Kötülük Kavramını Baştan Yazdıracak, Dünyanın En Kötü 5 İnsanı [18+]
Binlerce hatta milyonlarca insanı acımasız bir şekilde öldürmüş, uzun süren işkencelere tabii tutmuş dünyanın en kötü 5 insanını ve bugüne kadar neler yaptıklarını sizler için anlattık.
Korku veya gerilim türünde filmler izlediğimiz zaman filmde yer alan kötü karakterlerin yaptığı şeytani işleri görünce şaşırır, bu kadar kötü olmanın mümkün olamayacağını düşünürüz. Tarihte biraz geriye gittiğimiz zaman ise bu düşüncenin ne kadar yanlış olduğunu fark ederiz.
Tarihte kanlı olaylara imza atmış, binlerce hatta milyonlarca masum kişinin ölümünden sorumlu insanlar bulunuyor. Peki bu insanların arasında en kötüleri kim? Dünyanın başına gelmiş en korkunç insanı Adolf Hitler’den Osmanlı’nın Vampiri olarak anılan Kazıklı Voyvoda’ya kadar tarihin en acımasız ve psikopat 5 figürünü anlattık.
Milyonlarca masumun ölümünden sorumlu Adolf Hitler
Listemizin ilk sırasında, 1933 yılından 1945 yılına kadar Almanya’da hüküm sürmüş, Yahudi insanların canına acımasız bir şekilde kıymış Adolf Hitler bulunuyor. Hitler’in politik görüşünü uzun uzun anlatmaya gerek yok, kendisinin Aryan ırkı olarak isimlendirilen saf Alman ırkı yaratma peşinde soykırımlar yaptığını zaten herkes biliyor.
Yaklaşık 11 milyon kişinin ölümünden sorumlu tutulan Hitler, Yahudilerin sadece Almanya’nın değil bütün dünyanın sorunu olduğunu düşünüyordu. Soykırımların başlangıcında, hastanede yatan Yahudiler üzerinde çeşitli deneyler yapılması için emir verdi bu deneyler genellikle Yahudileri öldürmenin en etkileyici yollarını bulmak üzereydi.
Sadece deneylerde 300 binden fazla kişi öldü ve daha sonra hem Almanya’da hem de Avrupa genelinde bütün Yahudiler toplama kamplarına gönderilmeye başlandı. Bu kampların en acımasızı, ölüm kampı olarak da nitelendirilen Auschwitz - Birkenau toplama kampıydı. Tüm Avrupa’dan toplamda 1,3 milyon insan bu kampa gönderildi ve kampa gelen insanlar ya doğrudan gaz odalarına gönderildi ya da vurularak öldürüldü. Kalan insanlar ise çeşitli işkencelere maruz bırakıldı, açlıktan ve yorgunluktan ölene kadar çalıştırıldı.
Nazi dehşetinin sembolü haline gelen Auschwitz kampında Nazilerin düşman olarak ilan ettiği Yahudiler, eşcinseller ve çingeneler gönderildi. Kampta Holokost dönemi boyunca yaklaşık 1,1 milyon insanın can verdiği bilinmektedir ve bir mezarlık haline gelen bu kamp, UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır.
Auschwitz masum insanların öldürüldüğü tek toplama kampı değildi elbette. Hırvatistan ve Letonya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde içerisinde birbirinden acımasız Nazi askerlerinin bulunduğu toplama kampları bulunuyordu ve o dönemde Hitler’in emriyle yaklaşık 6 milyon insanın kamplarda cani bir şekilde öldürüldüğü belirtiliyor.
