Haydi CHP ayaklanın, HDP haykırın: Düşünce özgürlüğü yok!
Ali Karahasanoğlu
PKK’nın başındaki teröristin heykelinin dikilmesi vaadinde bulunan Selahattin Demirtaş için, HDP’yi boşverdik..
CHP’yi boşverdik..
DEVA Partisi’ni, Gelecek Partisi’ni, Saadet Partisi’ni boşverdik..
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener bile çağrı yapmıştı..
“Düşünce özgürlüğü yok” diyerek, Avrupa’yı ayağa kaldırıp, AİHM’den çağrılar yaptırmışlardı.
Rıza Türmen’ler, Mustafa Yeneroğlu’lar..
Solcusundan sağcısına, değişik görüşten kişiler, “Türkiye’de düşünce özgürlüğü yok. Selahattin Demirtaş tahliye edilmeli” demişlerdi..
Buyrun, bunların hepsini bir test edelim..
Hepsini düşünce özgürlüğü sınavına tabi tutalım.
Bir saniyede, fiyakalarını alalım..
Suratlarındaki özgürlük makyajlarını döküp, hepsini cıscıbıldak bırakalım..
Benim de şahsen tanıdığım, mesleğini bile ihmal ederek, insanları Allah’ın dinine samimi çağrışlarına şahit olduğum Onkolog Dr. Mehmet Arslan, 5816 Sayılı Kanuna Muhalefetten tutuklandı..
5816 Sayılı Kanun’un kendisini de tartışabiliriz de..
“Dünyanın neresinde, böyle bir kanun var. Dünyanın neresinde, bir kişi için özel kanun çıkarılmış” diye sorarım da..
Orasını da geçtik..
Tıp tahsili yapmış bir düşünce adamı, bir hatırlatma yapıyor.
Şiddetin, “ş”si bile yok..
Söylediği şeyleri, kimseye zorla kabul ettirmeye çalışmıyor..
Kimseye cebren bir şeyi dikte etmeye kalkışmıyor..
Sosyal medya hesabından, Taksim anıtının Mustafa Kemal’in de bulunduğu heykel bölümünün görüntüsünü almış..
Yanına da İslam öncesinde, yahudilikte yaratılmış bir canlıya ibadet edilmesinin yanlışlığını aktaran görüntü koymuş..
Heyyy..
Özgür Özel.. Heeyyy. Şimdi CHP’li milletvekilleri.. Heeyyy DEVA Partili milletvekilleri.. Heeyyy. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu.. Bülent Kaya’lar, Mustafa Kaya’lar. Necmettin Çalışkan’lar..
Heyy.. “Biz ezildik. Biz mağdur olduk. biz cezaevlerine tıkıldık. Bize zulmedildi” diyen HDP’liler..
Çıkıp bir cümle kursanıza..
“Dr. Mehmet Arslan derhal serbest bırakılmalıdır” desenize..
“Şiddete çağrı içermedikçe, her türlü konuşma, serbest olmalıdır” desenize..
“Cinayete çağrı, yakıp yıkmaya tahrik açıkca istenmedikçe, herkes istediğini söyleyebilmelidir” desenize..
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz, gerçekten hayret ediyorum..
Bu ülkede binlerce askeri, polisi şehid etmiş terör örgütü için “Hak arayan örgüttür”’ diyenlerin eşleri, ödüllendirilip CHP’den milletvekili yapılıyor..
Bu ülkede, polisin aracı tahrip ediliyor, resmi araç ters çevriliyor. Üzerine sloganlar yazılıyor.. Bir avukat, tahrip edilmiş polis aracının üzerine çıkıp, ‘Bakın güvenliği sağlayan polisin aracını ne hale getirdik. Var mı bize yan bakan” dercesine, yumruğunu sıkarak fotoğraf çektiriyor..
Evet, Taksim alanında bunu yapıyor.
O gezici avukat tutuklanmıyor.
İstanbul 1 Nolu Barosu’ndan diğer barolara kadar, hatta Türk Tabipleri Birliği’nden Mühendisler Odası’na kadar tekmili birden o gezicilere sahip çıkıyorlar..
