Teğmenler, İlmiye Çığ, laiklik, ama en önemlisi Bülent Arınç!
Ali Karahasanoğlu
Teğmenler, İlmiye Çığ, laiklik, ama en önemlisi Bülent Arınç!
ALİ KARAHASANOĞLU
Gündem yoğun..
Teğmenler konusu var.
Kılıç çeken teğmenlere, ana avrat dümdüz küfür eden cuntacı teğmenleri ölümüne savunan CHP’nin, “Kılıç çeken teğmenler bugün ihraç edilseler bile, iktidara geldiğimizde kılıçlı törenle geri alacağız” taahhütleri var..
Bu taahhütlere, CHP ile ittifak yaparak seçime giren Saadet Partisi’nden, Gelecek Partisi’nden, DEVA Partisi’nden tek kelime ile itiraz olmamasından anlıyoruz ki, onlar da sinkaflı küfürleri çok sevmişler, “oh oh” diyerek kendi aralarında sevinç gösterileri yapıyorlar..
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıklamaları tartışılıyor..
Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin’in, Türkiye’de laiklik ilkesinin yanlış uygulandığı dönemlerin olduğuna işaret eden açıklamasına, o dönemlerin mağduru olan Temel Karamollaoğlu’ndan, Ahmet Davutoğlu’ndan, Ali Babacan’dan bir destek gelmiyor. Tam aksine, Temel beyin kefil olduğu CHP salya sümük saldırılar yapıp, bir de suç duyurusu ile Yusuf Tekin’i, AK Parti’nin 22. iktidar yılında cezaevine koydurmak istemelerine şahit oluyoruz..
Gezi isyanının mimarlarından Can Atalay için bile ter ter tepinen CHP milletvekilleri, pardon şimdi SP milletvekili olarak kirli siyasetlerini sürdüren Bülent Kaya’lar, Mustafa Kaya’lar, Şerafettin Kılıç’lar, Mahmut Arıkan’lar.. Yusuf Tekin için, bir kelimelik “Doğru söylemiştir” mealinde bir açıklama yapmıyorlar..
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, milletin meclisini bilgilendirmek için TBMM’ye gelmiş.. Bir avuç CHP’li eşkıya, bakanın yolunu kesiyor, TBMM’ye sokmamaya çalışıyor.. Eşkıyalık yapan Ali Mahir Başarır’ın partisinden milletvekili olan Saadetliler, “Biz halkın yüzüne nasıl bakacağız. Cumhurbaşkanlığı sisteminde, meclis işlevsizleşecek, yürütme üzerindeki denetim hakkı baypas edilecek diyorduk. Bakan Meclis’e geldiğinde, onu engellemek, Meclis’in görevini fiili olarak engellemek demektir. Bu eşkıyalıktır. CHP’nin yaptığı eşkıyalıktır” demeleri gerekirken.. Ortalıktan toz olmuşlar, “aman bizi kimse görmesin. Biz üç maymunu oynayacağız’ diyorlar..
İlmiye Çığ isimli dine hakaret etmeyi iş edinen kişinin cenazesi kaldırıldı.
Allah’ın emri başörtü için, “Fahişelerin zorunlu giydiği bir başlık” diyen İlmiye Çığ isimli ahlaksızın cenaze namazını, tarikatlara sabah akşam küfreden CHP’li belediye başkanının görevledirmesi ile Süleymancıların yüzkaralığına aday olan bir imam sıfatlı kişi kıldırıyor.. Süleymancı kardeşlerimiz, “Bize her gün küfreden CHP’li belediyelerde bizim insanlarımız ne arıyor” diye sormuyor.. CHP’li istismarcılar, “her gün tarikatlara küfür ediyoruz. Süleymancı birisini, Diyanet’ten ceza alıp ayrıldıktan sonra, belediyede niye görevlendiriyoruz” demiyor. Riyakârlıklar tam gaz devam ediyor..
Daha birçok konu başlığı var..
Ama bunların hepsini bir kenara itip, Ben Bülent Arınç’ı yazacağım..
Son vukuatı nedir Bülent beyin?
FETÖ’cülerin iş dünyasındaki uzantısı İpek Holding’in annesi Melek İpek’e sahip çıkmak..
O Melek İpek ki, “Melek Anne” diye tanımlanıp, melekleştirilmek isteniyordu..
Oğlu Akın İpek, İngiltere’ye kaçtığında yazdığım bir yazı için beni aramış, “Vicdansızlık yapıyorsunuz. Benim oğlum kaçmadı. İngiltere’de iş ile ilgili görüşmeleri var. Tamamlayıp, birkaç güne kadar dönecek” demiş, beni de, “Acaba doğru mu?” sorgulaması yapmaya mecbur etmişti.