Milyonlarca masumun üzerinde tıbbi deneyler yapıldı
Toplama kamplarında Nazilerin düşman olarak gördükleri insanlara yapılan işkenceler, çeşitli cezalarla bitmiyordu. Almanya’nın sözde başarılı doktorları, Aryan ırkını kusursuz hale getirebilmek için ilk önce Yahudiler, çingeneler ve eşcinseller üzerinde deneyler yapmaya başladı. Bu deneylerin en acımasızı, toplu kısırlaştırma teknikleriydi. Düşman olarak gördüğü ırkların hiçbir şekilde üremesini istemeyen Hitler, olabildiğince insanı ya öldürmek ya da kısırlaştırmak istedi.
Tıbbi deneyler yüzünden akla mantığa sığmayacak acılar çeken insanlar için ölmek elbette bir kurtuluş olurdu ancak acımasız doktorlar buna engel olabilmek için elinden geleni yapıyordu. Milyonlarca insanın bu deneyler sırasında canlı canlı uzuvları kesildi, farklı enfeksiyonlara maruz bırakıldı ve aynı zamanda sadece yaşamalarına yetecek kadar yemekle beslendiler.
Hitler, daha önce de bahsettiğimiz gibi bu kamplar yüzünden yaklaşık 11 milyon masumun ölümüne yol açtı ancak savaş sırasında gösterdiği acımasız hamlelerle birlikte bu insanların sayısı yaklaşık 60 milyonu buldu.
Bebeklere bile acımayan Kazıklı Voyvoda
3 kez Eflak Voyvodası olmuş, askeri komutan III. Vlad Tepeş’i çoğu kişi aslında Kont Dracula lakabıyla tanır. Vampir inancının köklerini atan Kazıklı Voyvoda, Osmanlı da dahil olmak üzere tarih tarafından dönemin en korkunç ve acımasız insanı olarak tanımlanıyor.
İnsanları öldürmekten aldığı zevk, uyguladığı öldürme ve işkence metodları yüzünden vampir olarak nitelendirilen Kazıklı Voyvoda, adından da anlaşılacağı üzere en çok düşmanlarını kazığa oturtmasıyla biliniyor. Bu kazıkların boyutu düşmanın boyuna göre belirlenir, kazık düşmanın ağzından ya da göğsünden çıkana kadar işkenceye devam edilirdi. Kayıtlara göre acımasız Vlad, sadece insanları değil aynı zamanda hayvanları da kazığa oturtmaktan zevk alan bir insanmış.
Vlad’ı bu kadar acımasız yapan sadece kazık işkencesi değil, aynı zamanda kazığın sivriliğiydi. Vlad, kazığın ucunun tamamen sivri olmamasını, çok fazla sivri olursa düşmanların hemen öleceğini ve eğlencenin biteceğini düşünürmüş. Bu yüzden de kazığa oturtulan insanlar bu acıyı saatlerce hatta günlerce hissettikten sonra can verebilmişler. Vlad’ın tarihin en kötü insanlarından biri olduğınu kanıtlayan en büyük özelliği ise bebekleri annelerinin göğüslerinden kazıklayarak öldürdüğü gerçeği.
Kazığa oturtma Vlad’ın tercih ettiği tek işkence yöntemi değildi. Boğmak, sıcak suyla yakmak, duvara çivilemek, derisini yüzmek ve cinsel organlar başta olmak üzere belirli uzuvları kesmek, Vlad’ın düşmanlarına uyguladığı diğer metodların arasında yer alıyordu.
Tamamı fakirlerden oluşan, ölüm partisi
Vlad fakirlerden, hastalıklı insanlardan ve dilencilerden nefret ediyordu. Bu nefret o kadar büyümüştü ki bir gün Eflak’taki tüm fakirleri sahte bir partiye davet etti ve onlara, fakirlikten kurtulmak ister miydiniz diye bir soru sordu. Odada bulunan tüm insanlar evet cevabını verince, Vlad hepsini ateşe verdi ve can çekişerek ölmelerini izledi.
Vlad’ın o dönemde 100 binden fazla kişiyi, Eflak nüfusunun da %20’sinden fazlasını öldürdüğü biliniyor. Küçük çocukları fırına atıp ailelerini kendi çocuklarını yemeye zorlayan Vlad, 1476 yılında Osmanlı Devleti’nin akıncılarından Mihaloğulları tarafından idam edildi.
