Myanmar Depremi ile Olası İstanbul depremi senaryosunda neler yaşanacak?
İstanbul 2 dönemdir depreme hazırlanmıyor. Yakın tarihte Myanmar'da yaşanan deprem olası İstanbul Depremini tekrar akıllara getirdi! Peki şuan yargılanan İBB yönetimi İstanbul Depremi'ne ne hazırlık yaptı?

Myanmar depremi ile İstanbul’da olası bir depremi karşılaştırmak için öncelikle her iki bölgenin jeolojik, demografik ve yapısal özelliklerini incelemek gerekir. Myanmar’da 28 Mart 2025’te meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki deprem ve İstanbul’da beklenen olası deprem (genellikle Marmara Denizi’nde Kuzey Anadolu Fay Hattı kaynaklı tahmin edilen 7.0-7.5 büyüklüğünde bir deprem) arasında benzerlikler ve farklılıklar bulunuyor.
Jeolojik ve Tektonik Durum
Myanmar Depremi: 28 Mart 2025’te Myanmar’ın Sagaing Bölgesi’nde, Sagaing Fay Hattı üzerinde 7.7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bu fay, Hindistan ve Avrasya tektonik plakaları arasındaki sınırda yer alıyor ve doğrultu atımlı (strike-slip) bir fay olarak biliniyor. Deprem, 10 km gibi oldukça sığ bir derinlikte gerçekleşti, bu da yüzeyde daha yoğun sarsıntı ve yıkım anlamına geliyor. Myanmar, tektonik olarak aktif bir bölgede yer alıyor ve bu deprem, ülkedeki en büyük depremlerden biri olarak kaydedildi.
İstanbul’un Olası Depremi: İstanbul, Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF) üzerinde bulunuyor. Bu fay, Anadolu Plakası ile Avrasya Plakası arasındaki hareketten kaynaklanan sağ yanal doğrultu atımlı bir faydır. Marmara Denizi’nde beklenen depremin büyüklüğü genellikle 7.0-7.5 arasında tahmin ediliyor ve derinliği de 10-15 km civarında olabilir. KAF, dünyadaki en aktif fay hatlarından biridir ve İstanbul’un hemen güneyinden geçtiği için şehir doğrudan risk altında.
Her iki deprem de doğrultu atımlı faylar üzerinde gerçekleşiyor veya gerçekleşmesi bekleniyor, bu da benzer sismik hareket mekanizmalarına işaret ediyor. Ancak Myanmar depremi, İstanbul’da beklenenden biraz daha büyük (7.7 vs. 7.0-7.5). Öte yandan, İstanbul’un fay hattı Myanmar’dakinden daha fazla enerji biriktirmiş olabilir, çünkü KAF üzerindeki son büyük kırılma 1999’da (7.4 büyüklüğündeki Gölcük depremi) gerçekleşti ve Marmara segmenti hâlâ kırılmayı bekliyor.
Yıkım ve Hasar Potansiyeli
Myanmar Depremi: Myanmar’daki deprem, Mandalay gibi büyük bir şehir yakınında (16 km kuzeybatısında) meydana geldi ve 10 km’lik sığ derinliği nedeniyle ciddi yıkıma yol açtı. Resmi verilere göre 3.000’den fazla kişi hayatını kaybetti, 4.700’den fazla kişi yaralandı ve yüzlerce bina çöktü. Özellikle Mandalay’da çok katlı yapılar, köprüler ve tarihi yapılar (örneğin Mandalay Sarayı) zarar gördü. Ayrıca, Bangkok’ta (depremden 1.000 km uzakta) bile bir gökdelenin çökmesi, düşük frekanslı sismik dalgaların uzun mesafelerde etkili olduğunu gösterdi. Myanmar’da yapı stokunun büyük kısmı depreme dayanıklı değil; yoksulluk, hızlı kentleşme ve zayıf inşaat standartları yıkımı artırdı.
