İstanbul’da gizem: Haritalar incelendiğinde ortaya çıktı...
İstanbul'un adalarını bilmeyen yoktur. Özellikle bahar ve yaz aylarında Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedefadası dolar taşar. Yalnız bu bilinen adaların dışında belki de adını ilk kez duyacağınız adalar da var.
Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Yassıada… İstanbul'daki bu adaları bilmeyen çok az kişi mevcut. Ancak İstanbul’da öyle adalar bulunuyor ki, hikayelerini öğrenince çok şaşıracaksınız.
1950 yılına kadar sürgün yeriydi: KAŞIK ADASI
Günümüzde özel mülkiyet alanı olarak kullanılan Kaşık Adası, Marmara Denizi’nde yer alıyor. Eski adı Pita olan ada, kuş bakışı görüntüsünün kaşığa benzemesiyle şimdiki adını almış. Bölgenin iskâna açılması Osmanlı dönemine uzanır.
1950 yılına kadar sürgün yeri olarak kullanılan adanın ilk mülkiyet hakkını Danon ailesi almış. Ada, Heybeli’ye 700 metre uzaklıkta, Burgazada’nın hemen doğusunda yer alıyor. Özel mülkiyet olması nedeniyle adaya ziyaret gerçekleştirilemez. Ancak kayık veya motorlar vasıtasıyla deniz alanı kullanılabilir. Kaşık Adası’na sefer yapan herhangi bir ulaşım aracı bulunmamakta…
1974'de Tuzla'da satın aldı: RAHMİ KOÇ ADASI
Denize olan tutkusuyla bilinen ünlü iş insanı Rahmi Koç'un 1974'te Tuzla'da satın aldığı adanın önceki sahibi, Fransız bir kadındı. Asıl adı İncir Adası olan adanın, Koç ailesiyle özdeşlemesi sebebiyle halk arasında Koç Adası olarak biliniyor. Rahmi Koç, burada özel misafirlerini ağırlıyor onun dışında adaya uğramıyor. Koç Adası’nı Tuzla sahilden rahatça görebilirsiniz.
Bizans zamanında taş ocağı olarak kullanıldı: TAVŞAN ADASI (BALIKÇI ADASI)
Tavşan Adası ya da Balıkçı Adası (Yunanca, Neandros Adası) Marmara Denizi'nde yer alan Prens adalarının bir üyesi. Büyükada'nın 2 km kadar güneyinde, eni ve boyu 90 metre olan, ağaçsız, çıplak bir kara parçası. Adada hem küçüklüğü hem de çoraklığı sebebiyle yerleşim yeri yok. Bu adada tavşan çok olduğu için halk buraya ‘Tavşan Adası’ adını takmış.
Ege Denizi'deki Yunan adalarından biri olan Andros Adası'ndan göç edip, Heybeliada'ya yerleşmiş olanlar, Heybeliada'da bir koloni oluşturmuşlardı. Androslular Büyükada'nın arkasındaki bu küçük adaya kendi adalarının ismini anmak için Yeni Andros anlamına gelen Neandros demişlerdi. Bugün bu adaya Niandros, hatta Yandros da denilmekte. Haritalardaki resmi adı ise Balıkçı Adası. Tavşan Adası'nın elverişli bir plajı yok. Bizans zamanında taş ocağı olarak da kullanılmış. Adada bir adet manastır harabesi bulunuyor.
İstanbul’da denizin altındaki gizem: VORDONİSİ
Bostancı Çöken Ada ve Höreke adlarıyla bilinen ve iki adacıktan oluşan Vordonisi (Vordonos) adası.
İstanbul, Doğu Roma İmparatorluğu'nun hakimiyeti altındayken, 11. yüzyılda tarihin en büyük depremlerinden birine maruz kaldı. Deprem sonrası Marmara Denizi yükselerek, şehrin büyük bölümünü sular altına aldı.
Denizin etrafındaki bazı bölgelerden sular çekilirken, kimi kara parçaları da yüzyıllarca unutulacak şekilde sular altında kayboldu. Bu kara parçalarından biri de Vordonisi Adası. Marmara Denizi'ndeki adalar afetlere direnirken Vordonisi tarih sahnesinden silindi. Prens Adalarından biriyken batan Vordonisi Adası hakkında hâlâ net bilgilere ulaşılamıyor.
Salerno Üniversitesi Ortaçağ Latin Araştırmaları Bölümü Öğretim Üyesi Alessandra Ricci, Satyros Manastırı'nı araştırırken manastırın ikizinin Vordonisi Adası'nda olduğunu ortaya çıkardı. Günümüzde Küçükyalı, Çınar mahallesi semt camisinin ve muhtarlık binasının yanındaki yıkıntının 9. yüzyıldan kalma Satyros Manastırı veya Bryas Sarayı olduğu belirlendi. İddialara göre, Satyros Manastırı’ndan deniz altına doğru giden uzun dehlizler (yer altı geçitleri) bulunuyor; bu geçitler iki manastırı birbirine bağlıyordu. Tabii bunlar iddiadan ibaret…
Vordonisi'yi görmek hâlâ mümkün
Bölgede sahilde otururken, denizde görülen köpüklü alan Vordonisi'yi işaret ediyor. Bu eşsiz ve tarih yatan adayı görmek isterseniz sahile gitmeniz yeterli…
İstanbul dışında varlığından çok az kişinin haberdar olduğu adalar da var. İşte onlardan bazıları...