“Gezi eylemleri, sivil eylemlerdir” diyerek sahip çıkıyorlar..
Şimdi ise.. Tam da düşünce özgürlüğü kapsamında kalan bir paylaşım, bir fikir açıklaması mahiyetindeki konuşma gerekçe gösterilip, bir doktor tutuklanıyor.
Heeey.. Türk Tabipleri Birliği, neredesiniz?
Bir doktor, tutuklanıyor..
Düşüncesini açıkladığı için tutuklanıyor..
“Bu ülkede, paşadan çok paşacılar var. Paşa bile böyle bir şey istemiyor..” dediği için, 10 Kasım günü saat 9.05’te trafiğin durması, yürüyenlerin durması, adeta hayatın durdurulması için toplumsal bir baskı ortamının oluşturulmasını eleştirip, “Bunu Paşa da istememişti” dediği için, tutuklanıyor..
Teröristlere özgürlük isteyenler, bu kadar masum, bu kadar sivil, bu kadar şiddetten uzak bir düşünce açıklamasının, tutuklama ile karşılanmasına, niye karşı çıkmıyorlar?
Türkiye’de düşünce özgürlüğü yok..
Evet yok.
Ama dindarlar için yok.
Teröristlere özgürlük var.
Teröristlerin istediklerini söylemeleri için.. Teröre davetiye çıkarmak için. Teröristleri kutsamak için yaptıkları açıklamalara özgürlük var.
Ama inancını hatırlatan, inancının açıklamasını yapanlara, bu ülkede özgürlük yok..
AK Parti iktidarında da yok..
CHP iktidarında, hiç yok..
Bakmayın siz, CHP’ye yama olan, muhafazakar partilerin, “Düşünce özgürlüğü yok ise, o ülkede ekonomi de düzelmez” şeklindeki söylemlerine.
Onlar samimi olsalardı..
Bugün Mehmet Arslan’ın cezaevinde ikinci günü..
Bir tanesi çıkıp, açıklama yapardı..
“Asla kabul etmiyorum. kınıyorum” derlerdi..
PKK’lı kardeşleri için, “değerli evlatlar” diyen bir kişiye sahip çıktıkları kadar..
Doktor Mehmet Arslan’a da sahip çıkarlardı..
Ama biliyorum ki..
Bizim çağrımız; bu siyasiler, bu meslek kuruluşları, gerçekten düşünce özgürlüğünden yana iseler, Mehmet Arslan’a da sahip çıkmalarına yönelik olsa da..
Bunlar o kadar ilkesiz ki. O kadar riyakârlar ki..
Mehmet Arslan hakkında açılacak davaya, İstanbul 1 Nolu Baro, müşteki olarak yer almazsa, şaşarım..
Barolar Birliği müdahil olmak için dilekçe vermezse şaşarım..
CHP’li siyasetçiler, CHP’li avukatlar, duruşmaya gelip, “En üst sınırdan ceza verin. Cezada indirim yapmayın.Cezayı paraya çevirmeyin. Artırarak verin” demezlerse, şaşarım..
Nereden mi biliyorum..
akit gazetesi hakkında bunu yaptılar da, oradan biliyorum.
akit tv’de bir harf hatası üzerinden utanmadan sıkılmadan, Adana’dan, İzmir’den baro kasasından uçak bileti alıp gelip, “Cezayı artırarak verin. Cezaya hiçbir indirim uygulamadan verin” talebinde bulundular da, oradan biliyorum..
Geçmiş olsun doktorum, geçmiş olsun Mehmet bey..
Ben senin samimi gayretine şahidim.
Meslektaşların içinde, az sayıda da olsa, “Kime çaktırmadan kanser teşhisi koyup, sürekli muayene ücreti alırız” derdinde olanlar var iken.
Sen Allah rızası için..
Belki de bizim vazifemiz olan, gazetecilerin, hukukçuların vazifesi olan bir konuya eğildin.
Tutuklandın..
Allah, ahirette berat edenlerden eylesin.. Amin.