Üzerinden 10 yıl geçti. Akın İpek hâlâ İngiltere’de. İngiltere’nin en zengin insanları arasında ismi yer alıyor..
Melek İpek ise, Türkiye’de yargılandı ve mahkum oldu..
Oğlunun kirli işlerini bilmiyor olabilir.. Oğlu aleyhine şahitlik etmesini de isteyemeyiz..
Ama..
Yurtdışında kaçak yaşayan bir kişinin annesini melekleştirmek de, Bülent Arınç’ın üstüne vazife değil..
Öyle ki, “Melek İpek Hanımefendiyi yakinen tanıyorum. Ben hükümetteyken Vakıflar Genel Müdürlüğü bana bağlı idi. En çok hayır işleyen Melek Hanım’a ‘Vakıf Annesi’ unvanı verilirdi. Kendisi tüm maddi imkanlarını ondan yardım talep eden her kişi ve kurum için kullanırdı” diyor..
Bu ülkede, Başbakan Yardımcılığı yapmış. TBMM Başkanlığı yapmış.. TBMM Başkanlığı yaparken, eşi başörtülü diye generallerin protestosuna maruz kaldığında, gazetecilerin kışkırtma amaçlı sorusuna, “Şeyini şey ettiğiminin şeyindendir” cevabını vermiş bir siyasetçi..
Sorsam, hayatında yaptığı tüm hayır adlı işlerinin tamamı, sadece Turgut Özal Üniversitesi için devletten aldığı imkanı karşılamayacak olan İpek Holding’in yolsuzluklarını bilmiyor mu ki, o ailenin tepesindeki Melek İpek’i öve öve bitiremiyor..
Bir kalemde devletten aldığınızın onda birini, belki yüzde birini, hayatınızın tümünde hayır adı altında vermişsiniz ama. O verdikleriniz zaten sizin değil, devletten FETÖ sayesinde gaspettikleriniz..
Bunları bimiyor mu Bülent bey?
Bilmezlikten mi geliyor?
“15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra oğlu Tekin İpek ve kendisi yargılanarak mahkûm edildiler” diyerek, Akın İpek’in yurtdışında kaçak olduğunu, İngiltere’nin en zengin insanları arasında yer aldığını, bu zenginliğin kaynağının şaibeli olduğunu hiç anlatmıyor, Bülent bey..
Devam ediyor:
“Ben, Melek Hanımefendiyi ve ailesini yakınen tanıyan biri olarak kendilerine karşı vefalı olma hasletini yerine getirdim.”
Esenyurt Belediye Başkanı iken görevden el çektirilen Ahmet Özer’e itiraz ediyoruz, “PKK’lı üç çocuğu olan bir anne vefat ettiğinde, dördüncü çocuğa ‘değerli evlatlar yetiştirmiş’ diyen birisi, PKK’yı övmüştür” diyoruz..
Peki, İngiltere’de 10 yıldır kaçak yaşayıp, yargılanmaktan korkan birisi de dahil olmak üzere, “aileyi yakınen tanıyan” diyerek, “vefa gösterdiği” itirafını yapan Bülent beye itiraz etmeyecek miyiz?
Ha PKK. Ha FETÖ. İkisi de CIA’nin kuklası olmuş yapılar. Biri marksist. Diğeri dini kisve ile CIA emirlerini yerine getiriyor..
İkisi de ülkelerine ihanet etmiş insanlar..
PKK’ya sahip çıkanlar nasıl ki suç işliyorlar ise..
Avukatlık sıfatına bir de arabulucu sıfatını ekleyen, ama 10 yıldır, pompacılık yapan Danıştay üyesini bize gösteremeyen (Böyle birisini tanıdığını, içinin sızladığını, herkesin Fetö’cü diye suçlanmaması gerektiğini söylemişti. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da, bu sözlerini düzeltmemişti) hep FETÖ istismarı ile anılan Bülent Arınç’a soralım:
“KHK ve yargı mağdurlarının durumunu insanlar ağzına almaktan imtina ederken çeşitli televizyon ve YouTube programlarında anlatmaya çalıştım. Bunun siyasi bedelini de fazlasıyla ödedim.”
Ne ödedin sayın Arınç, ne ödedin?
Erdoğan sayesinde oturduğun koltuklardan sonra. Bir de oğlunu milletvekili yaptırdın..
“Bedel ödedim” diyorsun. Keşke KHK’lılara sahip çıkacağına, İpek ailesinin devletten haksız yere gaspettiği imkanların geri alınması sırasında millete, devlete sahip çıksaydın.. Bu uğurda bedel ödeseydin..