Rus İmparatorluğu’nun en dengesiz ismi: Korkunç İvan
IV. Ivan, Rusya’nın en zeki ancak bir o kadar da deli ve acımasız olarak andığı bir hükümdardı. 1547 yılından 1584 yılına kadar hüküm süren Ivan, oğlu da dahil olmak üzere binlerce kişiyi idam ettirmesiyle biliniyordu.
Babasını küçük yaşta kaybettikten sonra tahtın varisi olmuş, ancak daha çok küçük olmasından dolayı annesi tarafından temsil edilmişti. Bu sırada diğer beylikler tarafından büyük tehdit altında olduğu için kendisini dış dünyaya bir nebze de olsa kapatmış, suikasta kurban gitmemek için geceleri uyuyamaz hale gelmişti.
Çocukluğunda yaşadığı bu paranoyaklık, Ivan’ın gençlik döneminde de yansıdı ve tahta geçtikten sonra mental olarak dengesizlikler yaşamaya başladı, ardından da önü kesilemeyen idam kararları geldi. Ivan, gittikçe paranoyaklaştı ve kimden şüphelenirse şüphelensin ikinci bir şans tanımadan o kişiyi idam ettirdi. Olay o kadar ciddi boyutlara ulaşmıştı ki kendisine ihanet ettiğini düşündüğü için kendi oğlunu bile öldürtmeye karar verdi.
Ivan’ın kendi oğlunu öldürmesi, tarihte kendisine önemli bir yer edindi ve o anlar, dönemin ünlü sanatçılarından Ilya Repin tarafından resmedildi. Korkunç Ivan Oğlunu Öldürüyor isimli bu tablo, şu anda Moskova’da Tretyakov Galerisi’nde sergileniyor.
Ivan, gücünü tüm Rusya’ya kanıtlayabilmek için çeşitli köylerde katliamlar yapmaya, Rus asilzadelerini av köpeklerinin önüne atmaya başladı. Kendisine Oprichina adında bir birlik kurdu. Tamamı sadık üyelerden oluşan bu tarikatta herkes siyah giyinir, siyah atların çektiği arabalar kullanırdı. Bu tarikattaki üyeler, hem Ivan’ın hem kendi kararları doğrultusunda şüpheli gördükleri insanları katletti ve binlerce insanın ölümünden sorumlu tutuldu.
Eşini kaybettikten sonra akli dengesini tamamen yitirdi
Ivan’ın sahip olduğu paranoya ve sinir krizleri, 1560 yılında ilk eşini kaybettikten sonra daha da artmaya başladı. Alkole ve kadınlara karşı ilgisi artan Ivan’ın ne konuştuğu bile anlaşılamaz hale gelmişti ve önüne gelen herkesi katletmeye başlamıştı.
Korkunç olmasının yanı sıra Ivan aynı zamanda başarılı bir liderdi. 15. yüzyılda Moğolistan kontrolü altında olan Rusya’nın özerkliğine kavuşmasını sağladı ve Rusya’yı dünyada önemli bir bölge haline getirdi. Ancak o güne kadar yaptığı katliamlar, tek lider olma isteği doğrultusunda diğer asilzadeleri öldürmesi ve çocuklar da dahil binlerce insanı katletmesi, Ivan’ı Rusya’nın ve tarihin en acımasız liderlerinden birisi yaptı.
Korkunç Ivan, 1584 yılında Bogdan Belsky ile satranç oynarken boğularak öldü. Ivan’ın kesin ölümü bugüne kadar kesin bir şekilde tespit edilememiştir ancak ortaya atılan iddialarda Ivan’ın zehirlendiği, bu yüzden boğularak öldüğü söyleniyor.