İstanbul’un Olası Depremi: İstanbul’da beklenen deprem, 15 milyondan fazla nüfusuyla çok daha yoğun bir bölgede etkili olacak. Marmara Denizi’nde gerçekleşmesi durumunda, sarsıntı özellikle Avrupa yakasında (Fatih, Beyoğlu, Zeytinburnu gibi ilçeler) ve Anadolu yakasında (Kadıköy, Üsküdar) yoğun hissedilecek. Türkiye’de 1999 depreminden sonra yapı denetim sistemi geliştirilmiş olsa da, hâlâ çok sayıda eski ve dayanıksız bina bulunuyor. Kandilli Rasathanesi ve AFAD tahminlerine göre, 7.5 büyüklüğünde bir depremde 50.000’e kadar bina ağır hasar alabilir, binlerce kişi ölebilir ve ekonomik kayıp milyarlarca doları bulabilir. Ayrıca, İstanbul’un karmaşık altyapısı (köprüler, tüneller, E-5 gibi ana yollar) ve yüksek katlı binaları, Myanmar’daki gibi çökmelere karşı savunmasız.
Myanmar’daki deprem, yapı kalitesinin düşük olması ve depreme hazırlıksız bir toplum nedeniyle büyük yıkım yarattı. İstanbul’da ise yapı stokunun bir kısmı daha modern ve dayanıklı olsa da, nüfus yoğunluğu ve şehirdeki kaotik planlama (örneğin E-5 kenarındaki gökdelenler) hasar potansiyelini artırıyor. İstanbul’da bir deprem, Myanmar’dakinden daha az bina çöküşüyle sonuçlanabilir, ancak can kaybı ve ekonomik etki nüfus farkı nedeniyle çok daha yüksek olabilir.
Toplumsal ve Altyapısal Hazırlık
Myanmar Depremi: Myanmar, 2021’deki askeri darbe sonrası iç savaşla boğuşuyor ve altyapısı zaten zayıf. Deprem sonrası yollar, köprüler ve hastaneler zarar gördü, elektrik kesintileri yaşandı ve iletişim hatları çöktü. Askeri yönetim, uluslararası yardımı nadiren kabul ettiği için kurtarma çalışmaları yetersiz kaldı; çoğu yerde halk kendi imkânlarıyla enkaz kaldırdı. Bu durum, ölü sayısının artmasına ve yardımın gecikmesine neden oldu.
İstanbul’un Olası Depremi: Türkiye, deprem konusunda daha deneyimli bir ülke. AFAD ve yerel yönetimler, arama-kurtarma ekipleriyle organize bir şekilde çalışabiliyor. Ancak İstanbul’un büyüklüğü, trafik yoğunluğu ve olası altyapı hasarları (örneğin Boğaz köprüleri, havalimanları) kurtarma çalışmalarını zorlaştırabilir. 1999 depreminden alınan derslerle binalar güçlendirildi ve deprem bilinci artırıldı, fakat hâlâ yeterli değil. Özellikle dar sokaklar ve kaçış yollarının azlığı, Myanmar’daki gibi hareket kabiliyetini kısıtlayabilir.
İstanbul, Myanmar’a göre daha iyi bir kurtarma ve müdahale kapasitesine sahip, ancak şehirdeki yoğunluk ve plansız yapılaşma bu avantajı sınırlayabilir. Myanmar’da devlet kontrolü ve yoksulluk, İstanbul’da ise aşırı nüfus ve altyapı yükü en büyük engeller.
Sonuç olarak;
Benzerlikler: Her iki deprem de sığ derinlikte, doğrultu atımlı faylar üzerinde gerçekleşiyor/gerçekleşecek ve yüksek katlı yapılar için ciddi risk taşıyor. Şehirlerin altyapısı (köprüler, yollar) her iki durumda da büyük zarar görüyor.
Farklılıklar: İstanbul’un nüfus yoğunluğu ve ekonomik önemi, Myanmar’dakinden çok daha büyük bir felaket potansiyeli yaratıyor. Myanmar’da yapı kalitesizliği ve hazırlıksızlık yıkımı artırırken, İstanbul’da modern binalar bir avantaj sağlasa da eski yapılar ve plansız kentleşme riski büyütüyor.
- Yeniden eskiye
- Eskiden yeniye
- Öne Çıkanlar