç etmez mi?
Kılıçdaroğlu zembereği boşalmış saat gibi.. Devam ediyor:
“Hatırlayın! Çıkarlarımız gereği kabul etmediğimiz ilk tekliflerinde Trump, Erdoğan’a ne dedi? ‘Mal varlığını araştırırım.’ Teslim alınmış ve bütün yetkileri elinde bulunduran “saray” ne yaptı? İstediklerini derhal yerine getirdi.”
Ahlaksız adama bakın. Sahtekar adama bakın. Gözümüzün içine baka baka, nasıl da yalan söylüyor..
Trump, Erdoğan için malvarlığı araştırması şantajı yapmışmış.
O şantajı, siz bilmem nerenizden uydurmuş olmayasınız.
Şantajlık malzemeleri verenler, CHP genel başkanları, Baykal’ı ile, Özel’i ile, İnce’si ile, yatak odalarında onunla bununla yatanlar olmasın..
O tarihte Erdoğan’ın nasıl dimdik durduğunu, tüm Türkiye gördü..
Ama maalesef, ülkesinin cumhurbaşkanına sahip çıkması gereken CHP, o tarihte, Amerikan başkanının yazdığı bir mektuptaki başka bir saygısızlığın avukatlığını yaptı.
Alakasız demeyin.. İhanete somut örnek veriyorum. Bu ahlaksızların, bu sahtekarların maskelerini indiriyorum. Dünkü Sözcü gazetesinde bile, Amerikan ilaç fabrikatörlerinin avukatlığı yapılıyordu..
Emperyallere karşı, “İlacı sabit kur üzerinden alırım. İşine gelirse” diyen bir Erdoğan iktidarını böyle ahlaksızca suçlamaya kalkanlar, sahtekar değil de nedir?
Bu dik duruşu gösteren Erdoğan’a karşı, Amerikan ilaç fabrikatörlerinin sözcülüğünü yapanlar, “ilaç bulunamıyor” diyerek, halkı tedirgin edenler, ahlaksız ve sahtekar değilse nedir?
Teslim alınmış saray diye suçladığınız kişi, ilaç fabrikatörlerini dize getiriyor. Siz ve sizin uşağınız medyadaki emirerleriniz ise, o küresel şirketlerin isteğini yerine getiriyor.
Haydi çık Kılıçdaroğlu.. Çık ve ilaç fabrikatörlerine karşı, Erdoğan’ın dik duruşunu “İstediklerini yerine getiriyor” cümlenle birlikte bir yorumla..
İstenilenleri yapanlar, olsa olsa CHP genel başkanları olabilir.
Çünkü onlar, yatak odalarındaki görüntülerle şantaja kapı aralıyorlar. Uçkurlarına sahip çıkamadıkları için, emperyal devletlerin oyuncağı oluyorlar..
O kadar sahtekarsın ki Kemal..
“Erdoğan, ne oldu da bir anda çark etti? Henüz mahkeme saati dahi gelmemişken, Rahip Brunson’ı götürecek uçağı kapımıza yollamışlardı bile…” diye ahlaksızca yalan söyleyebiliyorsun. Brunson 1.5 yıl cezaevinde kaldı. Ama Amerikan uşağı hainler, Brunson sanki gözaltına alınmış, ertesi günü ABD istemiş ve serbest bırakılmış gibi sahtekarlık yapıyorlar..
ABD istedi, istemesine ama.. 1.5 yıl o Brunson cezaevinde kaldı..
Aynı yalancı Kemal, düne kadar “nas mı” diye alay ederken. Şimdi bakın ne demiş: “Her 100 lira için 135 lira faiz ödüyoruz.”
Ben bu adama sahtekar demeyeyim de, ne diyeyim?
Son olarak da, Erdoğan için, “Kıbrıs ve Ege’den toprak ve taviz” vereceğini iddia eden yalancıya hatırlatayım: Altılı masada imzaladığınız belgede, Ege’deki haklarımız için ‘Mavi vatan macerası’ diyen, sizdiniz, Tayyip Erdoğan değil!