Nazilerin ölüm meleği: Josef Mengele
Adolf Hitler’in acımasızlıklarını anlatırken toplama kamplarından ve orada gerçekleşen birbirinden korkunç deneylerden de bahsetmiştik. Eski bir Nazi subayı olan Josef Mengele, bu deneylerin başını çeken, son derece acımasız ve insan olarak bahsedilmeyecek kadar kötü bir insandı.
Mengele, kamplarda kimlerin gaz odasına gönderileceğine, kimlerin kurşuna dizileceğine ve kimlerin üzerinde deney yapılacağına karar veren isimlerdendi ve en çok ikizlere olan ilgileriyle biliniyordu. Yahudi, eşcinsel ve çingenelerde ikiz olan çocukları, yetişkinleri bulup onlara ilk önce iyi davranıyordu ancak ardından acımasız testler yapmaya başlıyordu. Yapışık ikizleri narkozsuz bir şekilde ayırmaya, ayrı doğanları da aynı yöntemle birleştirmeye çalışıyordu.
İkizlere olan ilgisinin ardında yatan sebep aslında tamamen Aryan ırkıyla ilgiliydi. Mengele, ikiz bebeklerin sırrını bulursa Hitler için tamamen saf bir Alman ırkı yaratabileceğini düşünüyordu. Aynı zamanda hastalıklı insanlara karşı bir tiksintisi vardı ve bu yüzden de bu tür insanların soyunun devam etmemesi için onları hadım etmeye başladı.
80 bin kişiyi ateşe yollatan engizitör: Tomás de Torquemada
1400’lü yılların İspanya’sında ülke finansal olarak büyük sıkıntılar yaşıyordu ve dönemin kralı V. Ferdinand, bu sıkıntıların Katolik olmayan insanlardan kaynaklandığını düşünüyordu. Bu yüzden bütün Yahudilerin, Müslümanların ve Ortodoksların İspanya’dan sürülmesini istedi ve bu insanların tespit edilmesi için Papa’nın onayıyla beraber engizisyon mahkemeleri kuruldu.
Engizisyon mahkemelerini bildiğimiz mahkemelerden ayıran bir özellik vardı. Bu mahkemelerde hiçbir sanık masum bulunmaz, insanlar inançlarını ve düşüncelerini itiraf edene kadar akla mantığa sığmayacak işkencelere tabii tutulurdu. Bu işkence ve idam emirlerinin başında, dönemin en acımasız insanlarından biri olarak anılan Tomas de Torquemada bulunuyordu.
Yaklaşık 14 yıl boyunca Engizisyon mahkemelerinin başında duran Torquemada, Dominikan isimli bir tarikata üyeydi ve mahkemeye getirilen herkese ağır cezalar verdi. Bu cezaların arasında diri diri yakılmak, gömülmek ve derin sulara atılmak bulunuyordu.
Torquemada kulağa şaka gibi gelse de işini gereğinden fazla severek yapıyordu ve binlerce insana yaptığı işkence yöntemlerini titizlikle kayıt altına alıyordu. İşinde o kadar iyiydi ki bütün İspanya’da ikonik bir figür haline geldi, yetkili makamlar terfi etmesini istedi ancak Torquemada bunu reddetti.
Torquemada, hayatı boyunca yaklaşık 80 bin insanı cezalandırdı. Bu insanlar şanslıysa direkt idam edildi ancak günler süren işkenceye tabii tutulan on binlerce masum İspanyol da bulunuyordu. Torquemada işkenceden o kadar zevk alıyordu ki mahkumlar hemen ölmesin diye onları kendince belirlediği süre boyunca işkenceye maruz bıraktı, kimisi kolu kopmasına rağmen yaşamaya devam etti. Kayıtlara göre Torquemada, bulunduğu görev aldığı tüm bölgeleri Katolik olmayan insanlardan tamamen temizlemeyi başardı ve 1498 yılında eceliyle öldü.
- Yeniden eskiye
- Eskiden yeniye
- Öne Çıkanlar