Kızamık hastalığı nedir? Belirtileri nelerdir?
Kızamık nasıl bulaşır? Kızamık hastalığı belirtileri nelerdir? Kızamık hastalığına ne iyi gelir? Kızamık hastalığı tedavisi nasıldır? Tüm soruların yanıtı haberimizde...
Kızamık hastalığı nedir?
Kızamık özel bir virüsle (morbilli) meydana gelen, bulaşıcı bir çocukluk hastalığıdır.
Kızamık hastalığının nedenleri nelerdir?
Kızamığın etkeni olan virüs, hastaların burun ve yutak salgılarıyla çıkan damlacıklarda bulunur; ağız ya da burundan üst solunum yollarına ya da dolaylı olarak konjunktiva mukozasına girer. Vücuda girdiği yerde üreyerek düşük miktarda bütün vücuda yayılır ve lenf dokusu hücrelerinde üremeyi sürdürür. Daha sonra ikinci kez, çok daha uzun süreli ve kitlesel olarak kana yayılır.
Bu döneme ilişkin ilk belirtiler, virüsün bulaşmasından yaklaşık 9-10 gün sonra ortaya çıkar. Hastalık bu aşamadan sonra 14. ve 15. güne değin çok bulaşıcıdır. Virüsün vücuda girmesinden yaklaşık 14 gün sonra döküntülerin başlamasıyla virüsün üremesi azalır. 16. günden sonra genellikle kanda virüse rastlanmaz. Yalnız idrarda bulunan virüs, bu ortamda varlığını günlerce sürdürür. Döküntüler kanda hastalığa özgü antikorların belirmesi ve hastanın iyileşmeye başlamasıyla aynı dönemde görülür. Kızarıklıkların pul pul dökülme belirtileri göstermesiyle bulaşıcılık dönemi bütünüyle sona erer.
Kızamık hastalığı nasıl bulaşır?
Kızamığın derideki belirtileri yaygın döküntülerdir. Kızamık tüm dünyada yaygın olarak rastlanan döküntülü bir hastalıktır. Etkeni, çok küçük ve vücudun dışındaki kimyasal ve fiziksel etkenlere karşı çok az direnci olan bir virüstür. Hastadan sağlıklı kişilere üst solunum yoluyla, özellikle konuşurken ve öksürürken çıkan tükürük damlacıkları aracılığıyla kolayca bulaşır. Bulaşmanın bu kadar kolay oluşu nedeniyle, kızamık genellikle sonbahar ve kışın aylarında küçük salgınlar halinde görülür.
Kızamık salgınında hastalığa önce çocuklar yakalanır, erişkinlerin büyük bir bölümü ile üç aylıktan küçük bebekler salgını hastalığa yakalanmadan atlatabilir. İlk bakışta tuhaf görünen bu olay kolayca açıklanabilir. Vücut ilk kez virüsle karşılaştığında hastalığa yakalanır ve virüse özgü antikor üretmeye başlar. Kandaki bu antikorlar virüsle yeniden karşılaştığında, virüsü etkisizleştirir. Böylece hastalığa karşı direnç geliştirilmiş olur. Süt çocukları anne karnındaki yaşamlarında bu antikorları annelerinden aldıklarından, erişkinlerin büyük bir bölümü de çocukluk çağında hastalığa tutulduklarından salgından etkilenmezler.
Hastalığın ileri derecede bulaşıcı olması nedeniyle 2-4 yılda bir kızamık salgınları ortaya çıkar. Bir toplulukta salgın görüldüğünde, bağışıklığı olmayan bütün bireyler hastalanır ve bağışıklık kazanır. Bu nedenle, hastalığa yakalanacak yeni bireylerin ortaya çıkması için belli bir süre geçmesi gerekir.
Kızamık hastalığının belirtileri nelerdir?
