2. Yeditepe Bienali'nde klasik Türk ve İslam eserleri modern yorumla sunuluyor
İşte ayrıntılar…
Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Fatih Belediyesi ve Klasik Türk Sanatları Vakfının iş birliğiyle sanatseverlerle buluşan bienalde, klasik Türk ve İslam eserleri, modern ve bağımsız bir yorumla sunuluyor.
Sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği bienalin son mekanı olan Yedikule Hisarı'ndaki bölümü açmaya hazırlanan küratör Berkan Karpat, bienalin felsefesini, geleneksel sanatları ve gelen eleştirileri, değerlendirdi.
Karpat, bienale yöneltilen çeşitli eleştirilere değinerek, "Bol bol tartışılsın. Beni en sevindiren nokta o olacak. Bir şey huzursuzluk yaratıyorsa bence daha iyidir. Eğer bir şey çok beğenilirse bana öyle geliyor ki alışılmış bir şey, yani 'Dur, burada bir hareket yok.' anlamına gelir." dedi.
Yaklaşık 3 bin eserin masasına geldiğini belirten Karpat, "Ustaların da yardımıyla bunlardan 282 eser seçilmiş oldu. Temayı en başta belirledik fakat sergileme tarzını hiçbir sanatçı da bilmiyordu tabii." diye konuştu.
"Küratör mega sanatçı oldu"
Berkan Karpat, bienallerde küratörün rolünün çeşitlendiğine dikkati çekerek, "Küratörün görevi eskiden koleksiyonu bir arada tutmak, resmi temizlemek, tozunu almaktı. Şimdi hizmeti farklılaştı. Şimdi öyle bir duruma geldi ki artık (önce) küratör söylenir, ondan sonra sanatçılar söylenir yani küratör mega sanatçı oldu." ifadelerini kullandı.
Küratörün 3 farklı pozisyonu olduğuna işaret eden Karpat, "Mega sanatçılık küratörün birinci pozisyonudur. Süleymaniye Külliyesi İmareti Darüzziyafe'de bunu gördünüz." değerlendirmesinde bulundu.
Karpat, küratörün ikinci pozisyonunun Nuruosmaniye Cami Mahzen'de görülebileceğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Burada sanatçı, onun üzerinde nasıl sergileyeceğim diye refleksiyon yaptığı (düşündüğü) için birlikte gidiyoruz. Üçüncü bir pozisyon da belki 'Yedikule Hisarı'nda olabilir. Küratör tamamen çıkmış olur. Birinci bienaldeki küratör pozisyonunu kimse anlamadı. Farkında olmadıkları için anlaşılmadı. Yani 'Herkes gidip (eseri) asabilir, gelip alabilir. Herkes sanatçıdır. Ne getirirsen getir. Buyur as fuara ya da sene sonu sergisine.' deseydik, kaçmış olurduk. Bizim tartıştığımız, küratör, hakikaten bir sanatçı olarak bizim eserlerimize hizmet ettirerek bir eser mi yaratıyor?"
- "Kitaptan çıkardık, kategoriye yerleştirdik"
Sanatçının her zaman çağdaş olduğunu ve çağdaş olma mecburiyetinde olduğunu vurgulayan küratör Karpat, "Çünkü geçmişte ya da gelecekte yaşamıyor. Onlar ancak hayal edebilir. Fakat biz kategori yaptığımız zaman bir sıkıştırma yapıyoruz sanatta. Sanatçı hangi tutumla çıkıyor, eserini nasıl dışarı atıyor ve onu nasıl sergiliyorsa bunun üzerine bir öz olarak düşünmesi lazım. Düşündüğün zaman zaten otomatikman bir yere gelir. Belki geleneksel sanatla uğraşan kişiler dış mekan ile temasa girdiği zaman, nasıl sergileyeceği konusunu çok düşünmemiştir. Belki düşünmek de istemiyordu ama bu sergide buluşan 16 sanatçı bunu düşünmeyi başarmış." ifadelerine yer verdi.
Berkan Karpat, geleneksel sanatlarda terminolojinin henüz oturmadığının altını çizerek, şöyle devam etti:
"Bu, tümüyle aslında bir kitabi sanattı. Biz bunu kitaptan çıkardık, kategoriye yerleştirdik, hat, ebru, minyatür dedik. Minyatüre de aslında nakış mı dememiz lazım. Terminoloji daha oturmamış. Batı terminolojisi bunlar. Ondan sonra çerçeveledik duvara astık. Şimdi bir zaman ilişkisi ile çevirdik. Dış mekanla ilişkisini başlattık. Fakat bunun üzerine ne kadar düşündük? Onun için 'çerçeve içi-çerçeve dışı' diyoruz. Çerçeveye alıp duvara astığımızda bir fenomen oluyor. Kitabı alırız elimize, kitap bize hizmettedir. İstediğimiz tarafı açar bakarız. Yorulduysak ya da istemiyorsak kapatır, rafa koyarız. Zaman ilişkisi biter. Ama çerçeveletip duvara astığımızda, zaman ilişkisi daim olmaya başlar. Şimdi dekorasyon mu oldu orası. Neye hizmet ediyor? Hizmet farklılığı başladı."
- "Bu mirasa sahip çıkmak lazım"
Geleneksel sanatlara sahip çıkılması gerektiğini sözlerine ekleyen Karpat, "Bu kültüre, mirasa sahip çıkmak lazım. Yani sevip sevmemek herkesin kişisel tercihidir ama sahiplenip bunun felsefi ve tasavvufi yanını tartışmamız gerekiyor. Aynı zamanda tarihçiler ve sanatçılar da bunu ele alıp kamuoyunda tartışması lazım. Şu an sanat tarihçilerinin büyük bir vazifesi var, çünkü terminoloji hiçbir yerde oturmamış. Minyatür demek ters, İslam sanatları demek ters, geleneksel sanat demek ters, klasik tamamen abes, mantıksız. Bunların hepsinin ele alınması lazım. Bence önümüzdeki 10-15 senede bunlar yapılacak." dedi.
Bienalde, 226 sanatçının 282 eseri 7 Mart'a kadar görülebilecek. Sergi mekanlarından Yedikule Hisarı'nın da bu ay içinde açılması planlanıyor.