BIST9.524,59%-0,06
USD32.5882%0.18
EURO34,7132%0.08
ALTIN2.497,44%0.52

Namazdan Lezzet Almak

Abdullah Yıldız

Abone OlGoogle News
15 Ekim 2019 01:39

Soner Duman hoca, çok takdir ettiğim bir ilim ehlidir. Namazla ilgili son yazısı çok güzeldi doğrusu. Kısaltarak istifadenize sunmak istiyorum. Soner Hocamız bir tespitle başlıyor: ‘Kıldığımız namazlardan lezzet alamamamızın temel sebebi namaza kendimizi tam olarak vermemek / konsantre olmamak…’ Ve soruyor: “niçin namaza konsantre olamıyoruz?” Bu konuda söylenenleri madde madde ele alıyor:

1. Namaz kılacağımız yerde ses ve görüntüsü ile bizi rahatsız edecek, aklımızı başka noktalara çekecek unsurların bulunması. Aklımızı bir şeye odaklayabilmek için duyu organlarımızdan gelen veri akışını durdurmak gerekir… Allah Resûlü’ne (s.a), üzerinde işlemeler, nakışlar bulunan bir elbise hediye edildi. Bir namaz vakti namaz kıldıktan sonra elbiseyi çıkarıp, “Bu elbise beni namazda oyaladı, bana eski elbisemi getirin” buyurdu. (Buhârî, “Ebvâbu’s-salât fi’s-siyab”, 13; Müslim, “Mesâcid”, 62)

2. Açlık, uyku, tuvalet gibi fiziksel ihtiyaçlarımızı karşılamadan namaz kılmak. Resûlüllah, “Yemek hazır olduğunda ve bir de kişinin küçük ya da büyük tuvaleti kendisini sıkıştırdığında namaz yoktur” buyurmuş (Müslim, “Mesâcid”, 67); geceleri teheccüd kılmak isteyen ashabına da şunları söylemiştir: “Sizden biri namaz kılarken uyuklamaya başlarsa namazı bırakıp uyusun. Çünkü uyuklayarak kıldığı namazda Allah’a tövbe istiğfar ettiğini zannederken tutup kendi kendisine sövebilir.” (Buharî, “Vudû”, 52; Müslim, “Salâtü’l-müsâfirîn”, 222) Çoğu zaman yeniden abdest almaktan üşendiğimiz için sıkışık abdestle yahut açken “Bir an önce namazı kılayım da rahat rahat yemeğimi yiyeyim” diye aklımızda yemek olduğu halde namaza duruyoruz ve fiziksel ihtiyaçlar namaza odaklanmamızı engelliyor.

3. Namazda okuduğumuz şeylerin anlamını düşünmüyoruz. “Ey iman edenler! Sarhoş iken, ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.” (Nisâ, 43) Bizler sarhoş olmadığımız halde ne söylediğimizi bilmeyince bu âyette belirtilen duruma benzer bir hal söz konusu oluyor… Hepimiz, başta namazda okuduğumuz Sübhâneke, Tahiyyat, Salli-barik, Kunut duaları, Fatiha ve küçük namaz sureleri gibi sûrelerin anlamlarını istesek öğrenebiliriz. Bunları okurken âyet âyet uymasa bile aklımızdan manalarını geçirebiliriz. Okuduğumuzun manasını anlamak namazın bütün seyrini değiştirecek bir etkiye sahip olabilir… İbn Abbas: “Düşüne taşına kılınan orta [ne uzun ne kısa] namaz, düşünmeksizin gafil kalple sabaha kadar namaz kılmaktan daha hayırlıdır” der (Gazalî, İhyâ, I, 151)

4. Namazda yaptığımız fiillerin ne anlama geldiğini idrak etmiyoruz. Tekbir alırken elleri kaldırmanın, el bağlamanın, rükû yapmanın, secde etmenin anlamını tam kavramıyoruz. Oysa bunlar tam anlamıyla birer itaat fiilleridir. Başlama tekbiri ile Allah’tan gayrı ne varsa hepsini arkamıza atarız. El bağlayarak O’nun huzurunda kıyamda durur, O’nun kelamını okuruz. Rükû ederek O’na olan itaatimizi belirtiriz. Secde ederek O’na yaklaşma ve itaatte son sınıra ulaşırız. Selam verirken de ilk başlama tekbiri ile mümin kardeşlerimizle kesmiş olduğumuz bağlantıyı yeniden kurarız… 

5. Şeytanın sürekli bize vesvese vermesi ve bizim bununla nasıl başa çıkacağımıza dair yeterince bilgi sahibi olmamamız. Peygamberimiz (s.a) buyurdu: “Kişi namaza başladığında şeytan ona gelerek başka zaman aklına gelmeyen nice şeyleri ‘şunu hatırla, bunu hatırla, şunu düşün’ diyerek sürekli vesvese verir. Sonunda kişi namazda kaç rekât kıldığını unutur.” (Buhârî, “Ezan” 4; Müslim, “Salât” 19) Bu vesveselere karşı koyabilmek için, aklımıza bir şey gelince derhal onu bırakıp namaza dönmeliyiz…

6. Namazda iken kimin huzurunda durduğumuzu yeterince düşünmememiz. Namaz kılarken âlemlerin Rabbi olan Allah’ın huzurunda durduğumuzu tam olarak anlayabilseydik o zaman her şey bambaşka olurdu. Hz. Hüseyin’in oğlu Ali namaz kılacağında renkten renge girerdi. Kendisine niçin bu duruma girdiği sorulunca “az sonra kimin huzuruna çıkacağım biliyor musunuz?” diyerek çıkışırdı. 

7. Son namazımızı kılıyormuş gibi düşünmememiz. Bizler namaz kılarken sanki daha önümüzde çok ibadet etme, namaz kılma şansımız var gibi düşünüyoruz. Oysa kıldığımız bu namaz ömrümüzün son namazı olabilir. Düşünün: Az sonra ölüm riski yüksek bir ameliyata gireceksiniz ve son namazınızı kılıyorsunuz. Yahut birazdan düşmanlar sizi idam edecek ve siz son namazınızı kılıyorsunuz. O zaman nasıl kılarsınız? Aklınıza namazdan başka bir şey gelir mi? Allah Resûlü, kendisinden tavsiye isteyen sahabeye, “Namaza duracağında sanki son namazını kılacakmışsın gibi kıl” buyurur (Müsned, 23498).

8. Hepsinden daha önemlisi iman zaafımız. Eğer âhirete hakkıyla iman etsek, kendimizi namaza çok daha iyi verebiliriz. “Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz o (namaz), Allah’a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir. Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O’na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir.” (Bakara, 45-46)

Rabbimiz bizleri, bu âyette belirttiği gibi, namazlarını huşû içinde kılanlardan eylesin. Âmin.

Akit TV köşe yazarı