Kızamıkta birbirinden ayrılabilen dört dönem gözlenir: Kuluçka dönemi, döküntü öncesi dönem (prodrom dönemi), döküntülü dönem ve iyileşme dönemi. Bulaşma kuluçka döneminde anında başlar, virüs 8-12 gün boyunca vücutta belirti vermeden ürer. Normal olarak 10. günde döküntü öncesi dönem başlar ve ateş hızla yükselir. Ağızda yanağın içinde, azı dişleri hizasında kırmızı bir alanla çevrili küçük beyaz lekeler belirir. Bu lekeler, ilk tanımlayan hekimin adıyla anılır (Koplik lekeleri). 2-3 günden fazla sürmeyen bu dönemde çocuk isteksiz, yorgun ve uykuludur. İştahı azalmıştır, aksırır, hırıltılı, inatçı ve kuru bir öksürüğü vardır. Sulanan ve kızaran gözleri güçlü ışıktan rahatsız olduğundan ışıklı ortamlardan uzak durur. Bu aşamada, kızamık son derece bulaşıcıdır ve çocuğun enfeksiyonu aile bireylerine yayma olasılığı yüksektir.
Ateşin geçici olarak azalmasıyla döküntülü dönem başlar. Döküntüler başlangıçta düz, sınırları belirgin, pembe renkli küçük lekeler biçimindedir. Daha sonra hafifçe kabarır, büyür, sayıları artar ve giderek koyulaşıp kırmızılaşır. Döküntüler çıkarken ateş yeniden yükselir ve çocuğun genel durumu kötüleşir. Sürekli yatmak ister ve çok yorgundur, gözleri kolayca sulanır, aksırıklar yerini gerçek bir soğuk algınlığına bırakır. Öksürük hala hırıltılı ve çok rahatsız edicidir, özellikle küçük çocuklarda ishal görülür. Döküntülerin ortaya çıkmasından üç ya da dört gün sonra ateş hızla düşer. Kırıklık hali, öksürük ve soğuk algınlığı kaybolur, çocuk rahatlamış görünür. Döküntüler de ilk ortaya çıktığı bölgelerden başlayarak hızla solar. Kızarıklıkların pullanarak dökülme döneminin ardından, çocuğun tümüyle iyileştiği söylenebilir. Döküntüler hiçbir iz bırakmadan hızla kaybolur. Özellikle yüz ve boyun çevresindeki deri pul pul dökülür. Ne var ki hastalığın bu son evresi her zaman fark edilmez, özellikle hastalığın hafif geçtiği olgularda hiç görülmez.
Kızamık hastalığında görülebilecek komplikasyonlar nelerdir?
Tüm olguların yaklaşık % 6’sında komplikasyonlar görülür. 2 yaşına kadar ve erişkinlerde bu oran daha yüksek olabilir. En sık rastlananlar solunum sistemi komplikasyonlarıdır. Döküntülerin ortaya çıkmasından önceki dönemde ve döküntülü dönemde başlayan olguların büyük bir bölümünde, kızamık virüsünün doğrudan etken olduğu bronş akciğer iltihapları (bronkopnömoni) ile genellikle bakteri kökenli enfeksiyonlara bağlı olarak iyileşme döneminde görülen bronş akciğer iltihaplan ayırt edilmelidir. İlki özellikle küçük çocuklarda çok ağır geçer ve virüs kökenli olduğundan antibiyotik ile tedavi edilmez. Geç dönemde görülen bakteri kökenli bronş akciğer iltihaplarında ateş, irinli ve balgamlı öksürük ile solunum güçlüğü görülür. Bu tablo, antibiyotiklerle tedavi edilebildiğinden pek tehlikeli sayılmaz.
Bir başka solunum sistemi komplikasyonu da 3 yaşından küçük çocuklarda görülen ve solunum güçlüğüne neden olan gırtlak iltihabıdır (larenjit). Geçmişte çok sık görülen irinli kulak iltihabı (otit) antibiyotik tedavisinin uygulanmasından sonra giderek azalmıştır. Virüs kökenli iltihabın yerleştiği ortakulak mukozasında bakterilerin üremesiyle oluşur.
Kızamık komplikasyonlarından en tehlikeli olanı son yıllarda daha sık görünen beyin iltihabıdır (ensefalit). Bin olgudan birinde görülen beyin iltihabı, sıklıkla 2-9 yaş arasında ortaya çıkar. İyileşme döneminde ateşin yeniden yükselmesiyle başlar, havale nöbetleri ve koma görülür. Ender rastlanan bazı olgularda çok erken dönemde, döküntüler ortaya çıkmadan önce de başlayabilir. Klinik belirtiler genellikle çok değişken ve ağırdır. Çocuğun 1-2 gün içinde ölmesine yol açan biçimleri de vardır.
Subakut Sklerozan Panansefalit (SSPA) nedir?
Subakut Sklerozan Panansefalit (SSPA) kızamığın geç komplikasyonudur. Kızamıktan ortalama 7 yıl (1 ay-27 yıl) sonra ortaya çıkabilir (oran: 5-10/ 1.000.000). Hastalık sinsi başlar. Davranışsal ve bilişsel işlevlerin azalması, ataksi, myoklonik nöbetler ve ölüm ile sonuçlanabilir.
Kızamık hastalığının tedavisi nasıldır?
Kızamık virüsünü yok eden özel bir ilaç olmadığından, belirtileri hafifletmeye yönelik tedavi uygulanır. Konjunktivit için gözler ılık borik asitle yıkanır ve göz kapakları özenle temizlenir. Soğuk algınlığı sırasında günde birkaç kez burna damar büzücü damla damlatılırsa, çocuk daha kolay soluk alıp verebilir. İshal başlasa da özel bir tedavi gerekmez, çocuğa bir iki gün sıvı besinler verilir. Yalnızca solunum sistemi belirtilerinin ağır olduğu az sayıdaki olguda, antibiyotik tedavisi gerekir. Hasta evinde uygun koşullar sağlandığında rahatlıkla tedavi edilebilir ve komplikasyonlardan korunmak mümkün olur. Beslenme ve ortam özellikle önemlidir. Hastalık sırasında sıvı ya da yarı sıvı, kolay sindirilen, sebze çorbası, sütte ezilmiş bisküvi, taze meyve suyu (özellikle şekerli limonata ve portakal suyu) gibi besinler verilmelidir. Özellikle iştahın az, ateşin yüksek olduğu döküntülü evrede çocuk yemek için zorlanmamalıdır. A vitamini takviyesi hastalığın komplikasyonlarını azaltır, iyileşme dönemini kısaltır.
Kızamık hastalığından korunma yöntemleri nelerdir?
Günümüzde en etkili korunma yöntemi, kızamık virüsüne özgü insan gamma giobülinidir. Salgınlarda ve çocuğun sağlığının başka hastalıklar nedeniyle kötü olduğu dönemlerde korunmaya önem verilmelidir. Gammagiobülin bulaşmadan önce uygulandığında, kızamığı etkili bir biçimde önler; geç uygulandığında etkisizdir, yalnızca belirtileri hafifletir. Kızamık çocuklarda erişkinlere göre daha ağır geçtiğinden, en iyi önlem gammagiobülin kullanılarak hastalığın hafif geçmesini sağlamaktır. 2 ya da 3 yaşından küçük çocuklar dışındaki bireylerde bulaşmayı önlemektense, koruyucu önlemlere ağırlık verilmesi önerilir. Hastalığı geçiren çocuğun vücudunda kızamık virüsüne özgü antikorlar üretildiğinden, yaşam boyu bağışıklık kazanılır. Kızamık aşısı da korunma sağlayabilir.
Bu amaçla, tavuğun embriyo hücrelerinden elde edilen ve etkinliği azaltılmış bir kızamık virüsü türü kullanılır. Aşı, tek dozda deri altına şırınga edilir. Bebeklere dokuz aydan başlayarak kızamık aşısı yapılabilir. Bu durumda %95 koruma sağlanır. Bir yaşında yapılan aşılarda ise, koruma oranı %99’dur. Salgın durumlarında altı aylık bebekler de aşılanabilir. Ancak aşının sonradan yenilenmesi gerekir. Aşıdan sonra çocuk çok hafif bir enfeksiyon geçirebilir ve kalıcı bağışıklık kazanır.